Doğal Sonay
Kulaklığımı takmış sabahtan beri Nazlı'nın azarını dinliyordum. Şu beyhude ömrümde en rezalet an olabilirdi. Herkes kendi halinde sohbete muhabbete tam gaz devam ederken ben burada Nazlı ile uğraşıyordum.
Yaptığım şakanın arkasında durmayıp üç defa özür diledim ama çözüm olmadı pek. Kendim edip kendim bulmuştum. Nazlı, oyun oynayan Berkay ve Buğra'yı da rahatsız ediyordu benimle birlikte. Bir gariplik olduğunu sezmiştim orada.
Çok düşüncesiz konuşuyordu karşımda. Normalde böyle birisi asla olmamıştı. O hep ne dediğine dikkat eden biriydi ama karşımda, tanıdığım Nazlı yoktu sanki. Belki de benimki sadece bir histi, bilmiyorum. Bugün çok fazla daralmıştım ve Nazlı bunu bilir gibi üstüme geliyordu ya da bilmediğim bir şeyler olmuştu orada.
"Doğal senin o arkandakiler ne?" demesiyle uyuklama modundan hızla çıkmıştım.
Telefon artık elimden kaymış ve arkamdaki romanları ve birkaç defteri kadraja almıştı. Telaşla telefonu yüzüme kaldırdım ve oldukça sahte, gereksiz bir gülüş sundum. Bu işte oldukça beceriksizdim. Rengimi hemen belli ediyordum.
"Hiçbir şey canım, Sadem kitaplarını gösteriyordu bana. O yani. Bir şey değil."
Nazlı ya he he dercesine kafasını salladı.
"Gerçekten yedim ben de. Kızım biz burada Buğra için para biriktiriyoruz, sen bir de Berkay'la girdiğin iddiadan dönüp para mı sarf ediyorsun? Bu ne müsriflik?"
Söyledikleriyle birlikte kaşlarım çatıldı iyice. Oturduğum yerde dikleştim birazcık. Yüz bin lira borcu vardı Buğra'nın. Biliyordum, bu aralar o tefeci kadın da çok sık uğruyordu Buğra'nın yanına. Belki aldığımız maaşlar da yetmiyordu tamamını ödemeye ama yine de deniyorduk.
"Bu annemin verdiği harçlık, yani restorandan kazandığım para falan değil Nazlı. Saçmalama istersen daha fazla. Tamam, kadından haz etmiyorsun ve kadın çok sık gelmeye başladı ama siz biriktiriyorsunuz da ben biriktirmiyor muyum? Maaşıma dokunmuyorum bile kızım. Bu söylediklerinde haksızsın."
Nazlı dalga geçercesine gözlerini irileştirdi.
"Hadi canım! Yeme beni Doğal, annen sana para vermez ki şurada üç kuruş maaş alıyorsun diye. Hem sen ne biliyorsun ki? Bu kadından haz etmediğimi biliyorsun ama ne kadar haz etmediğimi bilmiyorsun! Sanki normal bir şeymiş gibi karşılamanızdan bıktım! Oldu olacak nikâh da kıyalım, daha rahat girer çıkar Buğra'nın evine. Ne dersin?"
Sinirden olsa gerek gülmüştüm. Yüzüme gelen saçlarımı arkaya yatırdım hızla. Annem hakkında ne biliyordu ki Nazlı? Ne kadar tanıyordu acaba annemi? Annem benim ne için çalıştığımı gayet iyi bildiğinden harçlık tabii ki veriyordu.
"Nazlı iyi misin ya? Kırıcı olmaya başlıyorsun bak. Aramız bozulacak bu gidişle," diye uyardım ama pek bir fayda sağlamadı.
"Benden ziyade sen oluyorsun Doğal. Sen kırıyorsun bizi farkında değilsin." Söylediklerinden zerre bir şey anlamayarak başımı salladım hafifçe.
"Ben nasıl kırıcı oluyorum pardon? Ne yaptım ki ben sana? Kendine bak biraz Nazlı. Dön kendine bak biraz," derken sesim zorla zor çıkıyordu.
Hasan ile olan sahte ve gereksiz ilişkim benim psikolojimi yeteri kadar alt üst ediyorken şimdi kırıcı olan ben değildim. Böyle bir şeyi asla kabullenmezdim.
"Sözünü tutmayarak Doğal. Berkay'a söz vermiştin. Dört ay alışveriş yoktu. Üstelik hiç büyümemişçesine şakalar falan havada uçuşuyor hala... Hafif de değil şakaların. Ölmekle ilgili şaka mı olur? Doğal büyü artık. Hayatın saçma sapan iddia oyunları ile geçiyor. Benden sana bir tavsiye olsun bu. Babanın kucağında onun masallarıyla uyuyan kız olmaktan kurtul. Çünkü baban öldü! O artık yok! Ama sen o çocukluktan çıkamamışsın hâlâ," dedi ve içime bir öküz oturdu, yutkunamadım. Bir bıçaktı sanki bu. Çabaladıkça daha derine batıyordu, yutkunamıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tatlı ama Çılgın (TAMAMLANDI)
Ficção AdolescenteTatlı ama Çılgın | Kahverengi Ajanda Serisi ● 1 ○○○ Bu bir grup çılgın gencin tatlı hikâyesidir! Bir yanda dört çocukluk arkadaşı bir yanda beş lise arkadaşı... Bu iki arkadaş grubu iki ayrı dünyaların insanı olabilir, bazıları çok çılgın olabilir...