Kızın adını hatırlamıyordu. Kız ayağa kalkıp yüzünde bir gülümseme ile yaklaştı Musab'a. Bu üniversitedeki kızdı, Musab keşke buraya gelmesydim diye düşündü.
"Selam." Deyince istemsizce cevap vermek zorunda kaldı.
"Selam."
"Nasılsın Musab ?"
"İyi."
"Hatırladın mı beni?" Musab her zamanki yavaşlıkla cevapladı
"Şey... Sen bizim üniversitedendin."
"Evet." Dedi kız suratındaki tebessümü eksiltmeden. Bu kız Buseydi. Bir aralar Saye'nin en yakınıydı ama bir anda ona uzak olmaya başlamıştı, yurtta görünce yolunu değiştiriyordu. Sayeye ise sadece uzak duralım demişti. Musab işim var bahanesi ile eve dönmüştü. Kızlarla konuşmayı sevmezdi. Üstünde nedenini bilmediği bir yorgunluk vardı. Bir dağ başına çıkıp içini dökercesine bağırmak istedi. Boğuluyordu sanki. Biraz uyursam geçer diye düşündü ve uykuya bıraktı kendini. Musab uyuduğuna göre bize aldırmaz. Kendisinden bahsedilmesini hiç sevmez. Size ondan bahsedeyim. Şimdi arkanıza yaslanın, gözlerinizi bir kaç saniye kapatın, ve sizi harflerin geçmiş ile harmanlandığı bir yolculuğa çıkarmama izin verin...18 Nisan, 13.07
Musab hayatın verdiği ağırlığı o minik kollarına aldığında küçük bir çocuktu. Ama zamanla o da büyümüş, hayatın acı sahnelerine tanıklık etmek için kabus tiyatrosunda yerini almıştı. O zamanlar 16-17 yaşlarındaydı. Gittiği lise ona öyle korkunç ve garip gelmişti ki... Herkesten farklıydı çünkü. Aile nedir hiç bilmemişti ve sevgi denen şeyi hiç tatmamıştı. Dolayısıyla sevgi ile sınırlı kalmayıp şeytani oyunlar hakkında da bir şey bilmiyordu. Yine her zamanki gibi omuzlarına bürüdüğü yalnızlığını alıp arka sıralara geçti. Bir telefonu yoktu, arkadaşıda yoktu. Saçları dağınıktı, bir kaç perçemi anlında şekiller oluşturuyordu. Tam okul eşyalarını hazırlamak için arkasını dönüp çantasına el atacakken, tek başına oturduğu sırasına bir kız gelip oturdu. Musab kafasını kaldırıp kıza baktı. Kız gülümsüyordu. Musab kızlarla uzak olduğu için utanmıştı en başta. Onlarla konuşmak onu utandırıyordu. Ama ileride utanmayacak, nefret edecekti. Kızın mavi gözleri sarımsı saçları vardı. Bütün okulun konuştuğu, neredeyse herkes tarafından tanınan Gamzeydi bu. Ama Musab ile ne işi olurdu ki ? Kız sesini tatlılaştırmaya çalışarak,
"Bu gün okul çıkışı işin var mı ?" Diye sordu.
"Şey... yurda dönmem lazım."
"Hmm peki yarın öğle arası ?"
"Neden soruyorsun ?"
"Bilmem bir şeyler yaparız belki."
"Olmaz müsait değilim." Dedi Musab. Gamze içinden "demek naz yapıyorsun. Ama kusura bakma Musab, pes etmem." Diye geçirdi.
"Tamam kantine falan gideriz."
"Yok sağol gerçekten."
"İyi o zaman sonra gelirim. Bay bay."
"Bay bay." Dedi Musab kısık sesle.
Gamze çapkın bir gülüş bıraktıktan sonra sınıftakilerin bakışları eşliğinde çıktı sınıftan. Kimse şaşırmamıştı. Çünkü Musab'ın kızları kendine çeken bir koyuluğu vardı, o koyuluğa düşenden bir daha haber alınamıyordu. Aradan günler geçiyor, Gamze her tenefüs ve okul çıkışında Musab ile konuşuyordu. Musab ilk başlarda garipsesede alışmaya başlamıştı. Artık kızla konuşmak ona garip gelmiyordu. Yine de pek samimi olmuyordu kızla.Gamze
Gamze okul çıkışı tekrar Musab'ı buldu, konuştu, şakalaştı, ve kankasını alıp evin yolunu tuttu. Musab'ın gülmediği şakalar ya da cevap vermediği sorular Gamze'nin hedefine ulaşmasına engel değildi. Konuşmaya başladı kankası ile. İlk olarak kankası girdi söze,
"Kanka ya ben hala anlamdım neden Musab'ı seçtiğini."
"Uff kanka bir daha mı anlatacam yaa."
"Ya Gamze hadi anlat. Bak bu sefer düzgün dinleyeceğim söz."
"Bak kanka, biliyorsun en son sevgili olduğum çocuk... Beni kullanıp attı."
"Nasıl yani kanka siz..? Yani bildiğim anlamda kullanıp atmak mı ? " Biraz duraksadı. "
Oha siz birlikte mi oldunuz?"
