JUSTIN’İN GÖZÜNDEN;
“Ee..” Kelsey duraksadı, tırnakları çıplak göğüsüm üzerinde kayıyordu, endişeyle alt dudağını ısırdı. “Nasıldı?”
Ne demek istediğini anlamayarak kaşlarımı kaldırdım, ona bakmak için boynumu eğdim. “Ne nasıldı?”
“Cezaevi.” Açık açık ifade etti, bunu kabul edene kadar kalbime bir duygunun iğne gibi saplanmasına engel olamadım.
“Hiç vakit kaybetmiyorsun,” güldüm, bu konuda ona olumlu bir şekilde yaklaşmaya çalıştım. Yani, konuşması kolay bir konu değildi.
“Öyle,” Kelsey omuz silkti ve iç çekti. “Sen yokken neler yaşadığımı biliyorsun. Seninde ne tür mücadeleler verdiğini bilmem lazım.”
“Benim mücadelemin benim mücadelem olmasının bir sebebi var, Kelsey.” Başının üstünü öptüm, önüme baktım, bağırsağımın ortasında buruşan duyguyu aşmaya çalışıyordum. “Onlar için endişelenmene gerek yok.”
“Ama endişeleniyorum, Justin. Bu bir şey.” Kaydı ve çıplak göğüsünü benim göğüsüme bastırdı, kollarını bana sardı. “Her zaman umurumda ve senin ne yaptığını bilmemek içimi yiyor.” Kelsey dudaklarını ağzına çekmişken cildimin üzerine hayali şekilller çizmeye başladı.
“Bunu yapma,” diye mırıldandım, işaret ve baş parmağımla çenesini tuttum ve sıktığı dudaklarını serbes bırakmasını sağladım. Bana tükenmiş bir görünüm verdi, bunu görmezden geldim, eğildim ve dudaklarına tatlı bir öpücük yerleştirdim, düşüncelerini hafifletmeye çalıştım.
Öpücüğü derinleştirdim, Kelsey omuzlarımı tuttuğunda durdu, kendini yukarı kaldırdı. Ağızlarımızın birleşmesinden kaçtı ve bana onaylamayarak baktı. “Beni öpmen bunu bilmek istememi durduramaz.”
“Ama senin bunu unutman için yeteri kadar dikkatini dağıtacağım.” Nefes ile karşılık verdim, ellerim dikkatsizce onun yanına düştü.
“Serbest bırakıldığında, üzerimden tüm yük kalktı. Bağırdım, çağırdım ama aynı zamanda senin başından geçenleri anlatmana bile izin vermedim kendimi…. Suçlu hissediyorum. “ Kelsey surat astı, omuzları düştü.
Dirseklerimin üzerine çıktım, ona inanamayarak baktım, duyduklarıma inanmak istemedim. “Suçlu hissetmeni gerektirecek bir şey yok. Yakalanmam ve ilk etapta götürülmem benim hatamdı. Bana kızgın olmaya hakkın vardı. Sana yalan söyledim, herşeyi mahvettim..” gözlerimi kapattım, ilişkimizde yaptığım hataları düşündüm. “Senin hiçbir hatan yoktu.”
“O zaman neden ben buna izin vermiş gibi hissediyorum… yıkılmamıza?” kaşlarını çatarak, gözlerimden kaçındı. Benim hakkımda herşeye baktı.
“Ciddi olamazsın..” bir şey söylemediğinde, gözlerim büyüdü. “Bebeğim,” tekrar denedim ama o geri adım atmayı reddetti. Tamamen oturdum, bacaklarını tuttum, yüzünü iki elim arasına almadan önce onları her iki tarafıma doğru açtım. Bana bakmak zorunda olmasını sağladım.