ONUNCU BÖLÜM

1.3K 122 36
                                    


O zaman Let's go Let's gooooo😸

Jennie

Bütün günümüz partiye katılanların isimlerini tek tek yazmakla geçmişti. Jisoo kendi davet ettiklerini bize söyledi. Biz de onun davet ettiklerinin davet ettiklerini tek tek sorarak kabarık bir liste elde ettik.

"150 kişi mi? Lisa bu kadar kişi arasından nasıl bulacağız fotoğrafları çeken kişiyi?" Kantindeki masaya başımı koyarak sordum.
Lisa gayet umursamaz bir şekilde "sorun değil. Ver bakalım listeyi." Başımı kaldırıp, önümdeki listeyi sürükledim. Bir anda ciddi bir şekilde, gözlerini listede gezdirdi. Kafasını kaldırmadan elini uzatarak "kalem lütfen." dediğinde, görmese bile gözlerimi devirerek uzattım.

Kalemi alırken elime dokunduğunda hemen geri çektim. Ani hareketim karşısında kaşlarının altından bir bakış atarak sırıttı.
Sapık işte ne olacak!

Listeye geri döndüğünde, homurdanarak isimlerin üzerini çizmeye başladı.
"Hey neden çiziyorsun? Onları yazmak için çok uğraştım." Beni dinlemeden birkaç isim daha çizip "aradığımız kişi bir kadın öyle değil mi? Tarife uymayan kişileri yani erkekleri eliyorum Jennie. Sen gerçekten bu işe uygun değilsin."

Söylediği sözlere kaşlarımı çatarak "sen de işini çok iyi biliyorsun. Gören de tescilli dedektif olduğunu düşünür. Hıh!" Elindeki kalemin arkasını dudaklarına götürerek "belki de kariyerimi bu yönde ilerletmeliyim hah? Ne dersin?" Kalem dolgun dudaklarına değerken, aklım başımdan gitmişti. Kendine gel Jennie sen bu değilsin. Sapık bir kadın avcısına bu kadar kapılmış olamazsın.

Gözlerimi kırpıştırıp başımı iki yana salladım. Lisa durumdan memnun bir halde karşımda sırıtıyordu. "İyi misin kedicik? Sana su falan almamı ister misin?" Gözlerimi devirerek "gerek yok! Senin elinden su bile içilmez. Ne olur ne olmaz." dediğimde, kahkaha atarak "bana bu kadar güvenmediğini bilmiyordum Jennie. Oysa burada senin için uğraşıyorum. Sence de birbirimize güvenmemiz gerekmiyor mu artık?"

"O başka bu başka Manoban. Burada söz konusu sadece ben değilim. Senin de fotoğrafların çekildi." Lisa arkasına iyice yaslanarak rahat bir pozisyon aldı. Telefonunu kurcalamaya başladı.
"Benim olayım farklı ama kedicik. Ben o fotoğrafları hatıra olarak saklamak istediğim için arıyorum. Sense yok etmek için."

Şuna bakar mısınız? Bir de hatıra diye saklayacakmış. Tanrım bu kadını benim sinirlerimi bozmak için mi gönderdin?!
"Ne için aradığın önemli değil Lisa. Yeterki başkalarının eline geçmesin." Tabiki fotoğrafları bulduğumuzda saklamasına izin vermeyeceğim. Şimdilik öyle düşünebilir.

"Geç oldu Jennie. Bugünlük bu kadar yeterli. Yarın elimizde kalanlarla tek tek görüşürüz. Bakalım... 82 kişiyle görüşeceğiz." Gerçekten yorulmuştum. Partideki kişileri öğrenmek için yoğun bir telefon trafiği oluşmuştu. Başımı sallayarak "haklısın, yarın yine ortadan kaybolmak yok. Erkenden beni al ve işimize bakalım Lisa. Bir an önce bu işi halletmek istiyorum." Yüzünde şeytani bir sırıtma vardı.
"Merak etme en kısa zamanda halledeceğiz kedicik."

Kaşlarımı çatarak masadan kalktım.
"Bana kedicik demekten de vazgeç!" Yumruklarımı sıkarak gitmek için arkamı döndüğüm sırada "kollarımdaki pati izleri senin tam bir kedicik olduğunu gösteriyor Jennie." Cevap vermeden sert adımlarla oradan ayrıldım.

Kedicikmiş. Tırmaladığıma dua et sen!

Okuldan çıktığımda canım eve gitmek istememişti. Tek arkadaşım olan Jisoo'yu aramaya karar verdim.
Evde olduğunu öğrenince, Jisoo'nun evine doğru yola çıktım.

Kapıyı çaldığımda açan kişinin Jisoo olmasını bekliyordum. Ama karşılaştığım kişi Rose'ydi.
"Ah Jennie hoşgeldin. Geçsene içeri." Ona sahte bir gülümseme verip "hoşbuldum. Burada olacağından haberim yoktu." Rose heyecanla "Jisoo kalmam için ısrar etti. Birlikte film izleyeceğiz Jennie, katılmak ister misin?"
Salona doğru yürürken sorusunu cevapladım.
"Olabilir sinirlerimi yatıştırmam için iyi gelir."
diyerek koltuğa oturdum.

Mutfaktan elinde patlamış mısır dolu kaselerle çıkan Jisoo "Jennie harika bir gece olacak. Uzun zamandır beraber film izlememiştik." Eski günler aklıma geldiğinde, yüzüm aydınlanmıştı. Eskiden Jisoo böyle değildi. Yani bu kadar sürtük değildi. Beraber takılır, masum aktiviteler yapardık. Konumuz partiler, kızlar ve seks değil, alışveriş, filmler, kitaplar ve gelecek planlarımız olurdu. Şimdiyse her şey değişti.

Kaseleri getirip sehpanın üzerine koydu. Rose filmi ayarlarken, Jisoo bir şey unutmuş gibi "ah Rose, sence Lisa'yı da çağırmalı mıydık ?"
Birden atladım "hayır!" İkisi de bana dönünce "y-yani onun işleri vardır. Geleceğini pek sanmıyorum." dediğimde, Jisoo telefonunu Rose'ye uzatıp "soralım, gelmek istemezse kendi bilir."

Lütfen gelmesin. Lütfen gelmesin!
Rose telefonunu Jisoo'dan alarak, Lisa'yı aramaya başladı. Jisoo tekrar mutfağa dönmüştü.

"-Lili Jisoo'dayız film gecesi düzenliyoruz gelmek ister misin?"

"-..........."

"-Hmm pekala—-."

Jisoo mutfaktan bağırarak "Jennie bodruma inip içecek bir şeyler getirebilir misin?!!!"

"-..........."

"- Ne? Geliyor musun? Harika bekliyoruz o zaman."

Rose telefonu kapattığında Lisa'nın geleceğini anlamıştım. Omuzlarımı düşürerek bodruma doğru yürüdüm.
Lanet Manoban! Fotoğraflar yüzünden onunla mecburen vakit geçirdiğim yetmiyormuş gibi, film gecemin içine etmeye geliyor. Ondan uzak durmam lazım. Beni etkilemesine izin veremem. Tanrım ismini duyunca bile tüylerim diken diken oluyor. Hayır Jisoo yanılıyor. Ondan etkilendiğim falan yok. Sadece... sadece hoşlanmıyorum. Evet bütün olay bundan ibaret.

Ehhem film gecesi 🙄












.

BİR BU EKSİKTİ! G!P (JenLisa) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin