maniac

529 42 144
                                    

uyarılar & içerik: kavga, araba kazası, toksik ilişkiler.

not: çevirileri ben yapıyorum o yüzden tam doğru olmayabilir, kusuruma bakmayın lütfen. ♡

epeyce ileri gittin

günün başında usul usul yağan kar hava karardıktan sonra fırtınaya dönmüştü. sokak hayvanlarının tümü buldukları deliklere kaçmış iken insanlar pencereden dışarı burunlarını bile çıkartmıyorlardı. kore soğuk memleket.

beyaz atkısının içine gömülmüş jisung şu hâliyle dışarıdan epey bir sevimli gözüküyordu. otobüs kartını unuttuğundan tüm yolu kara bata çıka gelmiş, dizine kadar ıslanmıştı.

adım. "bir daha hava durumunda kar görüp de" bir adım daha. "kartımı almadan" bir adım daha. "ya da changbin denen fırsatçıyı aramadan" bir adım daha. "evden çıkarsam bana da han jisung demesinler." evin önündeydi artık. soğuktan kızarmış elleriyle anahtarını arama zahmetine girmeye erindiğinden peş peşe zile basmıştı. otomatik kapı cızırtı ile açılınca hemencecik içeri girdi. changbin ve hyunjin ile kaldığı şirin apartman daireleri maalesef ki en üst kattaydı ve asansör bozuk olduğundan merdivenlere yollandı jisung.

başkası olsa şu koca bina çöplük içinde olurdu ama bu apartmanın ayşe teyze gibi bir apartman yöneticisi vardı. kadın türkiye'den gelip kore'de mahalle teyzesi olmuştu yahu. her hafta sonu apartmanda yaşayıp da gücü yeten herkesi toplar, iç dış temizlik yaptırtırdı. duvarlar silinir, çiçekler sulanır, halılar yıkanır, hatta ondan sonra çay demler, yaptığı kısırı yedirirdi. ana gibi ana.

ayşe teyze'nin sildirdiği duvarlar az biraz aşınmış, rengi de solmuştu. neyse ki dikilen orkidelerin yaydığı mis gibi koku renklerin eksikliğini dolduruyordu.

yarı annesi kabul ettiği hyunjin'den azar yemeye hazırlanıp kapı tokmağını üç kez tıklattı jisung. hyunjin de kapının arkasında bekliyor olsa gerek pat diye açmıştı kapıyı.

"nerede kaldın ji?"

"bi' eve girseydim hyunjin!" jisung'un sitemine karşılık hyunjin kapıyı ardına kadar açıp içeri gelmesini bekledi. "e gel hadi."

burnunu çeke çeke içeri girdi jisung, doğruca mutfağa. changbin oradadır şimdi, pencereden yavuklusunu gözlüyordur. seungmin'i.

"siz de bir değişiksiniz ha! hep ayşe teyze'nin türk dizilerinden böyle oldunuz bak demedi deme. camdan bakışacağına git konuş onunla hyung."

changbin irkilip arkasını döndü. omzuna sardığı şalı ve elindeki ince belli çay bardağı ile ayşe teyze'nin fırça darbeleri hissediliyordu. "sen önce hesap ver hele. neredeydin?"

"okuldan çıktım geldim işte hyung. nerede olacağım?"

hyunjin gelip ensesinden tuttu, baştan aşağı şöyle bir süzdü. "donuna kadar ıslanmışsın oğlum, ne yaptın yürüyerek mi geldin?"

"ee, evet."

changbin tek kaşını kaldırdı. "yürüdün?" hyunjin ile bakıştılar. "tahtası eksik bunun."

jisung hyunjin'in elinden kurtulup geri geri yürüdü, bangonun üstüne oturdu. hasır ekmekliğin üzerindeki plastik kaptan bir paket çikolata seçip kemirmeye başladı. "kartımı unutmuşum, sizi de aramak istemedim çünkü azarlayıp duruyorsunu-"

"ha böyle yaparak azardan kaçmış oldun yani?"

"senden kurtulamam ki hayatım. aşırı tepki veriyorsun. çocuk değilim ben."

maniac || jeongsung [skz] || one shotHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin