"Cidden çevresinde ki herkesi kendine hayran bırakabilirdi."
Elimde ki fotoğraf ile geçiyordu yıllarım.Sadece bir fotoğraf karesi ile geçiyordu.Gözlerim bir fotoğrafa bakarak,kulaklarım ise aynı hikayeleri dinlerken yaşlanıyordu.
Dışarıdan gelen seslere aldırış etmeden elimdeki fotoğrafı bırakmadan sanki o anı yaşıyormuş gibi gözlerimi kapamış uyumaya çalışıyodum.
"Kuzucum gel bak kar yağıyor"İçeriden gelen bağırış ile yatağımdan ayrılıp pencereye doğru baktım.Dışarısı bir kar küresi gibiydi.Büyüleyici bir kar küresiydi.Herkes dışarıdaydı.Yüzlerinde ki o gülüşlerin bir kısmının eksik olduğunu bir bakışta anlayabiliyordum.
Çevremdeki insanlar hayatlarına bir şekilde devam ederken ben bu odada arkada çalan kısık bir müzik sesi ile hayatımı devam ettiriyordum.
Bazı şarkılar hayatımın fon müziği olmuştu.Her defasında her cümlesi daha fazla anlam katıyordu bana...
Gözlerim hep doluydu.Hep dokunsalar ağlayacak gibiydim.Ama ağlamıyordum.Çünkü çevremdekiler bana öyle bir söz söylemişlerdi ki ben ağlamaktan korkuyordum.Ağlamak benim için bir fobi olmuştu.
Ağlarsam çok üzülecekmiş gibi geliyordu.
Ama tükenmiştim.Çünkü ben çevremdeki herkesin hayran olduğu o kişiye hayran olacak kadar tanıyamamıştım onu...
"Abi kaç yaşına geldin hala kar görünce 5 yaşına dönüyorsun!"
Penceren onları izlemek çok güzeldi.Ama ben karı hiç sevmezdim.Evet büyüleyici bir şeydi ama ben büyüleyici şeylerden değil gerçeklerden hoşlanırdım.
Kar uzun süre kalıcı bir durum değildi.O da bizi bir süre mutlu eder sonra bizi terk ederdi.Ben artık beni terk edecek hiçbir şeyi sevmek istemiyordum.
Ben artık terk edişlere değil insanların buluşmalarına şahit olmak istiyordum.
Pencereden dışarıyı izlemeye dalmışken kapı çalmıştı.
"Ufaklık gelmiyor musun?"
"Yok ben böyle iyiyim."Kapıyı kapatıp gitmişti.Normalde böyle şeylerde üstelerlerdi ama bugün üstüme gelmemeleri gerektiğini biliyorlardı.
Pencerenin önünden ayrılıp odamdaki küçük çekmecenin içinde duran şişeyi aldım.Bu öyle normal bir cam şişe değildi.İçinde Jack sparrow'un Siyah İnciyi koyduğu şişe gibiydi.İçinde bir deniz üzerinde ise bir gemi vardı.Şişenin kapağına bağlı olan kağıtta ise "Herkes bir gün Jack sparrow'un incisine kavuştuğu gibi istediği şeylere kavuşacak yazıyordu.
Şişeyi çalışma masamın üzerine yatay bir şekilde koymuştum.
Sonrasında hemen yanına gündüz aldığım küçük pastayı koymuştum.Sonra çekmeceden bir çakmak çıkarıp üzerindeki mumu yakmıştım.Tam üfleyecekken tek başıma üflemenin bencillik olduğunu düşünüp abimi çağırmaya karar verdim.
"Abiiiii!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Denizdeki Gökyüzü
Roman pour AdolescentsBazı gerçekler vardır ölüm gibi saklanan,bazı insanlar vardır ölüm gibi sessiz dolaşan... Aras ve Kaan birbirine zıt iki karekter,ama deniz ve gökyüzü gibi birbirine ömürleri boyu bakmak zorunda olan iki kişi. Hayatlarındaki her kayıbı bir yıldıza k...