Aylardan Ocaktı. Soğuk yavaş yavaş kendini göstermeye başlamış, sokakları olduğundan daha karanlık yapmıştı. Yine bir akşamüstü arsız bulutların gökyüzünü kapladığı bir zamanda luhan çaresizce yürüyüşe çıkmıştı. Yalnızlıkla başedebileceği başka bir aktivite bilmezdi. Ne zaman hareketsiz kalsa düşünceler beynini ele geçirir onu rahat bırakmazdı. Ama yürürken kendini özgür hissederdi. Sokakların gizemi, keşfedilmemiş yerler hep onun ilgisini çekerdi. Hiç bilmediği bugarip şehirde başına bela açmaya yemin etmiş gibiydi sanki... Kendi kulağındaki müziğin ritmine kaptırıp hızlı hızlı yürürken, her zamankinden farklı bir dönemece saptı. Her yeri sarmaşık kaplı bu sokağın çıışı yokmuş gibi görünüyordu. Yürüdü yürüdü bedeniyle aklı büyük bir çelişki içindeydi. Aklı daha fazla ilerlememesi gerektiğini söylese de bedeni bu düşünceye karşı koyuyor, ısrarla onu sona doğru sürüklüyordu. Ne kadar daha yürüdüğünü bilmeden sokağın sonuna ulaşmıştı. Tahmin ettiği gibi geldiği yolu geri dönmek zorundaydı çünkü sokak bir çıkmazla son bulmuştu. Geçip gideceği bir yol yerine büyük eski bir ev tüm heybetiyle karşısında dikilmekteydi. Luhan yavaşça saatine baktı. Yurdun kapılarının kapanmasına 2 saat vardı. Beynindeki anlamsız düşünce fırtınalarına yine karşı koymaya çalışıyordu. Nedenini bilmeden bu eve girmeyi nasıl bu kadar çok isteyebilirdi ki? Yine her zamanki gibi bedeni aklından önce davranıp, bir adım atarak merdivenleri çıktı ve yosun bağlamış kapıyı kavrayan elleri büyük bir hırsla kapıyı açtı. Artık bu saatten sonra geri dönemezdi.
***
Ev devasa büyüklükte lambalarla donatılmış, alabildiğine geniş bir alandan sonra her iki yandan uzanan merdivenleriyle göz kamaştırıyordu. Buranın bir zamanlar ne kadar güzel olduğunun kanıtıyı gördükleri... Luhan umursamazca devam etti yürümeye, merdivenleri ağır ağır çıkarken tek düşündüğü neden burada olduğuydu. Ama içindeki her geçen dakika artan merak duygusuna engel olmak imkansızdı. Kendi kendine bu evin bir gizemi olmasını istiyordu. Bu gizemin içinde kaybolmak ve monoton olan hayatına biraz renk katmayı düşlüyordu. Fantastik kitaplara olan düşkünlüğü hep böyle efsaneler yazamsına neden olurdu. Gerçek hayattan hiç hoşlanmaz hep gerçekliğin ötesindeki dünyayı arayıp dururdu. Sakin kişiliğinin altındaki bilgisi her zaman insanları etkilerdi.Tabii konuştuğu zamanlarda...
Merdivenleri yavaş çıkmasına rağmen nefes nefese kalmıştı. Uzaktan hiçte bu kadar fazla gözükmüyorlardı diye düşündü. Tam elini karşısındaki odanın kapısına uzatacaktı ki, arkasından gelen bir sesle irkildi
''Demek bir maceracı ruh daha ha?''
Luhan öyle korkmuştu ki bunu belli etmemek için hemen arkasına dönmedi. Döndüğünde ise ona bakan bir çift parlak kahverengi gözü gördü. Korkusu yerini garip tanıdık bir duyguya bıraktı. Kapının kolunu bırakıp yabancının yüzünü inceledi. Birbirlerine bakmalarını bitirdiklerinde yabancı tekrar konuşmaya başladı.
''Buraya hangi cesaretle girdiğini gerçekten merak ediyorum''
Luhan yutkundu. Düşünmeliydi bu yıkık dökük ama heybetli evin de bir sahibinin olabileceğini... cevap vermeden karşısındaki parlak gözlere bakmayı sürdürdü. Ama yabancının onu rahat bırakmaya niyeti yoktu.
''Sanırım gördüğün manzara karşısında dili tutuldu. Yani benim karşımda... Yoksa... konuşamıyor musun?''
Luhan bu iğneleyici ve küstah ses tonundan hiç hoşlanmamıştı. ''özzür dilerim'' diyebildi sadece arkasından da zar zor ekledi
''ben sadece merakıma yenik düştüm''
Karşısındaki gümüş rengi saçlı çocuk yamuk yamuk gülümsedi.
''İşte bunu bir özür nedeni sayabilirim''**Merhaba arkadaşlar... Bu benim ilk Yaoi ficim favori çiftim xiuhan'a yazmak istedim. Bölüm çok kısa oldu. Ama olayları 2. bölümde daha geniş olarak açacağımı söyleyebilirim. Bir de en kötü huyum çok uzun yazamıyorum. Umarım beğenirsiniz. İyi okumalar...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ENDLESS LOVE
FantasyTANITIM: Luhan maceraperest, fantastik kitaplara düşkün ve gerçekliğe pek inanmayan bir çocuk. ... Yağmurlu bir günde tüm hayatı yıkık dökük bir evde değişir. Orada karşılaştığı yabancı... ''Kimsin sen? Kim böyle bir evde saklanır ki? Hem bu üzerind...