Kelsey’nin gözünden:
Pattie ile telefonda konuştuktan sonra , onu neler olduğu hakkında bilgilendirdim ve oda bana bir kaç dakika içinde burda olacağını söyledi. O varana kadar Justin’le konuşmak için yeterli bir zaman bulup , yatağı’nın yanında ki sandalye’ye oturdum. ‘’Beni korkuttun,’’ fısıldadım, ‘’Senin nerdeyse ölecek olmanı düşünmek---‘’ kafamı salladım,’’Sakın ama sakın böyle bir şey yapma bidaha.’’uyardım ama fısıltı ile bir istekmiş gibi ağzımdan çıktı, ‘’Seni o şeyler ile hayata geri döndürmeye çalıştıkları anı izlemek nasıl hissettirdi bilmiyorsun.’’ Ondan uzağa bakarak , dikkatimi Justin’in yanında duran ve onun kalp atışlarını gösteren makineye verdim.
‘’Senden vezgeçiceklerdi….’’fısıldadım , ‘’Bitti sandılar. Senin hayata tutunmayı bıraktığını sandılar ama onlar seni benim tanıdığım gibi tanımıyorlar,’’ acı ile mırıldandım.’’Senin ne kadar güçlü olduğunu bilmiyorlar..’’ içimi çektim , bir parça saçımı kulağımın arkasına sıkıştırarak kollarımı gögsümün önünde çaprazladım ve Justin’in yatağının kenarında oturarak ona baktım. ‘’Bırakılmak nasıl bir şey anlıyor musun? Seni nasıl kızdırdığını? Nasıl üzgün ve boş hissettiğini?’’ derin düşüncelere dalarak dudaklarımı ince bir çizgi yaptım ve korku ile tavan’a bakmaya başladım.’’Tekrar bir kişi için yada bir şey için değer vermenin ne kadar zaman aldığını?’’ titreyerek fısıldadım.
‘’Tanrım , bu senin içini yer.’’ Tüm bu olanlar için sinirle vurguladım.’’Sanki içinde bir pence varmış gibi , senin içini öyle sıkar ki nerdeyse patlayacak gibi olursun. Sevdiğin bir kişiyi kaybetme duygusu öyle yoğun bir duygu ki , seni tam orda bitirir.’’
‘’Artık böyle hissetmek istemiyorum,’’ acı ile kafamı eğdim,’’Hayatıma sensiz devam etmek istemiyorum. Bir daha bir saldırıya maruz kalma şansını düşünmek istemiyorum. Biliyorum , senin seçtiğin hayat tarzı ile gelen olaylar ile baş edebileceğime söz verdim , ve ben sözümden dönmüyorum. Ben sadece seni kaybetmenin düşüncesi ile tekrar baş edebilir miyim bilmiyorum çünkü ondan sonra kendim ile ne yapardım hiç bir fikrim yok.’’
‘’Bir anda , hayatımda o kadar büyük bir parça oldun ki…. Bu doğru hissettirmiyor. Sanki benim bir parçam eksikmiş gibi hissediyorum.’’ Öne doğru eğilerek , parmaklarımı çenesinde gezdirdim, ‘’Seni o kadar çok seviyorum ki , canım yanıyor. Tekrar iyi olmamızı istiyorum. Normal olmak istiyorum. Tüm bu kötü şeylerin bitmesini ve uzaklara gitmesini istiyorum. Ben sevgilimi geri istiyorum.’’ Elimi çekerek , gergin bir şekilde hıçkırdım.
‘’Biliyorum senden çok şey istemiş olucam nerdeyse bir kaç dakika öce ölücektin ama sanırım artık uyanma zamanı…’’ dudaklarımı yaladım , bir kez daha sessizlik aramıza girdi.’’Sana söylemem lazım , tüm bu olanlardan çok yoruldum çünkü hastahaneler ve bu makinelerle aram pek iyi değil. Eğer bir hemşire olsaydım çok kötü olurdum – ki bana ragmen annem çok iyi bir hemşire.’’ Kendimi gülmek için zorladım , içimde hissettiğim boşluğu biraz da olsa doldurmaya çalıştım.
‘’Biliyorum , muhtemelen şuan benden sıkılmışsındır …. Ama artık böyle yaşayamam. Artık uyanmana ihtiyacım var Justin çünkü gördüğün gibi: beni saniyeler içinde bırakabileceğin düşüncesine dayanamıyorum….’’ellerime bakarak , saçlarımın yüzümün etrafına düşmesine izin verdim,’’Kalbin durduğu anda,’’ acı veren anı ile duraksadım,’’ benim de kalbim durdu. Sanki etrafımda ki herşey durmuş gibiydi ve seni kaybetme düşüncesi….’’kafamı salladım , devam etmek istemiyordum. ‘’ve o aptal doktor.’’ Sinir ile tısladım,’’senin – senin öldüğünü söylemeye çalışıyordu.’’kafamı salladım ,’’Seni benim bildiğim gibi bilmiyor. Sen savaşçısın , seninle tanıştığım günden beri öylesin.’’