SENDE BAŞINI ALIP GİTME

1.2K 44 41
                                    

Sende başını alıp gitme ne olur. ne olur tut ellerimi
Hayatta hiçbir şeyim az olmadı senin kadar
Hiçbir şeyi istemedim seni istediğim kadar...

☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆

İstanbul soğuk bir Eylül sabahına uyanmıştı.Gökten boşalırcasına yağmur yağıyor,gökyüzü şimşekler yüzünden aydınlanıyordu. Birileri Thor'u fena kızdırmıştı anlaşılan,bu havanın başka açıklaması yoktu.

Emin,kahverengi kabanına daha sıkı sarındı,şemsiye almadan evden çıktığı için kendine sövmeden edemedi. Yağmuru severdi sevmesine ama sudan çıkmış balığa dönmek pek tercihi değildi. Bugün Psikiatristi ile randevusu vardı.Bir yerlerde sıcak şeyler içmeyi düşünse de,zaten yarım saat geç kaldığı için bu seçeneği eledi. Adımlarını hızlandırmaya çalışıp ki göle dönmüş yolda bu oldukça zordu. Neden taksiye binmemek gibi bir salaklık yaptığını merak ediyorsunuz büyük ihtimalle,Emin hiç bir ulaşım aracını kullanmazdı. Beş yaşında iken ailesi ile birlikte kaza yapmışlardı,babası bu kazada hayatını kaybetmişti. Annesi ve kızkardeşi yaralı olarak kurtulmuş,Emin ise uzun süre yatağa bağlı kalmak zorunda kalmıştı. Uzun süreli fizik tedaviler,içmekten sıkıldığı avuç dolusu ilaçlar sayesinde yeniden yürümeye başlamıştı. Ama o dönemde yaşadığı tüm bu sorunlar,psikolojisini tahmin edersiniz ki pek de iyi yönde etkilememişti. Bu nedenle bir daha hiç bir ulaşım aracını kullanmamaya yemin etmişti.

Psikiatrisinin özel kliniğine ulaştığında,koşar adım binaya girdi. Şu anda berbat göründüğüne emindi,ıslak kabanını çıkarıp girişte bekleyen kıza verdi. Yıllardır buraya geldiği için artık onu tanıyan kız,genç adama hafifçe gülümsedi. Emin karşılık olarak gülümsemeye çalışsa da,soğuktan donmak üzere olduğu için pek de başarılı olamadı.

Psikiyatrist Dilan'ın odasının kapısını hafifçe tıklattı,kadının girin diyen sesini duyduğunda içeriye girdi. Odanın sıcak havası,soğuktan titreyen bedenine çarptığında keyifle gülümsedi. Soğuktan nefret ediyordu,şu anda bundan bir kez daha emin olmuştu.

"Bu halin ne?" Kadının keyifle çıkan sesi karşısında,Emin'in gülümsemesi de iyice büyüdü. Masanın önüne yerleştirilmiş bej rengi kanepeye attı kendini.

"Birileri Thor'u kızdırmış." Dedigin de,Dilan şen bir kahkaha attı.

"Belki de Zeus'tur öfkelenen." Dilan'ın söylediği ile Emin'de kahkahasını tutamamıştı.

Dilan,karşısında oturan adamın gülümseyen yüzünü izledi bir süre,göz altlarında ki morlukta takılı kaldı bakışları. Verdiği ilaçların bir işe yaramadığının göstergesiydi bu izler. Emin'in uykularını daha rahat geçirebilmesi için elinden geleni yapıyordu,ama gel gör ki uyguladığı her tedavi sonuçsuz kalıyordu.

"Pek iyi bir gece değildi sanırım?"

Dilan'ın sorusu ile genç adamın yüzünde ki gülümseme yavaşça silindi. Şimdi çok daha bitkin görünüyordu. Rahat uyuyamadığı için asla tam dinlenmiş hissetmiyordu kendini,üstüne durmak bilmeyen baş ağrıları da eklenince bitkin olmaması mucize olurdu.

"Her gece gibiydi işte,"dedi. Son on yıldır olduğu gibi.

Dilan ne diyeceğini bilemediği bir kaç dakikayı arkada bıraktı. Onların mesleğinde her zaman ve her durumda söylenecek bir şey olurdu,ama Dilan bulamıyordu. Son beş yıldır Emin'in Psikiyatristi ve bundan çok uzun zamandır da arkadaşıydı. Genç adamı her böyle gördüğünde,sihirli bir değneyi olsun istiyordu. Arkadaşının tüm sorunlarını çözebilirdi belki o zaman.

BENİ SEN KURTARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin