"Ama ben sana yapacaklarımdan sonra asla üzülmeyeceğim. Bunu bilerek bundan sonraki adımlarını atman senin yararına olur."
Ve yine fısıltıyla kükremişti sanki.
Bir kaç adım geri gidip cümlesini tamamladı."Dikkat et Mavişş!!"
Yüzündeki şeytani gülümse ve ardından eklediği göz kırpması çok azcık beni endişeye düşürmüş olsada pilavdan dönenin kaşığı kırılsın ata sözü kafamın içinde dolanıyordu.
"Bence haline baktığımda dikkat etmesi gereken kişi daha çok sen gibi duruyor. Ha ne dersin?"
Mırıldanmış olsada ya sabır dediğini duymuştum. Beter ol kutup ayısı az bile sana.Derya'nın koluma dokunmasıyla yönümü ona çevirdim.
"Efendim kuzum."
"Artık gitsek iyi olur. Annemi biliyorsun."
Deryanın annesi bu tarz konularda çok endişe ederdi. Başımıza birşey gelmesinden korkardı ve evden çıkmadan eminim Derya'yı bin kere tembihlemiştir.
"Haklısın gidelim artık."
Bakışlarım Kutup ayısını bulduğunda ardından gülmemeye çalışarak ekledim. Çünkü az önce kurduğum cümleden sonra her an beni öldürecekmiş gibi bakıyordu.
"Hem zaten burada yapacak bir işimiz kalmadı."
Ben Derya ile konuşurken Uraz söylediklerime aldırış bile etmeden arkasını dönüp telefonla konuşmaya başladı. Bizden uzaklaştığı için duyamıyorum ama galiba taksi çağıracaktı. Arabanın durumu mağlumdu. Canım kendim ve Derya saolsun. Akın yanımıza yaklaşınca bakışlarım onu bulmuştu.
" Bence onunla bu kadar uğraşma. Şuan sana karşı herhangi bir tepki vermiyorsa kadın olduğun için. Senin bu yaptıklarını yapmayı bırak, bu söylediğin kelimelerin onda birini bir erkek söylese sonu hastahanenin acil servisi olurdu. Tamam, sebep olduğumuz durumu tabiki savunmuyorum ama o gün olanların ve söylediklerimin hepsi gerçekti. Sende gördün halini ayakta bile duramıyordu. Yani seni kandırıp bunun üzerine plan uygulama söz konusu değil. Zaten Uraz da bende öyle insanlar değiliz. "
Aslında söylediklerinin bir kısmında haklıydı. Ama ben ona söylemiştim fobim olduğunu bana inanmayı seçseydi bunların hiç biri yaşanmazdı. Hadi bunları geçtim özür bile dilememişti doğru düzgün.
" Bana inana bilirdi. Neredeyse yalvardım ben ona. Tabi paşamızın gözünde kibirden başka bir şeye yer olmadığı için inanmadı.
Neyse bunları konuşmanın bir anlamı yok. Olan oldu."
"Hadi gidelim artık Gizem. Anlatsanda anlatacaklarını pek sanmıyorum."
Kafamla Derya'yı onaylayıp oradan uzaklaşmak için arkamızı dönmüştük ki Kutup aynısının sesiyle durmak zorunda kaldık.
"Nereye gidiyorsunuz hanımlar gece daha yeni başlıyordu. Aramızdan bu kadar erken ayrılmanıza gönlüm razı gelmedi."
Kaşlarımı çatıp ne saçmaladığım anlamaya çalıştım ama nafile. Çalışmak yerine sormaya karar verdim.
"Ne saçmalıyorsun yine? "
Yine yüzünde aynı gülümseme ve gözlerde aynı bakış. Ben gıcığım diyordu her haliyle.
"Arkana bakarsan ne demek istediğimi anlarsın Mavişş."
"Gizem."
"Anlamadım?"
"Adım diyorum. Adım Gizem."
"Emin ol şuan dert edinebileceğin daha büyük bir problemin var."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİRİUS
Teen FictionGeçmiş, gerçekten geçmişmiydi? Bitmişmiydi gelecek ile olan kavgası? Peki kimdi kazanan.. Gelecek olanın geçmişi mi daha acımasızdı, yoksa geçmişin yaşananları mı? Hangisi daha çok yaralardı insanı? Babasının işi dolayısıyla başka bir şehire taşına...