Sevgili okuyucularım lütfen vote ve sevgi dolu yorumlarınızı bırakmayı unutmayın...
🖤🖤🖤Alparslan'ın elinden, zorda olsa susmak bilmeden sürekli çalan telefonlarımız sebebiyle kurtulmuştum. Üzerimi hızla düzeltip kendi telefonuma yöneldiğim sırada oda kendi telefonunu ceketinin cebinden çıkardı.
Telefonumu hızla açıp cevap vereceğim sırada Josepf, ''Aşktan mı gözünüz körleşti yoksa aklınız başınızdan mı gitti!'' diye sitem ederek konuşmaya başladı.
''Josepf?'' diye seslendim sitem etmeyi bırakıp, ilgisini çekebilmek için, ''Sorun ne?''
''Sorun mu?'' diye sordu tuhaf bir tiz sesle. ''Evlenen ben değilim canım sensin. Evlilik cüzdanı şu an benim değil senin elinde olmalıydı.'' dediği an gözlerim hızla yatak odasını taradı ve Josepf'in bir şey söylemesine fırsat bırakmadan telefonu yüzüne kapadım.
Ah! Hadi ama Alparslan'ın beni hızla hareket ettirmesi sonucu evlilik cüzdanımızı düğün salonunda unutmuştum. Odada ki telaşlı halim Alparslan'ın ilgisinide çekmiş olmalı ki kendi telefonu ile olan görüşmesine ara verip kaşlarını çatarak, '' Ne oldu?'' diye sordu.
''Evlilik cüzdanımızı salonda unutmuşum.'' dediğim an çatılı kaşları hızla düzeldi ve anlayışla başını usulca aşağı yukarı salladı ve ''Ferhat.'' diye seslendi. Demek ki onu arayan Ferhat'tı. Zaten başka kim olabilirdi ki? Eğer kadın olsaydı Alparslan'dan onu kesinlikle kıskanırdım.
Alparslan kısaca Ferhat'a evlilik cüzdanını salondan alması gerektiğini söyledikten sonra telefonunu tekrar kapayıp bana yöneldi.
"Sana şu an dokunmayı ne kadar çok istesemde, yapamam. Önce sana vermem gereken bir şey var. Düğünden sonra sana değerli bir şey vermem gerekiyormuş. Hediye gibi.'' derken göz kırptı ve attığı adımlar tam önümde durdu sonrada gülümseyerek alnıma küçük bir öpücük bıraktı. ''Aslında hediye de denemez. Sana ait olan bir şeyi sana geri vereceğim.''
''Bana ait olan bir şey mi?'' diye sordum merakla. Bana ait olan bir şeyin Alparslan'da ne işi vardı ki? Ona ne zaman, nasıl bir şey vermiştim?
Arkasını dönüp kıyafetlerimizin olduğu özel bölüme giderken, merakla onu inceliyordum. Kısa bir anlığına gözden kaybolup tekrar odağıma girdiği an gözlerim ellerinin arasında tuttuğu şeye kayınca, büyük bir şaşkınlıkla ağzım açıldı.
''O?'' diye fısıldarken parmağımla elinde tuttuğu şeyi işaret ettim. Zorlukla yutkunmaya çalıştığım an, odağım bulanıklaştı. Hızla gözlerimi birkaç kere kapayıp açtığımda göz yaşlarım yanağımdan süzüldü ve bende Alparslan'a hızla yaklaşarak elindeki oyuncak bebeğimi bir şey söylemesine fırsat vermeden çekerek aldım.
''O benim bebeğim. Onun sende ne işi var? Nerden buldun?'' diye ardı arkası kesilmeyen sorularımı sıralarken, elime aldığım oyuncak bebeğimle Alparslan'a arkamı dönüp yatağın yanına giderek kenarına oturdum.
Bu bebek benimdi. Annem ben küçükken bana kendi dikmiş ve karnına benim adımı iple işlemişti. Bebeğimin üzerinden elbisesini hızla sıyırıp karnına baktığımda adım hatıralarımda olduğu gibiydi. Parmaklarımı adımın üzerinde gezdirdiğim sırada gözlerimin önüne annemle yaşadığım güzel anılarımız geldi.
''Bu bebeği bana annem dikmişti. Bak.'' dedim ve Alparslan'a adımın yazdığı bölümü göstererek, ''Onu da annem yaptı.'' diye mırıldandım.
Bebeğimin saçları siyah iptendi. Parmaklarım bebeğimin saçları arasında dolaşırken, onu incelemeye devam ettim. Eski gibi durmuyordu aradan seneler geçmesine rağmen. Alparslan onu nasıl bulmuştu diye düşünürken birden aklıma Melis'in söyledikleri geldi. ''Alparslan'ın dolabında oyuncak bebek var'' demişti. Demek ki Melis bunu görmüştü ama sorun şu ki Alparslan benim bebeğimi nasıl ve nerden bulmuştu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LİDER
Ficção AdolescenteYüzünde bu zamana kadar hiç görmediğim tuhaf bir ifade belirdi. Yana doğru bir adım atıp kulağına doğru eğildiğimde sessizce fısıldadım: ''Sana bir sır vereyim mi? Kalbini kırdığın bir kadına asla güvenme. Bu vereceğin en büyük yanlış karar olur. Y...