Tarih:15 Şubat 2013 Yer:Milli İstihbarat Teşkilatı/Ankara Saat:8.25

145 1 0
                                    

MİT Müsteşarı Alper Bey çalışma odasında herzamanki rutin işlerini yapıyordu. Çalışma odasının kapısı çaldı ve içeri siyah takım elbiseli birisi girdi ve Müsteşar'ın önüne bir dosya bıraktı. Müsteşar bBey "Bu ne?" diye sordu. "Bakın Müsteşar Bey bu eylemlerin arkasında kimler var ve neden yapıyorlar hepsi bu dosyada." Müsteşar dosyayı bir süre inceledikten sonra demek bu işin arkasındaki tek neden Bor ha. Demek gelecekte dengeleri İsrail tutmak istiyor ve bunun için bor rezervlerini istiyorlar. Siyah giyimli adam odadan çıktı ve ardından kapıyı kapattı. Müsteşar masadaki dosyayı alarak seri adımlarla çalışma odasını terk etti ve koruması olan Metin'e "Sivil bir araba ayarla dikkat çekmeden Genelkurmay Başkanlığı'na gidelim." Dedi. Metin Müsteşar'ın dediğini yaptı ve siyah Volkswagen marka bir araba ayarladı. Müsteşar Bey'den emri alan koruma Genelkurmay Başkanlığı'na doğru hız kesmeden sürdü. 30 dakika içinde Genelkurmay Başkanlığı'na ulaştı. Müsteşar Bey arabadan inerek seri adımlarla Genelkurmay Başkanı Alpay Paşa'nın çalışma odasına girdi.

-Hayrola Müsteşar Bey?

-Kendin bak Paşam dedi dosyayı masanının üzerine bırakarak. Genelkurmay Başkanı dosyayı bir süre inceledikten sonra iki cümle döküldü ağzından Bor ha.

-Buna derhal bir çare bulmalıyız Müsteşar Bey yoksa bu uğurda çok canlar kaybederiz.

-Benden bu kadar Paşa iş sizde artık gerekeni yaparsınız

Genelkurmay Başkanı hayretle ve sıkıntıyla çenesini sıvazladı ve "Bor ha" dedi. Sesi şaşırmış ve catallaşmıştı.

-Gelişmelerden haberdar et ve ona göre bir gidiş yolu bir çıkar yolu bulalım.

Söylenenlerin üzerine Müsteşar Bey Genelkurmay Başkanı ile el sıkışıp odadan çıktı ve geldiği gibi sessizce geri gitti.

Genelkurmay Başkanı gördüklerini ve duyduklarını hazmetmeye çalışırken bir yandan da bu işe nasıl son verebiliriz diye düşünüyordu. Bu geleceğin savaşı ve bu savaş uğruna ne kanlar dökülebilir ne canlar verilebilirdi. Olacakları düşünürken şimdi ne yapılabilir diye kendine sordu ve aklına ilk olarak bir olağan üstü genel kurul toplantısı yapma fikri geldi. Yazışmalar için kalemdar'ı çağırdı ve "Cumhurbaşkanı Başbakan Savunma Bakanı ve İç işleri Başkanı'na birer yazı gönder ve olağan üstü genel kurul toplantısı yapılmasını istediğimi söyle" Kalemdar emri aldıktan sonra uygulamak için kapıyı kapatıp dışarı çıktı. Genelkurmay Başkanı ise derin düşünceleri ile birlikte başbaşa kaldı. Düşünceleri toplantıda bu işi kan dökmeden ve kayıp vermeden uzlaşma yolunda karar alınacağına kesin gözle bakıyordu Alpay Paşa. Bu yüzden gizliden gizliye sınırın sıfır noktalarına emirler göndererek teyakkuza geçmeleri ve gelecek herhangi bir saldırıda kesin vur emrini vermişti. Bunun duyulsa tüm askeri ve siyasi hayatının biteceğini biliyordu. Ama göz göre göre de bu ülkeyi içindeki kaynaklar için kurda kuşa yem ettirmeye niyeti yoktu. Alpay Paşa işte bu kadar çok seviyordu vatanını işinden vazgeçecek kadar çok..

DİRİLİŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin