"suskun'un içinde taşıdığı bir sürü acı vardı birçoğunu dile getirmekten korkuyordu.
Ve ben bunu derinden hissediyordum."
"Yaz'in başından geçen olay neydi bunu bende çok merak ediyordum ".
Ve dayanamayıp sordum.
Yaz 'ın başına ne geldi suskun?
İçini çekti,duraksadı,gözleri dolu dolu oldu.
Ahhh! Dedi ve başladı anlatmaya...
Yaz benim ilk ve son aşkım kadersiz sevgilim gözlerimi gözlerinde bıraktığın yegane varlığım.
Onun yarası bende hiç kapanmayacak hep canım yanacak kahrolacagım.
Yurdun bahçesinde idik o gün çocuklar oyuna dalmış çığlıklar ağıtlar kahkahalar birbirine karışmıştı kim nerede ne yapıyor herkesi teker teker izliyordum. Kar yağıyordu kartopu oynayan çocukların neşesi hüzünü bastırıyordu. Üçümüz beşimiz mutlu görünüyordu gözüme mutlu olanlar darbe yemeyenlerdi sanırım ,canı yananlar duvar dibinde yalnızlığı ile başbaşaydı.
Özlemler hasretler üşüyordu bu bahçede hava bizden soğuk, biz havadan soğuk, herkez kendi içine dönüktü.
Böyle bir günde güneşimi gördüm avluda soğuktan üşümüş ellerini yumruk yapmış nefesiyle ısıtmaya çalışıyordu.
Ah dedim içimden keşke eldivenlerim olsa ona versem ama yoktu ki
Onun elleri üşüdü o gün benim yüreğim.Orada onun üşümüş ellerine dokunamak beni üzerken bir anda bekçiyi onun yanında farkettim. Eğildi yazın kulağına bir şey söyledi uzun, uzun anlattı ve sonra yaz korkuyla kafasını sallayıp oradan uzaklaştı ve gün boyu dışarı hiç çıkmadı.
İçim içimi yiyordu elimden hiç birşey gelmiyor yanına bile gidemiyordum, soramıyordum o gün kafamdan neler geçirdim dostum yemedim, içmedim sadece düşündüm.
Bütün korkularım geri gelmişti sanki ve ben kendi küçük ruhumla kocaman savaşlar veriyordum.
Gece yatak hanenin ormana bakan penceresinden ayrılmadan saatlerce baktım durdum taki ışıklar sönmeye yakın yatağıma gittim. Bekçi geldiğinde ayakta olmamalıydım beni ayakta görürse kurduğum bütün plan gerçekleşmeden bozulurdu.
Yatağıma yatıp yorganı kafama kadar çektim yavaş yavaş nefes alıyordum.o geldi yani celladım.
Geldi bütün yatakları dolaştı ve çıktı. Hemen arkasından bende yataktan fırladım o üst kata çıkınca bende kazan dairesine indim.
Her zaman ki gibi saklandıgım kömür torbasının arkasına saklandım. Biliyordum bu gece buraya yine gelecek ve ben bu geçe onun bütün yaptıklarının hesabını soracaktım.
Kazanı öyle bir yakmıştı ki içerisi sımsıcak olmuştu. kazanın icerisinden çıkan sesler ürkütücü bir şekildeydi ve o ışık sanki bir savaş meydanını anımsatıyor, toplar tüfekler patlıyor du.
Ama bu savaş meydanında bu sefer zalimler kazanmayacak ,mazlumlar ölmeyecekti.
Yarım saat orda bekledim gelen giden olmadı kalktım ve kapıya yöneldim tam çıkacak gibi oldum birden merdivenlerde ses duydum heyecanla kendimi oradaki kömürlerin arasına attım kalbim öyle çarpıyordu ki hala o korkuyu hissedebiliyorum dostum şuan bile .
Ateşin ışığının yansıdığı ufacık bir yerde parlayan birşey gördüm. Sessizce kolumu uzatıp aldım bu bir makastı
Kömür torbalarının arasına gizlenmişti belli ki bununla aciyorlardi kömür torbalarını ondan buradaydı aynı bir hançer tutar gibi tuttum her an saldırmaya hazırdım.
Kocaman bir gürültü ile açıldı demir kapı. İçeri girdi saga ,sola baktı. O öyle baktığında anladım birini daha getirdi ve bu gece yalnız değildi. sonra onu çekti içeri yüzünü net göremiyordum. ışığı henüz yakmamıştı sade küfür ediyordu.
Seni küçük kerhane güzeliKerhane lafını da ilk kez ondan duymuştum.
Dakikalarca küfür yağdırdı bu kez diğerlerinden biraz daha farklı davranıyordu. Eli ayağı şaşmış, elini kolunu nereye koyacağını bilmiyor, suç aletlerinin yerini unutmuş, onları arıyor, ama bir türlü bulamıyordu.
Çocukta sessiz usulca oturduğu yerde başını öne eğmiş ağlıyordu.
Ama ben bu çocuğu sanki daha önce hiç görmemiş gibiydim. düşünüyordum bu kim karanlıktan yüzünü göremiyordum çocukta başını korkudan kaldırmıyordu.
Kazanın ışığının yansıması sadece çocuğun kafasına vuruyordu bekçi de inatla lambayı açmıyordu bende meraktan olduğum yerde deliye dönüyordum.
Neden bu kadar telaşlıydı hiç bu kadar tedirgin görmemiştim onu bu çocuk kimdi onunla yakalanmaktan neden korkuyordu onu diğerlerinde olan özgüveni bu çocukta yoktu onu diğer çocuklardan ayıran şey neydi.
İkide bir kapıyı açıp dışarı bakıyordu
Neler pilanlıyordu usul usul hakaretler küfürler yagdırsa da bu kez işi zordu birisi onu korkutmuştu acaba benden başka birileri daha mı vardı onun yaptığı şeyleri bilen bilemiyordum sadece ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAPI
Não FicçãoBir de susanlar konuşsun geceye Yaşamak ve katlanmak zorunda olduğumuz bir dünya var dışarda ve deli sarhoş gariban diye yanından geçip gittikleri misin hayatlarina uzanalim Suskun konuştukça bizde nelere sustuklarımızı anlayalım belki diretmek...