DOKUZUNCU BÖLÜM

1.4K 119 38
                                    


O zaman Let's go Let's gooo 😸

Lisa

Bugün Tzuyu'ya uğramam gerekiyor. Fotoğrafları sağlama alıp, oyunu devam ettirmeliyim. Aslında neden böyle oyunlar peşinde koştuğumu ben de bilmiyorum. Jennie benim tipim bile değil.

Odamdan çıkıp aşağıya indim. Mutfak masasında kahvaltı yapan bir adet Rose'yle karşılaşmıştım.
"S-sen erken kalktın ve kahvaltı mı yapıyorsun Rose? Dünyanın sonu gelmiş olmalı."
Sırıtarak, kızarmış ekmeğine tereyağı sürmeye devam ederken "bundan sonra böyle Lisa. Düzenli bir yaşam sürdüreceğim."
Senin yaşamına ben neler neler yaparım daaa neyse.

Söylediklerine göz devirerek "ben çıkıyorum sonra görüşürüz Rose." dediğimde dolu ağzıyla "nereye gidiyorsun bu saatte bekle beraber çıkalım." diyerek, masadan kalktı.
"İşim var. Okula gitmiyorum."
Merdivenlere tırmanırken onu bırakıp, evden çıktım.

Tzuyu'nun evine geldiğimde, beni kapıda seksi iç çamaşırlarıyla karşılamıştı. Bu kız üzerine bir şey giymeyi bilmiyor olmalı. Jennie'yle geldiğimizde de, neredeyse çıplaktı. Dudağının kenarını ısırarak "Hoşgeldin Lisa. Seni bekliyordum."
Hafifçe sırıtarak onu bacaklarından yukarı doğru süzdüm. "Hoşbuldum." diyerek içeri geçtim.

Önümde kalçalarını sallayarak salona doğru yürüdü. Gerçekten güzel bir vücudu vardı. O gece ağzını açmamış olsaydı güzel vakit geçirebilirdik. Koltuğa oturmamı bekleyip, oturunca hemen yanıma oturdu. Derin bir nefes vererek "fotoğrafları ele geçirdiğini düşünüyorum Tzuyu." 
Bir eliyle elimi okşayarak yüzünü boynuma yaklaştırıp nefesini vererek "Belki." dediğinde, vücudumda bir hareketlenme gerçekleşmişti.

"Fotoğraflardan önce belki biraz rahatlamamız gerekir Lisa." Eli şimdide bacağımda gezmeye başlamıştı. Sessizce hareketlerini izledim.
Hafif dokunuşlarla gittikçe üzerime doğru yaklaşıyordu. Eli sertliğimin üzerine geldiğinde, sırıtarak yüzüme baktı.

Tamam bu kadar yeter! Hızla dudaklarına yapışıp, elimi çıplak kalçasına attım. Dudakları dudaklarımda sırıtarak kucağıma oturdu. Başarmıştı. Evine geldiğim ilk andan beri beni tahrik etmeye çalışıyordu. Ne yapalım ben de insanım değil mi? Üstelik fotoğrafları almam için bunu yapmam gerekiyordu.

Koltuğun üstünde çıplak bedenlerimizi dinlendirirken birden kapı çaldı. Tzuyu gülümseyerek üzerimden kalktı.
"Fotoğraflar geldi Lisa." İç çamaşırlarını tekrar giyerek kapıya koştu. Ben de kıyafetlerimi hızla giymeye başladım. Pantolonumu giydim. Tam t-shirtümü giymek üzereyken, bana bakan bir çift sinirli gözle karşılaştım.

Umursamadan t-shirtümü giymeye devam ettim. Bu Tzuyu'nun fotoğrafları çeken arkadaşı olmalıydı. Aynı şekilde yanında duran Tzuyu'nun üzerinde de gözlerini gezdirip telefonunu uzattı.

"Fotoğraflar burada." Telefona uzanırken "başkalarının izinsiz ve çıplak haldeyken fotoğraflarını çekmen büyük bir suç bunu biliyorsun değil mi?" dediğimde, kız omuz silkerek "arkadaşım için yaptım. Pişman değilim. Onu üzen kim olursa olsun yine yaparım." Oldukça korumacı bir arkadaş değil mi? Yoksa arkadaşım dediği Tzuyu'ya aşık mı?

Evet bu çok mantıklı. İçeri girdiğinde seviştiğimizi anladı ve bakışları gerçekten beni öldürmek istediğini gösteriyordu. Arkadaşını düşünüyorsa, onun benimle arasını düzeltmesine sevinmesi gerekmez miydi?

