Kimse'nin gözünden:
Justin'in ağzından beklemediği kişinin ismini duyunca , Pattie'nin kalbi hızlanmaya başladı.''Kelsey mi?'' diyerek şaşırmış bir halde sordu; doğru duyduğuna emin olmayarak gözlerinde ki şaşkınlık ile oğluna doğru baktı. Justin hala onun üstünde korumacı bir şekilde dururken ayağa kalkabildiği kadar kalktı ve onun yüzünü ellerinin arasına aldı.''Kelsey'e nolmuş , Justin?''
Justin bomba'nın patladığı yöne doğru korku ile bakarken gergin bir sessizlik etraflarını sardı. Etrafında ki herşey dondu ve tek duyabildiği şey uzaktan duyulan yardım çığlıklarıydı , aklına gelen hatıralar ile göğsüne çok tanıdık olduğu bir ağrı girmişti. Bu durumun aynısını yaşadığı zamanı düşünüyordu.
''Justin...''acı ile fısıldayarak , Justin'in sanki bir hayalet görmüş gibi suratında ki tüm rengin çekildiğini fark etti.''Tatlım , Kelsey'e ne oldu?''Ona bakması için onu zorlayarak, Pattie gözlerinde ki karanlığı görünce zorlukla nefes aldı.
''Onu aldılar.''Sözlerinde ki acı ile fısıldadı.''Onlar ---sen... Bana seçim yaptırdı. Bana seçimim olduğunu söyledi , Sen yada Kelsey. Ben--ben seni seçtim...''Kafasını sallayarak , Justin siyah duman ile dolan gökyüzüne doğru gözlerini çevirdi. Hissettiği endişe her halinden belli oluyordu.''Benim yüzümden ölmene izin veremezdim...''
Pattie , Cole'un onu ziyaret ettiği zamanı düşünerek , yaptıkları konuşmayı hatırlayınca herşeyi anlamaya başlamıştı. Dudaklarını aralayarak , titrek bir nefes verdi. ''O-- o bana senin birşey seçim yapacağını söylemişti ama Ben--Ben onun ne hakkında konuştuğunu bilmiyordum...''Pattie kafasını salladı , durumu anlamaya çalışıyordu.''Tüm bu zaman boyunca elinde hem ben hemde Kelsey mi vardı?''
''Hayatımda kaybetmeye dayanamayacağım iki kadın arasında seçim yapmamı istedi.''Justin nefessizce mırıldandı,''İkinizde zıt yönlerdeydiniz ama benim sadece 6 dakikam vardı. Ben--ben kendim için seçtiğim hayatta senin açı çekmene izin veremezdim. Eğer senide kaybetseydim kendimi asla affetmezdim.''Justin yutkunarak dudaklarını araladı,''Bruce'a onu almasını söyledim.. Ona onu kurtarması gerektiğini söyledim. O patlama.... O ordaydı , içerdeydi , O----'' Ayağa kalkmakta zorlanarak, Justin neredeyse tökezledi.''Gitmek zorundayız.''Acele ederek annesinin elini tuttu,''Onun iyi olduğundan emin olmak zorundayız.''
Arabasına koşarak , Justin annesinin yolcu koltuğuna binmesine yardım ederek sürücü koltuğuna doğru ilerledi. Titreyen eller ile , yola doğru çıkarak köşeden dönüp hızla sayısız sokakları geçti. Aklı bulanıklaşmıştı.
Eğilerek , Pattie elini tuttu ve güven verici bir şekilde sıktı. ''O iyi olucak.'' rahatlatmaya çalışırken , baş parmağı ile elinin üstünü okşadı.
Saniyeliğine gözlerini kapatarak , Justin annesinin elini dudaklarına götürdü ve nazikçe öptü.''Özür dilerim.'' Acı ile fısıldadı , Utanç verici bir şekilde yola doğru bakarken , içini suçluluk duygusu kemiriyordu.
''Özür dilenecek birşey yapmadın.''Pattie kendini oğlunun içinde yaşadığı keder de boğulurken buldu. Bu akşam neler yaşandığını idrak edemiyordu ve unutmayı ne kadar denerse denesin beceremiyordu. Bu kadar üzgün olması yetmezmiş gibi , eğer Justin'in kendini suçlamasına izin verirse harab olurdu.
Yolun kenarına arabayı çektiğinde , Justin'in kalbi zararın ne kadar büyük olduğunu görmesi ile nerdeyse yerinden çıkıcaktı. Kelsey'in içinde olduğu depo ateşler içersindeydi , binadan küller dışında eser kalmamıştı.
Uzak durun yazısı olan bant etrafa yapıştırılmış , içeriye giriş yasaklanmıştı. Polis arabaları etrafı sarmış , polisler ve itfaiyeciler köşelerde durmuş kendi aralarında ne olduğuna dair derin bir konuşma içerisindeydiler.