"Ya bak kanka aramızda. Bize geldi tamam mı. Zaten yaşça benden çok büyüktü. Evde kimse yoktu. O bana yaklaştı... Ve bizde yaptık. Ya bak çok pişmanım. Ailem öğrenirse biterim kanka. Ve elbet bir gün öğrenecekler. Ve eğer öğrenirlerse yaşayamam. Öldürürler beni. Zaten çocukta terketti beni. Karnım büyümeden bu işi bitirmeliyim."
"Tamam kapat bu konuyu Gamze. Ama anlamdım. Musab ile ne alakası var ?"
"Ondan başkası yaramaz işime. Hem saf bir çocuk. Hem arkadaşları da yok. Hepsinden önemlisi..."
"Hepsinden önemlisi ne ?"
"Çocuk kimsesiz, yetimanede büyümüş." Ardından pis pis gülümsedi Gamze. İnsanlar yaşamadan öğrenemiyorlar ne yazık ki. Gamze kafasında planladıklarını hayata geçirmeye başlamıştı. Yaptığı mide bulandırıcı şeyi ancak böyle örtebilirdi kendince. Musab'ın kimsesiz oluşu demek, kimsenin Musab'ın arkasında durmayacağı, ve kimsenin onu savunmaması demekti. İstediği tam da buydu.***
Ertesi gün Musab okula gelince çevresindeki insanların ona garip bir şekilde baktığını gördü. Neden acaba ? Son zamanlarda Gamze ile yakınlığından kaynaklı olduğunu düşündü. Umursamadan sınıfa yürüdü. Bazen hayat ona çok korkunç gelirdi. Hiç içine girmek istemediği karanlık bir mağaraya benzetirdi hayatı. Derse girmek istemiyordu ama arka sıraya geçip oturdu. Öbürleri gibi değildi. Hayatı okul ve yetimane arasında sıkışmıştı ve bundan rahatsız değildi aslında. Gamze yine geldi ve morlini bozmuştu bilerek. Musab acaba neyi var diye düşündü. Gamze konuşurken gülmüyor ve bazen morali çok fazla bozuk görünüyordu. Tenefüste Musab'ı dışarı çıkardı Gamze. Biraz yürümek istiyormuş. Gidip bir banka oturdular. Musab merakına yenik düştü,
"Neyin var bu gün biraz kötü görünüyorsun." Deyince. Gamze oynunu oynamaya başladı. Ve gözlerinden yaşlar süzülmeye başladı.
"Musab ben... Yardım et bana ne olur. Çok korkuyorum. Bana ancak sen yardım edebilirsin."
"İyi ama ne olduğunu bile bilmiyorum."
"Senin birileriyle kavga ettiğini duymuştum. Çok kötü dövmüşsün onları."
Evet Gamze haklıydı okulda Musab'a sataşmışlardı. İki çocuk. Musab ilk başta dayak yemekten korkmuştu. Çünkü yetimanede ondan büyük olanlar Musab'ı bir köşeye sıkıştırıp çok pis dövüyorlardı. Musab karşı koyamıyor sadece kendini savunuyordu. O yüzden çekinmişti ama... Ona sataşan çocuklar yedikleri dayaktan kaç gün okula gelmeyince, Musab'ın adını bütün okul duymuştu. Musab disipline gitmiş ve ceza yemişti. Ama cezalara çok alışkındı.
"Evet ama ne alakası var ?" Dedi Musab. Gamze gözlerindeki yaşları silip, anlatmaya başladı.
"Bak Musab, biri beni tehdit ediyor. Bana yardım etmen lazım. Çok korkuyorum."
"Bir dakika. Kim ? Neden tehdit ediyor seni ?"
"Bilmiyorum. Bana iftira atmakla tehdit etti. Eğer bu okul çıkışı söylediğim yere gelmezsen seni ailene rezil ederim dedi. Lütfen... Benimle gel. En azından bana bir şey yapmasını engellersin."
Gamze Musab'ı ikna etmeye çalıştı. İşi abartarak Musab'ı harekete geçirmeye çalıştı. Musab çok merhametli demiştim... Belkide bu yüzden merhametli olmayı sevmiyordur. Kıza acıdı Musab. Bir şeyler yapabilirdi. Ama yetimaneye geç kalırsa çok kötü şeyler olabilirdi. Son ders hocadan izin aldı yurda gitmek için. Hocaya başının ağrıdığını ve midesinin bulandığını söyledi. Fazla zamanı yoktu. En az yarım saat sonra yurdu arayıp orada olup olmadığını soracaktılar. Gamze okulun arkasında bekliyordu Musab'ı. Musab endişeli adımlarla ilerledi okulun arkasına, bir an tereddüt etti. Acaba gitmesem mi diye. Ama çok geçti. Hem kıza söz vermişti. Gamze'nin içinde şeytani bir sevinç vardı. Musab gelince hemen gitmeliyiz dedi. Hızlı adımlarla geçmeye başladılar kaldırımları. Gamze cebinden telefonu çıkardı ve şöyle bir mesaj çekti,
"Geliyoruz. Hazır olun ! "___________________________________________
Bu bölüm biraz kısaydı, sonraki bölümü erken atmaya çalışacağım.
Okuduğunuz için teşekkür ederim, oy vermeyi unutmayın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAYHA (Ara Verildi )
Teen Fiction"Klasik" bir kitap değil, deli kafamın ürünü. (Ara verildi eğer beğeni gelirse devam edicek yazar notu. 27/06/22)