Tzuyu araya girerek arkadaşının omuzlarından tuttu ve bana çevirdi. "Küçük bir yanlış anlaşılma oldu değil mi Charlotte?"
Telefondaki fotoğrafları incelerken konuştum "hıhımm öyledir." Fotoğrafları kendime gönderip, her yereden sildiğime emin olduktan sonra telefonu geri verdim.

"Bazı şeyleri ben de yanlış anlayabiliyorum Charlotte. Ama bilmelisin ki, bu yanlış anlaşılmalar bazen arkadaşlıkları bitirebilir." Söylediklerimi gözlerini büyüterek dinlemişti. İma ettiğim şeyi kesinlikle anlamıştı. Tzuyu ne olduğunu anlamadığı için "bir daha olmayacak Lisa bana güven." Ona gülümseyerek yanına yürüdüm. Gitmeden önce dudaklarını öperek, gözümün ucuyla Charlotte'u kontrol ettim. Yüzünde iğrenen bir ifadeyle yumruklarını sıkmıştı.

Jennie

Sabahtan beri Lisa'ya ulaşmaya çalışıyorum. Neden bakmıyor bu telefonlarıma? Fotoğrafları çekeni aramaya devam edeceğimizi sanıyordum. Sinirle telefonumu cebime koyarak, okula gitmek için evden çıktım.
Belki derse gitmiştir. Onu çok tanımıyorum ama belki de derslerini asla kaçırmayan çalışkan bir öğrencidir. Olamaz mı?

Okula vardığımda bir köşede yine oynaşan Jisoo ve Rose çiftini görmüştüm. Çift sayılırlardı artık değil mi? Yani öyle görünüyorlar. Yanlarına vardığımda beni umursamadan devam edince "hey! Buradayım ben! Jisoo hemen oynaşmayı bırakmazsanız ayrılmanız için elimden gelen her şeyi yaparım."

Birbirilerinden ayrılıp, korkulu gözlerle bana baktılar. Rose Jisoo'ya bakarak "yapar mı gerçekten?" dediğinde gülmek istesemde kendimi tuttum. Jisoo bana bakarak "masum göründüğüne aldanma Rose, içinden bazen panter çıkabiliyor. Ne oldu yine Jennie?"
Telefonumu göstererek "Lisa'ya ulaşamıyorum. Fotoğrafları bulmak için beni alacaktı."

Rose düşünceli bir halde "sabah erkenden evden çıktı. Beraber gidelim dedim ama işi olduğunu ve okula gitmeyeceğini söyledi. Ben de senin yanına gelir diye düşünmüştüm Jennie."
Ne işler çeviriyor kim bilir. Pis sapık!
"Ben burada neler yaşıyorum, fotoğraflarım ortalığa saçılacak diye. Lisa hanım nelerle uğraşıyor. Olur şey değil!" diyerek surat astığımda, arkamdan gelen sesle donup kaldım.

"Nelerle uğraşıyormuşum kedicik?" Yardım istercesine Rose ve Jisoo'ya baktığımda, bana kaşlarını kaldırarak işlerine geri döndüler. Yavaş yavaş arkamı döndüm. Lisa yüzünde bir sırıtmayla sorgulayan bakışlarını bana dikmişti.

"Ş-şeyy ben sana ulaşmaya çalıştım. Neden telefonuna bakmıyorsun!" Lisa elimdeki telefona baktı sonra yine gözlerime bakıp "işim vardı Jennie. Ben senin özel dedektifin değilim. Aradığın zaman açmak zorunda da değilim."

Gıcık işte!

"Ne işin vardı? Fotoğrafları arayacağımızı sanıyordum."
Lisa aramızdaki mesafeyi iyice kapatmak için bir adım yaklaştı. "Gerçekten ne işim olduğunu öğrenmek istiyor musun kedicik?"
Yaklaştığı için kalbim daha hızlı atmaya başlamıştı. Lütfen dokunma diye içimden yalvarırken, kulağıma eğildi.

Nefesini verdiği an yine bacaklarımı birbirine bastırma istediğimi uyandırmıştı.
"Senin pek anlamadığın işlerle uğraşıyordum kedicik."
Benim anlamadığım derken? Geriye çekildiği zaman yüzüne anlamsızca bakmaya başladım. Halime gülerek "birazdan yola çıkarız. Partiye katılanların isimlerini öğrenmeliyiz." dediğinde, Lisa'nın uğraştığı işi yeni anlamıştım. Kıpkırmızı suratımla yumruklarımı sıktım.

Geber Manoban!

JenJen sakin ol bebeğim 😸






.

BİR BU EKSİKTİ! G!P (JenLisa) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin