Akşama doğru batan güneş ufukta belirmişti. Sarışın adam elindeki mavi renkli kahve fincanı ile pencereden izliyordu hafif turuncuya çalmış olan güneşi. Huzurluydu küçük fakat sıcak evinde. Kahve kokusu tüm odayı doldururken Steve güneşe bir kez daha bakıp pencerinin kenarından çekildi ve yatağına doğru adımlamaya başladı. Beyaz ve düzgün yatağının üstü mavi dosyalarla çevrelenmişti.
"Ah, Fury." dedi kendi kendine. Tatilde bile adam kendisine görev vermeden yapamamıştı. Oysaki bu tatile biraz kafa dinlemek, bedenindeki yorgunluğu atmak için çıkmıştı. Fury ise "Boş zamanlarda sıkılma diye sana birkaç dosya vermeye karar verdim." diyerek Steve'in eline dosyaları vermişti.
Gerçi adam haksız da sayılmazdı. İki gündür evden çıkmamış olan Steve şimdiden bunalmıştı ve ister istemez elleri o dosyaya gidiyor, birkaç bilgi okuyor ve daha sonra tekrardan dosyayı kapatıp Netflix hesabından bir film veya bir dizi açıyordu. Buzda geçirdiği 70 yıllık boşluğu genellikle dizilerden, kitaplardan, filmlerden ve hatta müziklerden tamamlamak istiyordu fakat yeterli değildi hiçbiri. Ne yaparsa yapsın o 70 yıl bir boşluk olarak kalacaktı kalbinde, ruhunda, zihninde ve benliğinde.
"Sen kazandın." dedi mırıldanarak. Hemen ardından yatağının üstüne oturup eline rastgele bir dosyayı aldı ve ilk sayfasını açtı. Bu kez öncekiler gibi sadece göz gezdirmiyor; inceleyip, kafasında bir şeyler tartıyordu.
"Klaus Max." dedi kaşlarını çatarak. Daha önce bu ismi hiç duymamıştı. Buna kafa yormayarak adamın fotoğrafına baktı. Yeşil-mavi karışımı gözleri büyük bir canlılıkla parlıyordu. Beyaz bir teni vardı, teninin üzerinde ise kirli bir sakala sahipti. Saçları kahverengiydi fakat biraz sarıya çalıyor gibi duruyordu. İnce dudakları vardı adamın, yüzündeki tehlikeli gülüş ise belli bir şekilde ortadaydı.
Suç kısmına baktığında boş olduğunu gördü. Oysaki diğer suçlularda kabarık olan birçok suç bulunuyordu fakat bu adamın tek bir suçu bile yoktu. O zaman ne diye suçlular listesindeydi bu adam?
Hızla cebinden telefonunu çıkartıp Fury'i aradı. Birkaç saniye çalan telefon en sonunda açılmıştı ve Fury'nin bıkkın sesi Steve'in kulaklarını tırmalamaya yetmişti.
"Evet, Yüzbaşı. Sorun nedir?" diye sordu hattın diğer ucundan. Sanki başka bir işle uğraşıyor gibi duruyordu.
"Klaus Max kim?" diye sordu Steve lafı dolandırmayarak. Artık eskisine göre daha netti. Zaman kavramı Steve için daha önemli bir öncelik hâline bürünmüştü. Geçen her bir saniye sarışın adam için büyük bir önem kaplıyordu hayatında.
"Demek dosyaları inceliyorsun?" dedi Fury. Sesindeki hoşnutluk Steve'e yansırken sarışın adam gözlerini kapatıp sakince içine bir nefes çekti.
"Fury, Klaus kim? Suçlar yerinde hiçbir kelime yazmıyor. O hâlde bu adam ne diye burada duruyor?"
"Klaus Max." dedi Fury sinir bozucu bir sessizlikte. Steve "Devam etmen gerekiyor." diye uyardığında Fury içine bir nefes çekmişti. "Bir bilim insanı. Zamanla ilgili teoriler üretiyor ve durdurulması gerekli."
"Bu zamanda herkes bilim insanı, Fury." dedi Steve istediği cevabı bulamayarak. Daha farklı bir şeyler bekliyordu Steve, daha ürkütücü şeyler. "Her neyse, gidip diğerlerini inceleyeceğim."
"Bekle! Bekle!" dedi Fury hızla. Steve "Evet?" dediğinde Fury vakit kaybetmeden cümlelerine devam etmeye başladı. "Bu sıradan bilim insanı değil. Steve, bu adam çok tehlikeli birisi. Zamanla oynayacak, zamana hükmedecek birisi."
"Doktor Strange bununla ilgilenebilir." dedi Steve düz bir sesle. Fakat Fury'den onaysız kelimeler geldiğinde işler daha ilgi çekici bir hâle gelmişti Steve için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
roman ✘ gay • steve rogers
FanfictionBir romanın; iki zavallı kahramanı olarak kalalım, sevgilim. Zaman karşı yarışan iki düşmanın hikâyesi. © Steve Rogers × Original Male Character