14.Bölüm-Hesaplaşma!

240 108 52
                                    

Umarım beğeneceğiniz bir bölüm olur. İyi okumalar❤️

"Nereye bakıyorsun sen öyle."

Gözlerimle Derya'ya onları işaret ettiğimde o da benim kadar şaşırmıştı.

Aklıma gelen fikirle Derya'ya doğru döndüm.

"Ee ne demişler intikam soğuk yenen bir yemektir. Ve bence bu kadar soğuması yeter."

Dudaklarımda peyda olan sırıtış kurduğum cümleyle beraber onun dudaklarında da görünmüştü.

Şimdi yandın Sırık!!!

Biz onları görsekte onlar bizi göremiyordu. Aklıma gelen fikirle ayağa kalkmıştım. Akın ve Uraz yemek yerlerken az önce mutfak tarafından çıkan ve elinde içeceklerle dolu bir tepsi olan garson onların tarafına doğru yönelmiştir. Sanırım o taraftan geçmesi gerekiyordu. Çünkü o kısım bir çeşit bar kısmına geçiş gibiydi.

Garsona yetişmek adına acele etmeye çalışıyordum.

"Nereye gidiyorsun Gizem?"

"İzle ve gör bebek."

Acele adımlarla garson onların yanına yaklaşırken bende hızla garsonun arkasında geliyordum. Garson tam Uraz'ın yanından geçip gidecekti ki hızla yanından geçip garsonun koluna çarpmıştım. Tüh istemeden olmuştu. Yazık oldu çocuğa. Tabi canım kesin yanlışlıkla oldu. Battı çocuğun üstü. İç sesimin kendini belli etmesiyle onu susturup artık konuşmam gerektiğini fark ettim çünkü Uraz garsona öldürecekmiş gibi bakıyordu. Ta ki bakışları beni bulana kadar. Ama garsonun korku dolu sesiyle tekrar ona dönmüştü.

"Efendim çok özür dilerim. Nasıl oldu anlamadım. Ben ıslak mendil falan getireyim isterseniz. Gerçekten öz.. "

Ben sırıtarak onu izlerken onun da sinirle gözleri tekrar beni buldu.
Bana bakarak garsona itafen konuştu beyimiz.

"Gerek yok! Gidebilirsin."

"Efendim şikayetçi olma.."

"Gidebilirsin dedim!!"

Garson mahcup bir ifadeyle yanımızdan uzaklaşırken bende baştan aşağı tekrar incelenmiştim Uraz'ı. Tepside ki içeceklerin bir kısmı yere büyük bir kısmı da onun kazağına ve pantolonuna dökülmüştü. Gülümsemem yüzümde daha da büyümüştü bu görüntüyle.

"Ya bak görüyormusun? Görünmez kaza işte. Nasıl oldu bende anlamadım."

Uraz gözlerini kapatıp bir süre sakinleşmeye çalışmıştı. Ama sanırım pek başarılı olduğu söylenemezdi.
Gözlerini açıp tekrar bana sabitlediğinde resmen gözlerinden alev fışkırıyordu. Bu bakışları beni çok az, birazcık, mini minnacık ürpertsede asla geri adım atmayacaktım. Bir hışımla ayağa kalkıp karşıma dikildiğinde biraz afallasamda belli etmedim.

"Yürekmi yedin kızım sen! Sana insan gibi muamele yapıp özür diledim diye mi bu cesaret!!"

Kısık sesle bu kadar bağırabilmek sadece bu sırığa özeldi sanırım.

"İnsan gibi muamele yapmak için önce insan olman gerekir. Ayrıca dilediğin o saçma özürün umurumda değil. "

" Lan bana bak elimde kalıcaksın bu gidişle sen!"

"Olsun alışkınsın nasıl olsa yine götürürsün hastaneye birde özür dilersin olur biter!"

Az önceki keyfimden eser kalmamıştı. Birde beni tehdit ediyordu. Ama ben bununda hesabını sorarım elbet, sırayla.
Yüz kasları daha da kasılırken ellerinde yumruk şeklini almıştı.

SİRİUSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin