Merhabalaar, yeni bölümle karşınızdayım. Sizin değerli yorumlarınızı bekliyorum :) Bu bölümü geçiş bölümü olarak düşünebilirsiniz. Aksiyonlu günler başlıyor benden söylemesi :) İyi okumalar.
Aynanın karşısında makyajımı temizlerken Mahir abinin ters bakışlarını yok saymaya çalışıyordum. Ayıboğan gittiğinden beri öfkeyle burnundan soluyordu.
"Kime diklendiğini gerçekten bilmiyorsun."
"Kimse kim abi umurumda değil. Ne yapacak bana mı takacak?" Pamuğu çöp kutusuna atıp ayağa kalktım. "Sinirlenme sen. Burası nasıl düzeldi hemen? Ayrıca bu olay neydi anlatacaktın." Üzerimi değiştirmek için paravanın arkasına geçip zorlanarak elbisenin fermuarını açtım.
"Yankı'nın gönderdiği adamlar halletti. Akşam üzeri buraya geldi ve sadece senin sahneye çıkmanı söyledi, başka bir açıklama yapmadı." Mahir abinin sesindeki stres ne kadar korktuğunu belli ediyordu. Kazağımı üzerime geçirip paravanın arkasından çıktım. "He bir de senin sevgilini tanıyıp tanımadığımı sordu."
"Tuncay ne alaka ya? Geçenlerde barda denk geldik durup bizi izledi."
Mahir abi bilemem dercesine dudağını büzdü. "Orasını bilemem ama onu sorarken yüzü çok garipti. Kız bu adam sana aşık olmuş olmasın."
"Yok daha neler Mahir abi. Manyağın teki belli, değişik özür dileme taktikleri var anlaşılan." Ayıboğanın bana aşık olma fikri midemi bulandırmıştı. Ölüm makinesi biriyle birlikte olmak... düşüncesi bile tüylerimi diken diken yapmaya yetmişti. "Ben eve gidiyorum abi, bir daha böyle bir durum olursa lütfen önceden bildir ve sen de dikkat et."
"Sen beni merak etme, asıl dikkat etmesi gereken sensin bu saatten sonra."
Omzumu silktim. Gerçekten umurumda değildi. Keman kutumu omzuma takarken Mahir abiye el sallayıp kulisten çıktım. Mekandan dışarı çıktığımda havanın daha fazla soğumuş olması canımı sıktı. Hızlı adımlarla kalabalığın arasına karışırken ceketimin önünü kapattım. Çok fazla üşümüştüm ve burnum akmaya başlamıştı. Apartmanın önüne geldiğimde soğuktan donmuş ellerimle çantamdan anahtarı çıkarıp binadan içeri girdim. Apartman kapımız asla kapanmıyordu. Dairemin olduğu kata geldiğimde korkuyla ağzımdan ufak bir küfür kaçtı. "Aslı!"
Aslı üzerinde oturduğu bavulundan hoplayarak kalkarken "Ben döndüm!" Diye melodik bir şekilde konuşmuştu. Sarılmam için kollarını açtığında gülerek kollarının arasına girdim.
"Geleceğini neden haber vermedin?" Sarılma kısmını kısa tutup kapıyı açtım. Çok üşümüştüm ve bir an önce battaniyeye sarılmak istiyordum.
Aslı eve girerken bir yandan da bavulunu çekiştiriyordu. Bu kız boyundan büyük bavulu nasıl bu kata çıkarabilmişti ki? "Sürpriz derler buna canım."
Üzerimdeki fazlalıkları hole bırakıp koşar adım salona girdim. Kendimi koltuğa bırakırken koltuğun kenarında hep duran battaniyemi etrafıma sardım. "Sürprizleri de ne severim ya. Çok bekledin mi kapıda, telefon etseydin keşke."
Aslı kendisini koklayan Sirius'u kucağına alıp koltuğa oturdu. "Geleli yarım saat oldu, biraz daha gelmeseydin arayacaktım. Sahne mi vardı bugün?"
"Aslında yoktu ama neyse anlatırım sonra. Öncelik senin nasıldı İtalya, defileler?" Şu an Yankı konusunu konuşmak istemiyordum ve benim moda aşığı arkadaşımı başka konuya çekmemin tek yolu buydu. Gerçi orada neler yaptığını gerçekten merak ediyordum. Neredeyse bir aydır ortaklıkla yoktu. Ve neden kendi evine gitmeyip bana geldiği de bir diğer merak konusuydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAHNE
RomanceTek gerçek aşkı şarkı söylemek ve keman çalmak olan Dünya. Onun dünyasını başına yıkmaya hazırlanan Yankı ve diğerleri. Sahneye attığı adımlarıyla sesini herkese duyurabilecek mi yoksa gün geçtikçe sessizliğe mi bürünecek?