"Görünüşe göre herkes burada. Hazırsanız, yeni dönemin ilk mektubunu seçiyorum."Tiyatro kulübümüzün yeni katılanları için düzenlenen geleneksel cübbe giyme ve yemin töreninin ardından, sahnelenmesi istenilen oyunların yazılı olduğu mektupları teker teker okuyup, hemfikir olunanları 'dönem içinde sergilenecekler' listesine ekleme kısmına gelmiştik. Neden böyle bir gelenek vardı en ufak bir fikrim dahi yoktu ve nedenini bizzat sorduğumda sekiz sene önce kulübü kim kurduysa ona sormam gerektiği söylendi.
Böylece perdeler, tüm mektuplar okunduktan sonra kapanacaktı ve bu, birkaç saat daha dayandıktan sonra 'kulübe bağış' adı altında topladığım paraları kimseyle kırışmadan kartıma yükleyebileceğim ve oynadığım oyunda fiyakalı birkaç silah alabileceğim anlamına geliyordu.
Tiyatro salonunda, tamı tamına 20 kişinin oluşturduğu çemberin ortasında, önümdeki fanusun içindeki mektupları karıştırırken yeni ve saçma derecede heyecanlı yüzlere iğrenerek bakıyordum çünkü manzara hiç de iç açıcı gözükmüyordu. Ben de yönümü bizimkilerden tarafa çevirdim.
Bu sene 'seçmen şapka' konsepti yapmamız gerektiği konusunda bir öneri sunduğumda, bunu kabul etmeleri beni oldukça şaşırtmıştı fakat en şaşırtıcı olanı, başıma seçmen şapkayı geçirip beni ortalarına alarak bu görevi üstlenmemi sağlamaları ve böylece 'mektupları kim okuyacak' faslından kısa yolla kotarmalarıydı. O öneriyi ortaya atarken durumunun bu olacağını tahmin bile etmemiştim. Bu yüzden mektupları olabildiğince yavaş açacak ve yavaş okuyacaktım. Bir yandan da herkesi tek tek inceleyecektim çünkü bu onları feci gıcık edecekti.Yixing, uzattığı bacaklarına masaj yaparken garip sesler çıkarıyordu. Bu yaşta romatizma ağrılarının olması beni hep şaşırtmıştır ve ne zaman ki bacakları ağrımaya başlasa bir sonraki gün hava sağanak yağışlı olur. Eğer açık hava tiyatrosu sergileyeceksek hava durumuna bakmamıza gerek bile kalmaz çünkü bir önceki akşam kulüp grubuna ağlarken ses kaydı atar ve bu da havanın müthiş berbat olacağı anlamına gelir.
Kyungsoo, bedenen buradaydı ama 20 kişi birden uzaylılar tarafından kaçırılsak ruhu dahi duymazdı çünkü bütün ilgi ve alakasını bizden kesmiş önündeki kitaba yönlendirmişti. Uzaylılara feci inanırdım ve bunun olma olasılığı, benim dönem derslerimden geçme olasılığımdan daha yüksekti ve bu bir anlığına ürpermeme sebep oldu fakat böyle bir şey başıma gelse üzülmezdim bile. Kenara geçer, tüm bu düşüncelerim yüzünden beni aptal yerine koyan herkesin göt oluşunu izler ve teslim olmadan önce uzaylılara teşekkürlerimi sunardım. "Biraz daha erken gelebilirdiniz." feryatlı bir konuşma da hazırlasam iyi olacak.Jad ve Daj ikizler daha hızlı olmam adına aynı anda kaş göz yapıyorlardı ki aynı anda yaptıkları bu gibi davranışlardan haberlerinin olması feci komikti, Lisa bilmem kaçıncı kez bilmem kaçıncı kişiye Bambam ile arkadaşlıklarının neden bittiğini anlatıyordu ve Baekhyun, arsız bir gülüşle elinde tuttuğu kafatasını işaret parmağı üzerinde çevirmeye çalışıyordu.
Henüz ilkokuldayken kızın biri, top yerine hayalarımı tekmelediğinde birkaç saniye olayı idrak etmeye çalışmıştım. Hayatımda ilk defa hayalarım patlatılıyordu ve bunun tam olarak neden bu kadar acıttığına dair düşünmem lazımdı. Nihayet kan beynime sıçrayınca hayaları tekmelenmiş oğlan çocuğu desibelinde bir çığlık koparmıştım.
İşte aynen o günküne benzeyen çığlığı uzun bir zaman sonra bugün de, kan beynime sıçradıktan hemen sonra koparırken - ki bunun sebebi kulüp üyesi olmayan, hatta kulübe katılım hakkı dahi olmayan Baekhyun yüzündendi- işaret parmağımla Baekhyun'u gösterip konuşma çalıştım ve dolayısıyla bu, konuşma sesimin detoneli çıkmasını sağladı ki bu da, ortamdaki herkesin gülmesine sebep oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çünkü Sevdam Hasta Dünya Yasta | HunHo
Fanfiction"Biliyor musun? Dünya genelinde, günde yaklaşık 2,25 milyar fincan kahve içilir." "Excusez-moi?" "İki fincan da biz içelim mi?"