BÖLÜM-55 🖤 BALAYI

7.3K 558 85
                                    


Herkese merhaba 👋👋👋

Sevgili okuyucularım lütfen vote ve sevgi dolu yorumlarınızı bırakmayı unutmayın...
🖤🖤🖤

Yutkundum. 

Öyle ki boğazım kurumuş ve bu durum, boğazımın kuruması, yutkunmamı daha da zorlaştırmıştı. Başımı, gözlerimi açmadan yana çevirirken hafifçe gerinip, vücudumun açılmasını sağladım.

Kolumu sağa doğru uzattığımda, elimin altındaki bedenin sıcaklığı avuç içime doğru yayılınca gözlerim usulca açıldı ve odağıma  o an Alparslan girdi. Her zaman ki gibi, başı benden tarafa dönük, bir eli yastığın üzerinde, yüz üstü yatıyordu. 

Gözlerim, önce yüzünde bir süre gezindi ardından eline, parmağındaki yüzüğe kaydı bakışlarım. Alyansı uzun ve kemikli parmağında çok güzel duruyordu. Neden bilmiyorum ama parmağında bizi simgeleyen yüzüğü görünce kalbim hızla atmaya ve tuhaf bir şekilde haz duymaya başladım. Artık evliydik. Sadece benim parmaklarımda Alparslan'ı simgeleyen yüzükler yok, onun parmağında beni, bizi simgeleyen yüzük vardı. Dudaklarıma keyifli bir gülümseme yayıldı.

Gözlerimi usulca kapatıp, tekrar yutkunduğumda aklıma dün gecenin hatırası yayıldı. 

Dün gece, daha doğrusu dün olaylı gecemizden sonra uçağa binmiştik. Alparslan'ın öfkesi yere göğe sığmamış, etrafında ki, tüm korumaların üzerine sert bir rüzgar gibi esmişti. Kendi öfkesinden beni kayırsada, etrafındakilere ciddi anlamda üzülmüştüm. Sonuç olarak, ellerinden geleni yaptıklarını düşünüyordum.

 En son ne olduğunu bilemediğim sebepten dolayı Alparslan Ferhat'ın üzerine yürüdüğü sırada, hızla Alparslan'a sarılıp onu durdurmaya çalışmıştım ve açıkcası bunda başarılı olacağımı düşünmesemde, cidden onu durdurmayı başarmıştım. Sonrası uçağın hareket edeceğini bildiren hostesin yanımıza gelmesiyle yerlerimize geçmiş, kemerlerimi bağlamıştık. 

En son hatırladığım şey buydu. Uçakta uyuyakalmış olmalıyım ki, her şeyden habersizce gözlerimi burada açmıştım. 

Burası...

Başımı hafifçe diğer yana çevirip etrafıma baktım. Nerde olduğumuz hakkında ya da saatin kaç olduğu hakkında bir fikrim yoktu ve açıkcası dedeme yakalanma korkusu olmaması her şeyi boş vermişliğe vurmama sebep oldu. Gözlerimi tekrar Alpaslan'a çevirdim. 

Uzun ve gür kirpikleri hafif titrer gibi oldu. İlk uyandığını sandım ve gözlerini açıp bana bakmasını bekledim ama beklentimi karşılamak yerine düzenli nefes alışverişi devam etti ve gözlerini açmadı.  

Bu durumu fırsat bilip yanına yaklaşacağım sırada gözlerim yine parmağına kaydı. 

Düz, kalın, altın alyansına...

Yavaşça, hareketlerime dikkat ederek ona doğru kaydım ve yastığının üzerindeki elini hafifçe havaya kaldırarak kolunun altına sokuldum. Bu hareketimle birlikte Alparslan'da hareketlendi ve yüz üstü uzanan vücudunu hafif kaldırıp bana doğru yatırdı ve elini, elimden çekip belimin üzerine koydu. İşim kolaylaşmıştı. 

 Gülümsedim.

Uyurken bile her şeyi kendi istediği gibi nasıl yapabiliyordu acaba? Kolunun altında, ilk sırtım ona dönük bir şekilde kısa bir süre yattım ardından yavaşça onu rahatsız etmeden sırtımın üzerine doğru döndüm ve böylece parmağında yüzük olan elini belimden göğsümün üzerine doğru usulca çekerek avucunun içerisine küçük bir öpücük bıraktım. Ardından avuç içini yanağıma yaslayarak yine sırtımı ona döndüm. 

LİDERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin