10.bölüm

237 16 9
                                    


Herkes bir yol tutmuş gidiyor, Allah'a gitmeyen yol neye yarar...
Hz. Mevlana

"Ne yapıyorsun burada? " Sesimin sert çıktığının farkındaydım, Savaş'ın değişen bakışları da bunun kanıtıydı.

"Mesajımı görmedin mi?" diye sordu önce, ardından bulunduğumuz yere göz attı ve bakışları ilahiyat fakültesi yazan okula çevrildi.

"Ben buraya Musab'dan özür dilemeye geldim. Peki sen ne yapıyorsun burada Katre?" Şüpheyle dolu bakışları benim, Esma'nın ve Musab'ın üzerinde gidip geliyordu.

"Özür mü diledin?" Şaşkınlığım sesime de yansımıştı.

"Evet, özür diledim." dedi, önce Musab'a sonra da bana baktı. "Belli ki, mesajım üzerine buraya gelmedin... Söylesene sen burada ne yapıyorsun?" Savaş zeki biriydi, her ne kadar bencil ve ukala biri olsada... Sessiz kalışım onu daha da çok şüphelendiriyordu.

Musab bu konuşmaya şahit olmak istemediği için olacaktı ki Savaş'a;'" Eyvallah. " diyerek, yanımızdan uzaklaşmayı seçti. Gitmeden önce de bir kaç saniyelik bakışıyla, adeta konuşmuştu benimle. O yılbaşı gecesi de bana nasıl baktıysa öyle bakmıştı. Acıma ve kızgınlığı aynı an da görmüştüm gözlerinde.

"Burada mı okuyorsun yoksa?" Savaş'ın sesiyle ona çevirdim bakışlarımı. Yalan söyleyerek bir yere varamazdım artık. Reddetsem bile içine şüphe düşmüştü bir kere. Esma' ya baktığımda onunda benim gibi düşündüğünü yüzünden anlamıştım.

"Evet, burada okuyorum." dediğimde, kaşları biraz daha havalandı.

"Neden yalan söyledin herkese?" Anlamaya çalıştığının farkındaydım fakat bunu ona anlatmak gelmiyordu içimden. Ailemden önce Savaş'ın öğreneceğini asla düşünmezdim.

"Bize biraz izin verir misin?" diye sordu biraz sonra, Esma'ya dönerek. Yalnız konuşmak istiyordu fakat ben istemiyordum.

"Bak Savaş bu sana anlatmak istediğim bir şey değil, lütfen sadece aramızda kalsın bu durum... Fazlasını istemiyorum." dedim net bir şekilde.

"Ama ben fazlasını istiyorum Katre. Neden yalan söylediğini anlamak istiyorum." dediğinde, bu kez sesi de bakışları kadar sertti.

Esma bizden uzaklaştığında, biraz daha yaklaştı bana.

"Ailemin isteyeceği bir meslek değil çünkü. Bu yüzden yalan söyledim." Ailem diyerek doğru mu söyledim bilmiyordum, çünkü bir tek annemin istemeyeceğinden emindim.

"İstediğini yapmakta özgürsün, buna neden karışıyorlar ki?" dediğinde, şaşırmıştım. Savaş'tan böyle bir şeyi beklemiyordum.

"Onların senin gibi düşüneceğini sanmıyorum Savaş. Bu durum aramızda kalırsa sevinirim." dediğimde, gülümseyerek baktı yüzüme.

"Elbette Katre, senin sırrın benim sırrımdır." Dediğinde, bir kez daha şaşırmıştım. Savaş ondan beklemediğim şeyleri ardı ardına sıralıyordu bugün.

"Teşekkür ederim." dediğimde, başıyla onayladı beni.

"Belki daha sonra, müsait olduğun bir gün bir yerlerde oturup konuşalım mı?" diye sorduğunda, gözlerimi kaçırdım.

"Sonra görüşürüz Savaş." dedim, onu reddecek gücüm dahi kalmamıştı.

"Söz mü? " dedi, gülümseyip göz kırptı.

Savaş yine bildiğim Savaştı...

                             ***

"Senin sırrın benim sırrım mı dedi gerçekten? "

Kalbim de ki; Allah benimleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin