Bölüm 14|Sen bu dünyada kendimden bile vazgeçeceğim birisin

407 35 16
                                    

Uzunca birbirlerine sarılmış bir şekilde yatmış, geceye inat sabaha kadar sarmalamışlardı birbirlerini. Varlığının en yoğun hissedildiği bedeni kokusuyla tekrardan kolları arasında yatıyor, sıcacık tenin yanı başında olmasının huzuruyla gözlerini bir kez daha kapatıyordu.

Sabaha kadar süren birleşmeleri bedenlerini yorgun düşürmüş, dakikalarca ayrı kalsalar da özlemişti tenleri birbirinin sıcaklığını.

''Seni seviyorum öyle çok seviyorum ki iyiki diyorum Yibo iyiki bir sapık gibi seni takip etmişim.''

Yibo ne dediğini anlamadığı, kolları arasındaki sevdiğine yüzünün aldığı saçma şekillerle bakmıştı. Bir yandan da parmağı teninde geziyor, bütün sıcaklığını kendi bedenine hissediyordu.

''Takip etmişim? Hemde sapık gibi.''

Yibo kendince tekrarladığı cümlelerden sonra en yüksek kahkahasını atmış, boş olan binanın içinde sadece kahkahasının yankılanmasını sağlamıştı.

''Evet sevgilim gerçekten de bir sapık gibiydin.''

Yüzünde oluşan sinsi bir gülüşle başını hafifçe eğip,burnunu ipeksi saçları arasına karıştırmış, kokusunu derince içine çekmişti.

Teninin kokusu genzini yakmış, ciğerlerine dolana kadar hissettiği acı bu zamana kadar ki en güzel acı olmuştu.

Vücudu yara bere içinde olan bu adamın, tek bir adam sayesinde yerle bir oluşunu görmüştü Xiao Zhan. Kendi yüzü,eli,kokusu, kalbi, tüm benliği belini uzun kollarıyla sarmaladığı adamı yerle bir ediyordu. Bütün düşünceleri dağılıyor,aklı sadece tenine nüfuz eden teni algılıyordu.

Kelebek misali çırpınan kalbi onu görünce daha hızlı çırpınıyor, aldığı nefesi sanki maraton koşmuşcasına hızlı alıp veriyordu.

''Sen nereden biliyorsun seni izlediğimi?''

Zhan utancından kızaran yüzünü kolları arasında olduğu bedene deve kuşu misali daha çok gömerken, Wang Yibo tutamadığı kahkahalarını bırakıvermişti.

''Sevgilim kendini öyle çok belli ediyordun ki seni farketmemek imkansızdı.''

Yibo konuşmaya başladığında sesindeki tını kalbini okşamış, utancından hızlı atan kalbi sakinliğe kavuşmuştu. Gömdüğü yerden çıkardığı başını yukarıya doğru kaldırmış, çıplak teni üzerindeki elini yüzüne doğru getirip avucunu soğuk ama bir o kadar da alev alev yanan tombul yanaklara dayanmıştı.

Baş parmağı yüzünü hafifçe okşarken, ilk önce elmacık kemikleri üstünde dinlenmiş ardından dudaklarına çevirmişti rotasını.

Öpülmekten şişen dudakları önceki haline göre daha dolgun, daha göz alıcı görünüyordu. Yarılmış,kanayan yerlerin kabuk bağladığı dudağı üstüne getirdiği baş parmağıyla orayı cennetiymiş gibi okşamış, dudakları arasından sızan salyası parmağıyla dudaklarına karışmıştı.

Parmağı tüm dudağını baştan sona gezerken, Wang Yibo başını geriye atıp kapattığı gözleriyle,ağzından boğuk ama sesli bir inleme çıkmıştı.

''Sana her dokunmamda azıyorsun Wang Yibo. Bu kadar azgın olduğunu bilmezdim. Kendini tutmakta çok başarısızsın.''

Zhan tenine doğru verdiği nefesleri arasında gülüşünü bırakmış, yüzünü göremediği adamın da dudaklarının sinsice kıvrıldığını hissetmişti.

''Siktir...Azdıran senken ben nasıl şuan suçlu durumuna düştüm.''

Wang Yibo küçük bir çocuk misali sevdiği adama mızmızlanırken,görüp görebileceği en mükemmel varlığın bu adam olduğunu düşünmüştü.

KAFES《YİZHAN》Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin