⋈BVM⋈(8)

276 38 24
                                    

Keyifli okumalar!

İlk önce şaşırsam da daha sonra üzerimdeki şaşkınlığı atıp öpüşüne karşılık vermeye başladım. Nazik ama aynı zamanda da tutkuyla öpüyordu. Şu zamana kadar birçok kişiyle öpüşmüştüm fakat Doruk kadar nazik öpüşen birini hiç görmemiştim.

Hey, hey, hey. Ben neden başkalarını Doruk'la kıyaslıyordum ki? Bu da diğerleri gibiydi.

Dudaklarımı dudaklarından ayırmayı başardım. Ondan biraz uzaklaşarak gözlerine baktım. Bana gülümsüyordu.

Sen gülme lütfen!

"Çıksak iyi olur." Hiçbir şey olmamış gibi arkamı dönüp havuzun merdivenlerine yöneldim. Sadece öpüşmüştük.

Bunda bir şey yoktu. Bana göre normal bir öpücüktü.

***

Havuzdan çıkmış eve doğru ilerlerken saçlarımdan, kıyafetlerimden yerlere sular damlıyordu. İç çamaşırıma kadar sırılsıklam olmuştum. Hangi akla hizmet onu suya atmıştım ki? O tek başına ıslansa komik olabilirdi fakat bende düşünce beklediğim gibi komik olmamıştı.

Eve doğru ilerleyip arka bahçenin kapısından içeri girdik. Biz eve adımımızı atmıştı ki birden elektrikler gitti.

"Doruk!" Çığlık atıp Doruk'a sarıldım. Kendimi rezil edecek bir hareket daha!

"Buradayım Nil, korkma."

"Ne korkacağım be. Biran boş bulundum." dedim sesimi normal tutmaya çalışarak. Aslında bakarsanız birazcık karanlık korkum vardı, ufacık, minicik.

"İyi o zaman sende dikkatlice şuraya geç otur, bende mum almaya gideyim."

"Hayır!" Öyle yüksek sesle bağırmıştım ki bana şaşkınca bakmıştı. Toparla kızım, toparla!

"Yani hayır derken ben şimdi koltuğa oturursam koltuk ıslanır. Sana da boşuna masraf çıkar, en iyisi seninle geleyim." Ufak bir kahkahanın ardında yalanımı yutmasını bekliyordum.

"Tabi canım tabi. Nil yoksa sen karanlıktan mı korku-."

"Hayır!" Bu sefer daha da yüksek sesle bağırdım. Battım, sıçtım, sıvadım. Bu kadar rezilliğin üzerinde alkışı hak ettiğimi düşünüyorum!

"Tamam, tamam. Bir şey demedim." Ardından kahkaha attı. Allah'ım ne güzel bir gülüş böyle!

Nil! Herif seninle dalga geçiyor! Gülüşünü beğeneceğine ona kızsana!

"Gülme!." Dudaklarını birbirine bastırıp ardından tekrar gülmeye başladı." Gülme diyorum sana!."

Ayağımı belirli bir ritimde yere vurup kollarımı göğsümde kavuşturdum. Gülmesini bitirmesini bekliyordum. En sonunda derin bir nefes alıp sustu.

"Bitti mi?"

"Evet. Her neyse hadi gidip mumu bulalım." Ardından sehpanın üzerindeki telefonunu alıp ışığını yaktı. Hemen yanına giderek mutfağa doğru yürüdüm. Mutfağa girdiğimizde önce çekmeceleri, sonra dolapları falan karıştırdı. Son çekmeceyi açıp bana dönüp gülümsedi.

"Ufak bir sorunumuz var. Mum yok. En son vardı diye hatırlıyordum ama yokmuş." Kaşlarımı çattım. Ne demek mum yok? Sıçarım böyle işin içine!

"Mum mu yok? Doruk, şaka yaptığını söyle." Elindeki telefonun ışığı ile yanıma geldi.

"Şaka yapmıyorum. Ama iyi bir haberim var. Telefonlarımız var. Elektrik gelene kadar idare edebiliriz bence." Yürüyerek mutfaktan çıktı.

BENİMLE VAR MISIN? (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin