𝐲𝐞𝐚𝐫 𝐈𝐈𝐈; part one

163 16 18
                                    

Sanırım seninle olan hikayeme devam edebilmek için kendimden bahsetmek zorundayım. Sana göstermekten kaçındığım, benim çirkin yanlarımı. Bunları oldukça sonradan keşfetsen de seni gördüğüm son ana kadar kendime ait bir parçayı senden sakladığım için derin bir pişmanlık duyuyorum.

Sana kendimi tamamen, ruhumun derinliklerine kadar açabilmiş olmayı dilerdim. Senin bir bahanen vardı, ben ise sadece korktuğumdan bunu yapamadım.

İkinci yılım sona erdikten sonra güzel bir yaz geçirmemiştim. Temmuz'un sonlarına doğru babamın ölüm yıldönümü yaklaşıyordu, annem hep bu zamanlarda durgun ve sessiz olurdu.

Londra'nın iç kısımlarından birkaç saat uzaklıkta duran bir kır evinde yaşıyorduk. Küçük ve malikaneden olabilecek en uzak şey olan bu ev bize yetiyordu, fakat bana göre sadece ikimiz için fazla büyüktü. Kendimi yalnız ve üzgün hissettiğimde bu ev, kullanılmayan bomboş odalarıyla üstüme gelerek beni boğuyordu.

Bu belirgin yaz annem için sıkıntılı geçmişti. Hiçbir zaman tanışmadığım annemin kız kardeşinin hasta olduğuna dair bir mektup geldi fakat annem bütün yaz boyunca onu ziyarete gitmeyi reddetti. Bana söylemediği bir nedenden dolayı beni akrabalarıyla dolu bir ortama sokmak istemedi, fakat kendisi de cisimlenerek onların yanına gitmedi. Belki de giderse işinin çok uzun süreceğinden, beni de yalnız bırakmaktan korktuğu için yanımda kalmıştı. Hep benim üstüme düşerdi, birkaç saat bile olsa yalnız kaldığımda bir şey olacağından korkardı.

Anneannem bir gün ne yapıyoruz diye merak edip bizi ziyarete geldi, bana da bol bol çikolata getirdi. Annem Muggle ailesinde yetişmiş olan bir büyücüydü, bu da anneannemin okul hakkında olan bütün soruları sormaktan kaçındığı anlamına geliyordu.

Sonsuzluk gibi gelen bir saat boyunca kapıyı kapalı tuttukları mutfakta konuştular, bana da hiçbir şey söylemediler. Onları dinlemek istesem de odama çıkıp çikolatalarımı yedim ve boş boş yatağımda yattım.

Ailemin yanında hep bambaşka bir kişiliğe büründüğümü hissederdim. Hogwarts'ta mutluydum, biraz fazla iyimser ve nazik olan bir karakterim vardı. Annemin yanında neden hep kendimi bastırdığımı ve karamsar bir ruh haline büründüğümü bilmiyorum, ama bunu hiç görmediğin için mutluyum. Beni sevmezdin.

O yaz yüzlerce kez sana yazmayı düşündüm, en çok da yatağımda geçirdiğim o bir saat boyunca. Mektubu yazdım, fakat göndermedim. Zaten göndermem için bir baykuşumun olması gerekiyordu ki annem hiçbir zaman biriyle uğraşmak istememişti.

Yazdıklarımı okuduğumda kulağa ne kadar aptalca geldiğini fark edip mektubu ikiye katladım ve moralim bozulduğu için çekmeceme koyup yatağıma geri döndüm. Senin bu mektubun varlığından hiç haberin olmadı, ben de kısa bir süre sonra unuttum. Bu eski mektubun hala çekmecemde durduğunu gördüğümde çoktan mezun olmuştum, o kadar şaşırdım ki uzun bir süre boyunca öylece mektuba baktım. Okuduğumda ise histerik bir şekilde kahkaha atmaya başlamıştım, bu kahkahaların yerini çok geçmeden göz yaşlarım almıştı.

Yazdıklarım o yaz eline geçseydi tepkin ne olurdu bilmiyorum. Belki de sana söylemediğim bir şeyler olduğunu sezerdin, belki de hiç ilgilenmeyip geri yazmazdın bile. Bilemiyorum. O zamanlar umarım senin yazın daha iyi geçiyordur diye düşünüp kendimi avutuyordum.

Yazın geri kalanı sıkıcıydı. Anneannem bizi ziyaret etmeyi bıraktığında kız kardeşi iyileşene kadar annem sık sık bana sinirlenmeyi alışkanlık haline getirmişti. Ben ise yaz ödevlerimi bitirmeye çalışıyor, büyü yapamadığım için sürekli kitap okuyordum. Bazen babamın öldükten sonra bana armağan olarak bıraktığı Muggle kitaplarını okurken rastgele bir cümle ya da paragraf aklıma seni getirirdi ve Hogwarts'a geri döndüğümde bu kitapları senin de okuyabileceğini düşünürdüm.

𝐜𝐚𝐭𝐡𝐚𝐫𝐬𝐢𝐬 〆 𝐫𝐞𝐠𝐮𝐥𝐮𝐬 𝐛𝐥𝐚𝐜𝐤Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin