''Seni burada bulacağımı biliyordum'' dedi Minseok Luhan'ın suratının tam ortasına odaklanarak. Luhan ise o sırada tüm dünyayla ilişkisini kesmiş bir halde okul formasının minseok'a ne kadar yakıştığını düşünüyordu. O garip havasından hiçbir şey kaybetmemiş ama yaşadığı yere uyum sağlamış gibiydi. Birden silkelenerek:
''Hayır, bu olamaz düşünmeyeceğim'' dedi.
Minseok ise o büyük parlak gözlerini dikmiş hala ona bakıyordu.
'' Düşüncelerinin seni ele geçirmesine izin verme lu- ge dedi.''
Luhan nihayet kendine geldiğinde ''iyi ama sen nasıl olurda bu- diyecekti ki Minseok sert bir el hamlesiyle onu durdurdu.
''Merak hakkını bir kere kullandın daha fazlasını istiyorsan önce bunu haketmelisin''
Luhan kalakalmıştı. Ne demek istedi şimdi bu? diye düşündü. Ayrıca benim burada okuduğumu nereden bilebilir? O kadar soru vardı ki kafasında cevaplanmamış... ve düşünmekten korktuğu için hepsinden kurtulmak istiyordu. Korka korka sınıfa gitti. Minseok'un sınıfta olmamasını ümit etti. O çocukta tekin olmayan bir şeyler vardı hissediyordu. Ama içten içe kendine bile itiraf edemediği bir şekilde görmek istiyordu onu. Sınıfa girdiğinde onu göremeyince bir oh çekti Luhan şimdi bir de dersi dinleyebilse çok güzel olacaktı ama odaklanamıyordu. Aklı hep o parlak gözlü yabancıdaydı. Ne zaman derse odaklanacak olsa söyledikleri aklına geliyor üzerinde uzun uzun düşünüyordu. Özellikle de yüz hatlarını... Gümüşsü saçlarını...
''Bence bu konuda Luhan'ın da söyleyecekleri vardır'' diye bir ses işitti beynindeki karmaşanın arasında, kafasını kaldırdığında öğretmen kaşlarını çatmış Luhan'a bakıyordu. Böyle bir ortamda konuşması imkansızdı.
''Sanırım dalmışım'' dedi başını öne eğerek, Öğretmen konuya devam edince etraftakilerde ona bakmayı kestiler. Luhan da kendini 15 dakika derse odaklanmaya zorladı. Ama ne mümkün...
***
Dersten sonra kahvesini alıp yurda doğru yürümeye başladı. Gerçekten her yerden onun çıkması düşüncesi Luhan'ı çok tedirgin ediyordu. Ve tabii beyninin her boş kaldığı anda onu düşünmesi de luhan'ı çok rahatsız eden şeylerden biriydi.
O böyle yürümeye devam ederken arkasında bir kaç hızlanmış adım duydu. Dönüp baktığında kimsenin olmadığını görüp şaşkınlıkla başını kaşıdı. Ama yürümeye devam ettikçe nereden geldiği belli olmayan adım sesleri duymaya devam ediyordu. Bu kez daha hızlı arkasını döndüğünde kişi kendisini ortaya çıkardı. Kim minseok o çarpık gülümsemesiyle;
''Ahh beni yakaladın'' dedi.Bu sefer okulun arka kapısının taş merdivenlerinde oturuyorlardı. Ortama sessizlik hakimdi. Ne minseok o iğneleyici sözleriyle luhanı rahatsız etmeye çalışıyor ne de başka bir şey söylüyordu. Sessizliği ilk bozan ne gariptirki Luhan oldu.
''Bana merak etme hakkını kazanmamı söyledin bu ne demek oluyor?'' dedi.
Minseok sadece sırıtıyordu.
''Her dediğime kafanı takarsan ohooo'' dedi
Luhan dişlerini sıktı. Bugüne kadar kimseye ama kimseye sinirli halini göstermemişti ama bu Minseok sabrını fena halde zorluyordu. Luhan Minseok'un yüzüne baktı ve o güzel hatlarında kendini kaybetmemeye çalışarak ''neden buradasın?''dedi ve sonra gittikçe kısılan sesiyle devam etti:
''Ben bu durumu ve dün gece gördüklerimi fantastik bir olaya bağlamadan söyle lütfen''
Minseok'un surat ifadesi değişti ve duyduklarından aşırı zevk almış bir ifadeyle Luhan'ın saçını okşadı.
''Bu akşam her zamanki cesaretini alıp yıkık eve gel dedi. Fantastik olmasa da merakını bir derece giderebilirim.'' Sonra da hızlı adımlarla yerinden kalkıp uzaklaştı.***Yeniden merhabaa !! fici önceden yazdığım için buraya geçirirken sadece düzenliyorum ve 2. bölümü 2 part halinde yayımlamayı tercih ettim olay örgüsüne bağlı kalarak... Hikaye yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı. Minseok'un gizemli kişiliği hakkında ne düşünüyorsunuz? sizce luhan'a yaklaşmaktaki amacı ne olabilir? Yorumlarınızı bekliyorum...***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ENDLESS LOVE
ФентезіTANITIM: Luhan maceraperest, fantastik kitaplara düşkün ve gerçekliğe pek inanmayan bir çocuk. ... Yağmurlu bir günde tüm hayatı yıkık dökük bir evde değişir. Orada karşılaştığı yabancı... ''Kimsin sen? Kim böyle bir evde saklanır ki? Hem bu üzerind...