"Şu hayatta beni en iyi tanıyan kişiyi kaybeden bendim Aras.Sırada ki kaybeden sen olma."
Tekelden Berke söylenmesin diye ona bir sigara aldıktan sonra,kendime de bir sigara yakıp yola devam ettim.Zaten çok fazla uzak değildi.Vardığımda kapıyı çaldığımda kapıyı Berkenin açmasını beklesem de açan kişi Kaan dan başkası değildi.Gözleri ile keskin bir bakış attıktan sonra hiç bir şey demeden içeri doğru ilerledi.Ben de arkasından gittiğimde evde onların tek olmadığını gördüm.Hatırladığım kadarı ile komşusu olan Merve de buradaydı.Kafamı mutfağa çevirdiğimde Masalın da yiyecek bir şeyler hazırladığını gördüm.Berke koltuğa uzanmış televizyondan bir şeyler izlemeye çalışıyordu.Elimdeki sigara paketini Berkeye fırlatıp yanına oturdum.
"Eyvallah bro."
"Eee hoşgeldin Aras."Merve güler yüzle bana doğru bakarken,onun aksine hiç güler yüzlü olmayan Kaan hemen yanına oturup kızın omuzuna kolunu atmıştı.
"Hoşbulduk Merve."
"Ay Arocum gelmiş."Masal koşarak yanıma gelirken.Hazıladığı tabakları mutfakta unutmuştu.
"Masal kızım şu tabakları getirsene."Kaan samimi olmayan bir ses tonu ile tabakları işaret edince Masal onu takmayıp yanaklarım ile oynamaya devam etmişti.Bu durum hiç hoş değildi.En sonunda Kaan dayanamayıp tabakları kendi almıştı.
"Berke şu doğum günü zıvanasında masa işleri sende.Milletin arkasını toplayamam."Kaan elindeki tabaklardan birini önüme bırakırken bir yandan Berkeye emir veriyordu.Masal bir anda kulağıma eğilip bir şeyler söylemeye başladı.
"Aras Buse de burda.Bahçede oturuyor."Söyledikten sonra sanki yanına gitmemi isteyen gözler ile bana bakıyordu.
Buseyi 2 yıldır hiç görmemiştim.Onunla da aramıza bazı olaylar girmişti.Ama Kaan'ın ölümcül bakışlarına dayanamyıp Busenin yanına gitmeye karar verdim.
Kafasını bahçe duvarına yaslamış,kulaklığını takıp kendini dış dünyaya tamamen kapatmıştı.Bende kendi kulaklığımı çıkarıp kısık seste bir şarkı açtım.Yanına oturduğumda gözlerinin kapalı olduğunu gördüm.Gözlüklerinden kurtulmuştu.Beline kadar gelen saçlarını kestirmişti.Gözü gibi baktığı saçlarını kestirmişti...Bir anda gözlerini açıp kafasını bana doğru çevirdi.Yavaşça dudakları aralandı.
"Cidden gelmişsin."
"Cidden geldim."
"Gidecek misin?"
"Gitmeyeceğim."Kafasını bir anda omuzuma yasladı.
"Aras,çok dağıldık biz,baksana herkes kendi halinde."
"Biz dağılmadık Buse,biz eksildik."
Biz cidden çok eksiktik.En büyük eksiklik aramızda en çok gülen kişiyi kaybetmemizdi.O gidince gülüşlerimiz de gitmişti.
"Aras ölüm neden bizi çok seviyor?"Bu soruyu birbirimize defalarca sormuştuk.Neden biz?Hepimizin buna farklı bir yanıtı olmuştu.
"Ölüm bizi sevmiyor.Biz ölüme mahkumuz."Bu yanıtını ben vermiş olmak isterdim.Ama bana ait değildi.Bu yanıt yaklaşık 10 dakika önce bana öfke dolu gözlerle bakan kuzenime aitti.
"O da çok yıprandı Aras."Kaan'ı söz ediyordu.
"Buse o kendini yıprattı."Birden kafasını omuzumdan çekip ayağa kalktı.
"Hayır Aras.O kendini kurtarmaya çalıştıkça içine çekiliyor.O demin yanında gördüğün kızın onun gözünde hiç bir değeri yok.Onun gibi kaç tane kız ile bu eve giriyor.Aras sen gidince daha kötü oldu.Onu durduracak biri yok!"Sesi kızgındı.Titriyordu.Onu en son böyle gördüğümde hepimiz bu haldeydik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Denizdeki Gökyüzü
Roman pour AdolescentsBazı gerçekler vardır ölüm gibi saklanan,bazı insanlar vardır ölüm gibi sessiz dolaşan... Aras ve Kaan birbirine zıt iki karekter,ama deniz ve gökyüzü gibi birbirine ömürleri boyu bakmak zorunda olan iki kişi. Hayatlarındaki her kayıbı bir yıldıza k...