"O benim hem imtihanım hem de intiharımdı."Multimedya: Deniz Tekin - Bende bir problem var
***
Odada yankılanan alarmın rahatsız edici melodisiyle gözlerimi ovuşturarak uyanmak zorunda kalmıştım. Tahminimce öğle vakitlerine doğru uyanmıştım. Telefonumun ekranına baktığımda ise doğru tahmin ettiğimi gördüm. Alarmımı öğle vakitlerine kuruyordum, çünkü sabah saatleri uyanamıyordum.
İsteksizce yorganımı üstümden atarak ayağa kalktım ve kapıyı açarak banyoya doğru ilerledim. Elimi yüzümü yıkayarak kendime gelmeyi umuyordum.
Banyo da işim bittiğinde ise mahmurlaşmış adımlarımla televizyon seslerinin geldiği salona doğru ilerledim.
Arda üçlü koltukta oturarak bir elinde telefona bakarak aynı zamanda televizyon izliyordu. Yanına ilerleyerek etrafıma bakındım.
"Abin nerede?"
Sorduğum soru ile bakışlarıyla mutfağı işaret etti. Bugün de yüzü asık gibiydi. "İçeride kahvaltı hazırlıyor. Git sen de kocana yardım et."
Gözlerimi devirme ihtiyacı hissederek bir şey demeden mutfağa doğru ilerledim. Fakat Ilgar'ın ev haliyle kahvaltı hazırladığını gerçekten beklemiyordum. İşini itinayla yapması neredeyse beni güldürecekti. Alt tarafı kahvaltı hazırlıyordu, ama o çok önemli bir iş yapıyormuşcasına dikkatliydi.
"Bakma öyle de çayları koy. İçerideki mızmızlanıp duruyor acıktım diye. Bundan sonra da artık erken kalk." diyerek ne ara varlığımı fark eden Ilgar'a karşı bakışlarımı utançla kaçırmadan edemedim. Konuşurken bana bakmamış ama benim burada olduğumu anlamıştı.
Umursamıyormuş gibi davranarak ocaktaki çaydanlığı alıp masanın üstündeki bardaklara koydum. Dışarıdan gören gerçekten bizi evli bir çift sanabilirdi. Öyle rahat bir halimiz vardı. Fakat ben hala dünkü sarılmamdan ötürü ona bakamıyordum. Bir süre benimle birlikte öyle durup sonra da bir şey demeden odasına doğru gitmişti. Buna rağmen rahatsızlık hissi bedenimde kol geziyordu.
Arda'nın masaya gelmesiyle hepimiz sofraya oturmuş yemeğe başlamıştık. Normalde iştahlı olan ben bugün yiyemiyordum. Hatta bunu çevreme yansıtmış olacacağım ki Arda, oflayarak tabağımı önümden çekti.
"Yemeyeceksen oynama."
Ben ne cevap veremeyeceğimi bilemeden Ilgar, içtiği çayını masaya bırakarak kardeşine baktı.
"Konuşmana ve hareketlerine dikkat et Arda."
Uyarıcı ses tonu karşısında Arda, tek kaşını kaldırıp öyle mi derecesinde baksada ses çıkarmadı ve yemek yemeğe geri döndü. Beni korumasına şaşırmıştım. Ya da olası bir tartışmanın önüne geçmek istemiş olabilirdi. Şu an ikinci düşündüğüm daha mantıklıydı. Beni koruması saçmaydı.
"Bugün Berk ve Giray'ın yanına gideceğim. Arda'da arkadaşına gidecek." diyerek bana açıklama yapan Ilgar ile dudağımı hoşnutsuzca kıvırdım. Evde kalmaktan canım sıkılmıştı.
"Ben de dışarı çıkmak istiyorum." dedim bir hevesle.
İfadesiz suratıyla "Olmaz, evde kal." dedi çok normalmişcesine.
"Neden? Beni kısıtlayamazsın ya? Hem sen nereye gideceksin?"
Bir bir sorularımı sıralarken evde kal demesi beni çok sinirlendirmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUHU VİRAN
Teen FictionHer şey ruhu viran olmuş kuzguni gözlerin, gecenin kör bir vaktinde yapılan o hatanın bedelini ödetmek istemesiyle başladı. Ve bu hatanın beraberinde getirdiği seçim ise tek bir kişinin değil, herkesin bedel ödemesini sağlamış, canını yakmıştı. Çün...