Rangor seslerle birlikte uyandığında hava neredeyse aydınlanmak üzereydi. Bu sarayda hep böle gürültü oluyorsa Tanrıya canını alması için şimdiden yalvarmaya başlayabilirdi. En nefret ettiği durumların başında uykusunu almadan uyandırılmak ve UYANDIRILMAK vardı. Küfür ederek yatağından kalktı. Yolculukta giydiği kıyafetler hala üzerindeydi. üstündekileri çıkardı ve odasının içinde bulunan banyoya gitti. Sabahları her zaman yaptığı gibi buz gibi bir suyla duş almıştı. Ayılmasına yardımcı oluyordu. Hızlıca sandıkta duran bir gömleği ve binici pantolonunu giydikten sonra dışarı çıktı. Bir hizmetçiyi kolundan yakaladı. Karşısındaki hizmetçi karşısında korkudan titriyordu ve garip bir şekilde ona çekici gelmişti. Gözleri kızın dudaklarına dikti. Tanrım Olis'e bu kadar çabuk benzeyeceği aklına gelmemişti. ''Neler oluyor burada?'' dedi kısılan sesiyle. Kız kafasını yerden kaldırdı gözlerini Ragnor'un gözlerinin içine dikti. Anlaşılan o da Ragnor gibi etkilenmişti. ''Prenses saraya döndü efendim.'' dedi. Ragnor bu sözler üzerine kızın kolunu sertçe bıraktı. Kız bu ani değişimi beklemiyordu. Şaşkınlıktan gözleri açılmıştı. Az önce adam onu öpmek üzereyken şimdi ise kırmızı görmüş bir boğa misali çok sinirli duruyordu. ''Bu nedemek oluyor? Prenses neredeydi?'' dedi sertçe Rangor. Tanrım ne kadar da salaktı. Kendisine lanetler okuyordu. Kendisini karşılamaya gelmediğinde anlamalıydı bir terslik olduğunu. Hizmetçi kızın titremesi arttı. ''Sana bir soru sordum.'' dedi Rangor bağırarak. Sinirlerine hakim olamıyordu. Hizmetçi kız kekelemeye başladı. ''Bİ Bİ Bİ Bilmiyorum efendim.'' dedi kendini zorlayarak. sürtük diye geçirdi içinden. Bilmiorsun o zaman niye beni burda oyalıyorsun. ''YIKIL KARŞIMDAN.'' hizmetçi bu sözü duyar duymaz hemen ayak altından çekildi. Rangor merdivenlerden hızlıca indi. Ama ne mümkün merdivenler sarmal şeklinde iniyor ve bu onun başını döndürmeye yetiyordu. Merdivenleri bitirip sarayın kapısına geldiğinde karşılaştığı manzara ise tamamen şok ediciydi. Sabah onu askerlerinin önünde azarlayan kızdı bu. Ve şuan gördüğü manzara az önce hizmetçiye bağırırken kaybettiği şehvetini arttırmaya yetmişti. Leo kızın kolundaki pelerini sıyırmış kızın sol omzuna bakıyordu. Kendie bilmem kaçıncı defa lanet etti. Uzun zamandır yolculuk yaoması nedeniyle bir açık bir kol görmesi bile ona yetiyordu. Olis'i ERDUN' a dönünce dövecekti. Bu başına gelenler o ve onun inatı yüzündendi. Babası zorlamasa değil bu kızı burdan almak için gelmek sümüklü mendil,ni bile yollamazdı. Konuşacağı sırada sesinin çıkmaması boğazını temizleyemesine neden olmuştu. Tabi bunun sonucunda da üç kardeşin ilgisini de çekmişti. Teo ve Leo şaşkın bakışlarını bir anda kardeşlerinden çekip Rangora dönmüştü. kendilerini toplamaları uzun sürmemişti. Yolunda gitmeyen bir şeylerin olduğu ortadaydı. Amy pelerinini düzeltti. Ares'i kollarının arasında sıkıca tuttu. Eğer bunu yapmasaydı şaşkınlığını belli edebilirdi. Tanrım bu ukala barbar caninin burda ine işi vardı. Tanrım lütfen aklıma gelen ihtimal bu olmasın lütfen böyle bir şey olmasın diye düşünüyordu. Rangor ise kızın onu gördüğünde şaşıracağına o kadar emindi ki hayal kırıklığına uğramıştı. Kızın şaşırdığına dair hiç bir belirti yoktu. İçinde tehlike çanları çalmıştı bu kıza dikkat etmeliydi. Demek ki duygularını gizlemeyi iyi beceriyordu. Şaşırmaması imkansızdı. Kendisinin bile kızı görür görmez gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Kızın sesi duyar duymaz pelerinini inirmesi ise gözünden kaçmamıştı. Aslında iyi olmuştu dikkati kızın buğday rengi tenine kaymayacaktı. Leo sesinin kontrolünü sağladıktan sonra konuşmaya baladı. ''Kardeşim Prenses AMY ASDİS WİLLİAM.'' dedi Amy bu sözler üzerine karşısındaki adama baş selamı yaptı. Leo aynı şekilde Rangor'u da tanıttı. Rangor karşısındaki kadının ona reverans yapmamasına bozulmuştu. ''Bana sadece Olis demen yeterli.'' dedi Rangor kendi ismini söylememek için çabalarken. Yeni bir isme alışmanın bu kadar zor olduğunu düşünmemişti. ''Memnun oldum Olis. şimdi izninizle çok yorgunum .'' dedi Amy ve kendisinin tam tersi yönündeki merdivenleri çıkmaya başladı. Herkes hayretler içinde kalmıştı normade Amy bu kadar kaba birisi değildi. ''Freja eğer hala orda kalmaya devam edersen Ares'i üzerine salıcam.'' dedi özel yardımcısına. Amy ve Freja kardeş gibi yetişmişlerdi. Ve Amy Frejanın kurt ve köpeklerden korktuğunu çok iyi biliyordu. Yavru bile olsalar... Freja hızlıca kral ve prenslere reverans yaptıktan sonra eteklerini toplayarak Amy'nin arkasından koşmaya başladı. Arkalarındaki üç erkeği sarayın kapısında sessizliğe bıraktılar...
Medyadaki Freja :D
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YILDIZLAR GÖKYÜZÜNDE YÜZER
Historical Fictionİntikam için çarpan bir kalbin yaşadıkları Amy'i kana susamış bir katile çevirmeye yetecek mi? Kırılan kalbini yakışıklı prensin aşkıyla onarabilecek mi yoksa kardeşinin intikamını almak için onun aşkını mı kullanacak. Kafası karışan Amy bu sırada...