Hoşunuza gidebilecek bir Danger's Back trailer'ı (hayran yapımı) multimedya da.
Justin'in gözünden:
Göz kapaklarımı açmama neden olan ve beni uykumdan uyandıran güneş ışınları pencereden içeri girerken inledim. Kuru, yapışkan boğazıma rağmen yutkundum. Gözlerimi yavaşça ovuşturdum. Göğsümdeki ağrıyı hissederek, yatağımın yanında huzurluca uyuyan Kelsey'ye bakmadan önce sinirli bir şekilde iç çektim.
Rahatsız hastane sandalyesinde kıvrılmış ve muhtemelen soğuk havadan fazlasıyla üşümüş bedenini izlerken somurttum. Onu daha fazla izlemeye dayanamadığım için ellerimi uzatarak uyandırmaya çalıştım. Onu izlerken "Bebeğim," diyerek baktım. Kirpiklerini kırpıştırdıktan sonra açtı ve beni görünce birden oturan pozisyona geçti.
"Sen iyi misin?" diye sessizce mırıldandı, etrafta ters giden bir şey aradı, "Bir şey mi oldu? Herhangi bir şey ister misin?"
Onun bir anlık endişesiyle yüzüme gelen gülümsemeye engel olamadım. "Hayır, bebeğim iyiyim sadece bir şey yapmanı istiyorum."
"Neymiş o?" diyerek şaşkın bir bakışla bana gülümsedi.
"Eve gitmeni ve tükenmeden önce biraz dinlenmeni istiyorum."
Kelsey bıkkın bir halde, "Ben iyiyim." diye cevap verdi.
"Günün her dakikası buradaydın. Eminim o kafedeki uyduruk kahveler de bok gibidir." diye konuyu asıl noktaya çekmeye çalıştım. Cidden uykusuz bir halde vücudundaki besin yetersizliğiyle 7/24 burada durması onun için hiç sağlıklı değildi.
"Ben bok gibi demezdim, o kadar da kötü değil... bir kere alıştın mı." Kelsey beni ikna etmek için konuştu ama söyleyeceği hiçbir şey fikrimi değiştirmeyecekti.
"Öyle ya da böyle, yine de iyi değil. Tuvalete gitmekten ya da hemşireyi çağırmaktan daha farklı ortamlar görmen gerek. Dışarı çıkman, güneşi, gök yüzünü görmen gerek... Burada sıkışıp kalmak hiçbir şeyi düzeltmeyecek. Sadece işleri senin için daha kötü hale getirecek."
Kelsey yeniden karşı çıkarak "Zaten hava aldım." dedi. "Carly bir kaç gün önce beni dışarı çıkardı ve bir defa da eve gittim." Dudaklarını bükerek, suratı asık bir şekilde beni protesto etti.