Bölüm 44 "Kırılma anı"

2K 118 27
                                    


Hayat öyle hızlı akıyordu ki hızına yetişemediğimi fark etmem biraz zaman aldı. Electra'yı açalı çok çabuk bir ay olmuştu ilk haftalarda istediğimiz müşteri kitlesine ulaşamasak da bir ay içinde toparlamış mekanımızın yerinin merkezi olmasından kaynaklı müşteri artışımız güzel bir ivme kazanmıştı. Ben hala çalışanlar arasında pek sevilmesem de Yücel'in arkamı kolladığını beni onlara karşı savunduğunu biliyordum. Ben senelerce baba bildiğim adamdan sevgi görmemişken çalışanlarımın sevgisizliği benim umurumda değildi.

Duygu'ya mesaj atmaya hala cesaret edemiyordum ve Burkay annemin ölüm yıldönümünde evimden o şekilde ayrıldığından beri benimle konuşmamıştı. Tek mutluluk kaynağım Doruk'un beni sık sık ziyaret ediyor oluşuydu. Bir de Yücel vardı tabii.

Ah Yücel, onun sürekli iyiliğimi düşünmesi her koşulda herkese karşı beni savunması bana güven vermesi bir aydır kalbimde bir sızıya gebeydi.

Sohbet edişimiz, beraber yemek yiyişimiz her şey normal iki arkadaş, iki ortak gibiydi ama bir şey vardı işte yeri geliyor yemek yiyip yemediğimi soruyor hapşırınca hasta olmamdan endişe duyuyor içten gelerek söylediği tek bir sözü bende büyük etkiler bırakabiliyordu.

Neden böyle?

Önüme bırakılan birayla irkildim. Düşüncelere dalmıştım ve Sezer'den benim için bira açmasını söylediğimi unutmuştum. Bir afiyet olsun bile demeden sertçe bıraktığı için sert bakışlarla ona karşılık verdim bir yandan da içimden sövüyordum.

Susuzluğumu soğuk birayla atmak için büyük bir yudum aldım ama kapıdan girenler yüzünden az kalsın boğuluyordum. Müzik sesi öksürük sesimi bastırıyordu ve ben ne yapacağımı şaşırmıştım. Burkay Sedef Ayaz ve yanlarında tanımadığım başka bir kız mekanıma giriş yapmışlar Ela'nın gösterdiği boş bir masaya oturmuşlardı.

Böyle bir tesadüf olabilir miydi? Yoksa benim burada olduğumu bilerek mi gelmişlerdi?

Yok canım tesadüftür Ayaz burada olduğumu bilse hayatta gelmezdi. Oturduğum yerden beni göremeyeceklerini bildiğimden bir süre onları izledim.

Burkay ve Sedef her zamanki gibiydi kol kola ve diz dizeyken dikkatimi çeken başka bir ayrıntı ise ikisinde de söz yüzüğü olmasıydı. Sanırım kız isteme tarzı bir şey gerçekleştirip yüzük takmışlardı ve ben yoktum daha doğrusu çağırılmamışım.

Birden omuzlarım düşerken gözlerimin dolmasına mani olamadım. Oturup ağlayacak halim yoktu ama yine de üzülmüştüm. Onların evlilik teklifinde yanlarındaydım ve şimdi hayatlarına devam ediyorlardı sanki ben hiç var olmamışım gibi.

Ayaz ve tanımadığım kızın sürekli sohbet ettiği gözümden kaçmamıştı. Yeni birini bulmuştu demek ki oysa Burkay onun üzüldüğünü söylüyordu o ise çoktan beni unutmuş hayatına yeni birilerini almıştı.

Zaten istediğim bu değil miydi? Benimle vakit kaybetmeyip mutlu yuva kurabileceği birini bulması. Onun adına mutlu olmam gerekirdi ama aramızdaki yaşanmışlıkları unutmak bu kadar kolay mıydı? Tamam ona hiçbir zaman aşık değildim ama o bana aşıktı en azından kendisi öyle olduğunu söylüyordu şimdi gelmiş karşımda yeni sevgilisiyle eğleniyordu.

Onu neredeyse 2 aydır görmüyordum ama hala aynıydı bana beslediği hisler değişmiş olabilirdi fakat görünüşü hala aynı Ayaz'dı hatta yüzü daha sağlıklı görünüyordu.

Sanki ben enerjisini emen bir parazitmişim de benden kurtulduğunda rahata ermiş gibiydi. Dördünün de mutlu hallerini gördükçe onların hayatlarındaki anlamımı sorguladım. Duygu da bu kadar mutluysa eğer ben gerçekten onlar için parazittim.

SENGERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin