GreenWood Parkı

10 2 0
                                    

                Eskiden, ben daha çocukken ailemle sık sık pikniklere giderdik. Yüksek dağlara, deniz kenarlarına, sonsuz bayırlara piknik için gider ailecek keyifli vakit geçirirdik. Evden ayrılıp, üniversite okumak için şehir dışına çıktığım zaman, bunun eksikliğini derinlerimde hissettim. Sıcak bir ailenin, sevgi dolu, samimi muhabbetlerin ve çayırın çimenin hasreti kalbimde yanıp tutuşuyordu.

Ben de bir gün ev arkadaşlarıma -Kafa dengi olduğum, üniversiteyi beraber geçirdiğim yakın arkadaşlarıma- pek de yakın olmasa da güzel olan, internetten okuduğum bir piknik mekanına gitmeyi teklif ettim. En azından son bir kere daha nemli çimlerde uzanabilir, yakmak için kozalak toplayabilir ve dostlarımla ormanda yürüyüşe çıkabilirdim. Bu fikri onlara sunduğumda ve mekanın imini söylediğimde, Erick'in rengi attı. Gözlerini fal taşı gibi açıp bana baktı. "A-ama o koruluk hakkında söylenenleri duymadınız mı?" hepimiz şaşkın şaşkın ona baktık. Bakışlarımızdan rahatsız olmuş olacak ki, gözlerini ayaklarına dikti.

"Yani şey... O koruluğun etrafına oluşan bir kültün fısıltılarını işittim. Piknik alanında olmasa da ormanın derinlerinde karanlık ayinler ve idamlar yapıldığını duydum." Söylediği şeyin inandırıcılığının farkındaydı. Doğal hayatı korumak için, karışına kolcu adımı değmemiş orman yoktu. "Dostum artık ormanlar da en az şehirler kadar sıkı ve sağlam korunuyor. Geçen memleketten dönerken geçtiğim, tanrının unuttuğu bir ormanın çevresinde bile kolcu devriyeleri gördüm. Hem ne tür ayinler ve idamlarmış bunlar? Lovecraft şerefsizinin yazdığı saçma hikayelere mi kafanı takıyorsun? Merak etme Erick. Böyle bir kült genişliyor olsa bile, emin ol lanet aynasızlar hemen kökünü kazırdı." Konuşan Simon'dı.

"Bakın beyler ben sadece sizinle mangal yapıp, bir iki bira içmek istiyorum. Erick ormana dalacağımız yok. En fazla yürüyüş yollarında turlarız. Simon sen de adamın üzerine gitme. Duyduklarından rahatsız olmuş belli ki." Simon onu bildim bileli Erick'e laf atardı. Çocukluk arkadaşı olsalar da aralarında garip bir gerginlik vardı hep. Mark her zamanki gibi sakin ve soğuk kanlılıkla "Benim için problem yok. Hangimiz 2-3 biradan sarhoş olur ki? Gider bir iki şişe devirir, barbekü yapar ve hava henüz kararmadan evin yolunu tutarız." Simon'ın şimdiden barbeküyü hayal ettiğini hissediyordum. Erick her ne kadar istemiyor gibi görünse de içiten içe o arpa sularının dibini görmek istiyordu.

Hafta sonu yola çıkmak üzere karar kıldık ve vakit gelene kadar alışverişleri yaptık. Bir araba kiraladık ve deposunu ağzına kadar doldurduk. Güneşli bir cumartesi sabahı yola çıktık. Çok geçmeden şehirden ayrıldık. Beton ağaçlar ve asfalt çimler yerlerini hakikilerine bırakmaya başladı. Aşağı yukarı bir saatlik bir yolculuğun sonunda toprak bir yola saptık ve üzerinde "GreenWood Parkına Hoş Geldiniz" yazan, ağaca tutturulmuş bir tabelanın yanında geçtik.

Erick'in bahsettiği gibi ürkütücü bir mekan değildi burası. Koruluğun ortasında genişçe bir mekan oluşmuştu. Etrafa bir iki bank atılmış ve ateş çukurları kazılmıştı. Etrafta bir çok aile vakit geçiriyor, gülüşüyor ve oyun oynuyordu. Bu manzara karşısında Erick biraz daha rahatlamış gibi görünüyordu. Suratında hafif bir sırıtış sezdim.

Kendimize bir bank seçtik ve etrafına kurulmaya başladık. Barbeküyü kurduk ve kömürleri yerleştirip ateşe verdik. Biz henüz bifteklerini yerleştirmişken Erick ilk şişesinin dibini görmüştü. "Ağır ol yaşlı kurt. Yanımızda sınırlı sayıda var." Simon yine Erick'e laf atıyordu. Erick onun bulunduğu tarafa doğru boş şişeyi sallar gibi fırlattı. Simon'ın önüne düşen şişe yine Simon'ın tekmesiyle ağaçlara doğru fırladı.

O öğlen yağlı ve sulu bifteklerimizle ve arpa sularımızla kendimize bir ziyafet verdik. Akşama doğru barbeküyü yeniden canlandırıp akşam yemeğini de yemeğe karar verdik. Bu planlarda yoktu. Ama Erick'in içinin rahatlamasıyla hava kararana kadar takılmaya karar verdik.

Korku Bir Savunma MekanizmasıdırHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin