5 Eylül 2018
Oturduğumuz mutfak masasında, Aktuğ ve babam arasında geçen muhabbetten sıkılmış vaziyette çikolatalı pastamı yiyordum. Bakışlarım tartışan ikili arasında gidip gelirken konumuz yine Aktuğ'un mesleğiydi;
''Böyle olması hiç içime sinmedi.'' dedi Aktuğ pastasından bir çatal alıp. Dakikalardır konuşmaktan önündeki pastayı hatırladığından bile emin değildim.
''Anlamadım?'' konunun anlık değişmesi karşısında boşluğa düşmüştüm.
''Doğum gününde yanında olamamak.'' Çınar'ın, babam ve Aktuğ'a ricası üzerine bu seneki doğum günümü birlikte geçirmek üzere şehir dışına çıkacaktık.
''Birlikte olsak da pek bir şey fark etmeyecek. Kutlamaları sevmediğimi biliyorsun.'' Elimde tuttuğum çatalımı pastaya batırarak koca bir parça alıp havaya kaldırdım.
''Hem ben şu an çok mutluyum pasta yediğim için.'' daha fazla bekletmeyerek ağzıma götürdüm. Günlerdir canımın pasta çekmesine karşı pasta alınmamış, inatla doğum günüm beklenmişti.
''Canın nasıl istiyorsa öyle olsun güzel kızım.''
Babamın eli saçımı okşadığında gülümsedim. Her konuda anlayışlı olması alışkın olduğum bir durumdu.
''18 önemli bir yaş.'' Cebinden çıkardığı katlamaktan buruşmuş kağıdı önüme koydu.
''Bende kardeşimin yeni yaşına yakışan bir hediye vermek istedim.''
Düzeltmeye çalıştığım kağıdı tam sayfa haline getirdiğimde ilk bakışta ne olduğunu anlamasam da son anda ehliyet kursunun ismini gördüğümde anlamıştım.
''Çok teşekkür ederim.'' Dedim yerimden ışık hızlıyla kalkıp Aktuğ'un yanına giderken. Kollarımı boynuna sıkıca sarıp yanağından kocaman öptüm.
''Umarım ağzının kenarındaki çikolata parçacıkları yanağıma geçmemiştir. Aksi takdirde yarın gidip kurstan ismini sildireceğim.'' Dediklerini duymazdan gelip yerime oturdum. Uzun zamandır düşündüğüm fakat yaşımın tutmaması sebebiyle alamadığım ehliyetime kavuşacağım için mutluydum.
Babam ''Benim hediyemi merak etmiyor musun?'' diye sorduğunda aklıma ilk gelen ihtimali söyledim.
''Araba mı yoksa?'' Aktuğ'un gözleri şaşkınlıkla irileştiğinde ikimizde babamdan gelecek cevabı bekliyorduk. Kısa bir an gülümsedikten sonra yüzü tekrardan durgunlaştı. Bu ihtimal şu anlık imkansız olsa da kısa bir anlığına umut etmiştim.
''Onun da zamanı gelecek tabi ki ama şu an değil. Daha erken olduğunu düşünüyorum.''
Hayal kırıklığıyla düşen omuzlarım ve solan gülümsememle Aktuğ'a döndüm. Babamın cevabından, benim aksime oldukça memnundu. Bu hareketlerinde bir art niyet aramıyordum fakat yine de tepkisi hoşuma gitmemişti.
''Bilgisayarını yeniledim.''
Teknolojiye olan düşkünlüğüm en çok babamı rahatsız etse de yine de bana kıyamamıştı.
''Teşekkür ederim.'' Minnet dolu gülümsedim. Her ikisinin de yaptıkları ona fedakarlığı es geçmeyip karşılığını fazlasıyla verecektim.
Bir süre daha aramızda geçen muhabbetten sonra nihayet Çınar gelmişti. Onları mutfak masasında bırakıp ben de hazırlanmak için odama çıktım. Nereye gideceğimizi bilmediğimden, ne giyeceğim konusunda da oldukça karasızdım. Yazın daha bitmemesi ve havaların henüz soğumaya başlamamasına güvenerek siyah bol kesim bir elbisede karar kıldım. Saçlarımı çoğunlukla yaptığım gibi kendi haline bırakmış ve son olarak ayağıma siyah postallarımı geçirip giyinme faslını bitirmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARAYIŞ
Teen Fiction''Sana cenneti yaşatmak için, seni cehenneme ittim.'' Kafamı gökyüzüne kaldırdım. Bir damla yaş süzüldü kirpiklerime. ''Seni her gün mutlu etmek için, bir gün üzdüm.'' Kirpiklerimden akan damla, yüzüme bir yol çizerken hayal kırıklığının esiriydim. ...