İyi okumalar!
Zümrüt
Ben Park Jimin. Kuyumculuk ve takı tasarımı üzerine yüksek lisans yapıyorum. Hayatım bal gibi, ailevi sıkıntılarım veya maddi açıdan kaygım yok. Çevrem küçük ama bundan memnunum. Yalnız biri sayılmam bence. Hakkımda anlatacağım bir şey yok aslında, sıradan biriyim. Şimdilik tek hedefim rol modelimin peşinden giderek en az onun kadar büyük bir genç olmak. Kim mi? Pff, tabii ki de Kim Taehyung! Yüce Rubald'ın kurucusu, gencecik yaşında ülkenin zengin ve başarılı iş adamlarını silip süpürmüş, minik bebeğim. Başka kim olacak? Onunla tanışmak hep pembe tüylü kapaklı dilek defterimin ilk sayfasında yer alırdı. Umutsuz umutsuz okşardım o sayfayı. Ama yakın zamanda fırsat ayağıma gelmişti, harika biri olduğum için. Vereceğim bitirme tezi, hayati önem taşıyan kıytırık bir rapor, için elimde birkaç isim vardı. Fırsat bu işte, listeye eklediğim ilk kelimeler "Kim Taehyung" idi. Başlıktan önce, hehe. Şimdi biraz günümü nasıl geçirdiğimi öğrenin.
Sabahın köründe heyecanıma yenik düşerek cin gibi dikilmiştim ayağa. Uzun süreli uğraşlarım sonucunda Kim Taehyung ile görüşebilmek için randevu almıştım, ona da geç kalmak hayatımın en aptal davranışı olurdu herhalde. Gece bile heyecanım yüzünden normalden daha geç yatmıştım. Gecenin 3'ünde. Buna rağmen 6'da uyanmıştım ve dinç hissediyordum.
Boş boş oturursam tekrar uyuyabileceğimi düşünerek yerimden kalkıp banyoya girdim. Duş almak, maske yapmak gibi günlük bakımlarımı gerçekleştirirken bir yandan da soracağım soruları döndürüp duruyordum kafamda. İyice toparlamam gerekirdi sonuçta. Randevuyu kaptığım andan beri- Bekle, böyle deyince de özel hayatımla ilgili bir şeymiş gibi durdu. Ah, keşke de işte... Neyse, ne diyordum? Randevuyu ayarladığım günden beri soruları düzenleyip durmuştum. Bir şeyler eklemiştim. Belki, uzun sürsün diye bazı kurnazlıklar da yapmış olabilirim. Bu önemli değil. Bilmeseniz de olur. Konuya dönüyorum.
Kendime son derece sağlıklı ve lezzetli bir kahvaltı hazırlayarak güzelce karnımı doyurmuş ve görüşmeye bir saat kadar kaldığını fark ederek yola çıkmıştım. Zaten uyuşuk hazırlanmıştım, bir de yürüyerek gidersem gerginliğimi üzerimden atmak için bol bol vaktim olabilirdi.
Her şey bir yana, Kim Taehyung'un nasıl biri olduğu hakkında en ufak fikrim yoktu. Şimdiye kadar yapılan röportajlardaki cevaplarında en ufak samimiyet görememiştim. Videolu röportajı ise hiç yoktu. Belli ki prensipleri vardı. Teklif gelmemiş olması imkânsızdı çünkü.
Huysuz biri miydi acaba? Ya da göründüğü gibi olmayıp sevecen bir karakteri mi vardı? Ne kadar saklamaya çalışsa da medyadan neredeyse hiçbir şey kaçmadığı için ne kadar yüce gönüllü olduğunu biliyordum tabii, o ayrı. Sinirli? Eğlenceli? Asi? Sakin? Kurnaz? Anlayışlı? İnatçı? Komik? Şımarık? Sakin?
Kafamın içinde sekiz yüz tane Kim Taehyung karakteri oluşmuştu şimdiden. İlk izlenim daha da gözüme batacaktı kesin. Ama ben? Şerefsiz de severim. Sonuçta Kim Taehyung, orospu çocuğunun teki de olsa yakasını bırakmam muhtemelen. Tabii tatlı, bebek biri olsa güzel güzel geçinip gideriz ama her ihtimali göz önünde bulundurmak lazım tabii.
Alt tarafı birkaç soruluk röportaj yapacağım gerçi. Zaman olabildiğince yavaş aksa, evren benim tarafımda olsa ne güzel olur. Ama kesin böyle dediğim için her şey ters tepecek ve soracağım iki soru da burnumdan gelecekti. Yine de birkaç saatliğine bir tanrıya inanıp ondan bir şeyler dilemekten zarar gelmezdi. Peh, hem ben Park Jimin'im. Huysuzun teki olsa da bana karşı koyamaz. Başkası olsa bunları demem tabii ki ama konumuz Kim Taehyung. Mükemmel ötesi bir röportaj olması için onu baştan çıkarmaya bile çalışabilirdim.
Terbiyesizlik kokan planlarımın arasından şirket binasına vardığımı fark edince düşüncelerime bir çeki düzen verip içeri girdim, değil. Giremedim. Önüme dikilen iki dağ ayısı olmasa gayet güzel girerdim. Sizi sıkmak istemiyorum çünkü orada tam 16 dakikalık bir arbede yaşandı. Özetle, sanki şirkete terörist geleceği haberini almışlar gibi beni de didik didik aramışlardı. Kimliğimden maillerime kadar baktıkları yetmezmiş gibi bir de üstümü arayacaklardı ama ben canıma tak ettiği için onları şikâyet etmekle tehdit(?) ederek tüm o elleme planlarını çöpe atabilmiştim. Buna rağmen onları aşıp otomatik kapının önüne geldiğimde dönüp dil çıkarma isteğime engel olamamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zümrüt & Yakut
Fanfictionvmin | romance, fluff, a bit love × hate?, mature content | 10k