5:5

247 15 24
                                    

Bugün özel bir gündü.

Bugün bitiyordu belki de, bugün onun beklediği gibi giderse eğer bitecekti, ama bitmeyedebilirdi. Bunu sadece Taehyung yapabilirdi. Jimin için bu imkansızla eşdeğerde bir olağanüstülüktü. Arkadaşça ona sarılmasını bile istemişken Taehyung'un sadece reddetmesi bi umut bırakmamıştı. Küçük bir sebep olabilirdi fakat ufak bir sebebi bekliyordu son zamanlarda.

Taşların üstünde oturup denizi izliyorlardı. Ellerini kayalardan birine dayayıp kalktığında hepsi ona bakmıştı. Bir saniyeliğine olsa bile düşünmüştü. Tüm acılarının sebebini, Taehyung mükemmel ötesiydi. Dört duvarlı bir evin içinde Taehyung'un sigara renkli duvarlarına, küflenmiş koltuklu eski evindeki anılarına o kadar çok değiyordu ki her şey. Islak saçları ve bedeni çok iyi hatırlıyordu.

Jimin çok korkuyordu, hayatının son zamanlarını korkuyla yaşamak istiyordu. Kötü hissediyordu çünkü işler beklediği gibi gitmiyordu. Tamamiyle yabancı birisi karşısında onun şişmiş, ağlamaktan yorgun düşmüş gözlerine bakması çok beklenmedikti.

"Ağlama." Tamamen bir yabancının bun demesi tuhaftı. Hayatında duyduğu en saçma emirdi. Ağlama, denmesi onu daha çok ağlatmıştı. Saatler birbirini götürmüştü o buraya geldiğinden beri, kayaların kenarları çokta yüksek olmayan ama atlasa kendini mutlu hissedebileceği bir yer.

"Gerçekten çok kötü bir intihar şekli seçmişsin." Haddini aştığını hissediyordu Jimin. Rahatsız oluyordu, kaşları çoktan çatılmıştı bile. Kalın ve boğuk sesli yabancı karanlıktan yüzünü göremese de çok garip bakıyordu.

"Sana intihar edeceğimi ya da bu şekilde edeceğimi söylemedim?" Dedikleri üzerine yavaş yavaş adımladı, yanından bir yer aldı ve o da oraya oturdu.

"Dakikalar boyunca akciğerlerinin patlaması... Biraz kötü bir son. Benim seçeceğim bir şey değildi."

"Benden bir farkı yok." Rahatsız hissediyordu, hemen gitmesini ve ondan kurtulmak istiyordu. Dediği şeyler, rahatlığı onu çok sinirlendiriyordu. Onunla ilgilenmediğini belli etmeye çalışıyordu ama anlayamıyor daha çok anlamak istemiyormuş gibi davanıyordu. Kovamıyordu da yoksa onu kurtarırdı.

"Ben olsam nasıl intihar ederdim biliyor musun?"

Sessizlik; rüzgar ile harmonize olmuş dalgalar, ay ışığı, hafif hafif yüzlerine gelen su tanecikleri...

"Aynı şekilde burada olurdum ama biraz daha denize yakın bir yer mesela hm... Şu karşı taraftaki kayalıkları görüyor musun?" Jimin'den cevap almak için baktığından Jimin'in onu onaylarcasına çıkardığı mırıltılardan memnun olup orada yapabileceğini anlattı.

Taehyung ve Jimin böyle tanışmışlardı.

Jimin asla onu sevmek istemedi,
Taehyung'ta istemedi ama.

Ay ışığının altında yaşadıkları tuhaf gecenin konuşmaları çok olmuştu. Tamamen birbirine yabancı olan o iki kişinin ilk defa tanıştığı birbiri hakkında öğrendiği şeyler kadar değerli bir şey olmazdı. Eksikliğini kolayca hissedebileceği ve yeni tanıştığı bir şeydi Jimin için. Onun için zor olan çok şey vardı. Özellikle yaşam ve türevleriyle alakalı.

Taehyung saat 4'e yaklaşırken ayağa kalkmıştı. Boğumlarında sargı bezi olan elini Jimin'e doğru uzattı. Dedi ki, "Yüzme biliyor musun?"

Jimin saat 4'e yaklaşırken Taehyung'un yaptığı şeyi anlamdıramadı ama uyum sağladı.
Sargı bezlerinin avucunda yaptığı kırmızı kan lekesi olmuş eline koydu elini.
Ve dedi ki, "Hayır, bilmiyorum."

görmezden gelebilirimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin