15✿ 'Sana sahip olduğum zamanları hatırlıyorum'

582 55 10
                                    

Hoseok

Uzun süre sonra ilk defa Seoul'a gelmiştim. Aslında gelmeği düşünüyorum ama Hyosun'un da geliyor olması bahane olmuştu, onunla beraber gelmiştim.

Hyosun, kızı ile görüşeceğini söylemişti. Ben de gezmek adına onun çıkmıştım. Şimdi ise hastanenin kantininde oturmuş, siparişimi bekliyordum.

Elimde resim defterim vardı, resim çizmeye çalışıyordum. Fakat ortalıkta resim çizmeme değecek bir şey bulamıyordum.

Etrafta gözlerimi gezdiriyordum. Kantinin kapısından içeri geçen kadın dikkatimi çekmişti. Gülerek ve etrafında pervane olan hemşirelere şikayetler ederek yürüyordu. Şımarık bir kıza benziyordu.

Dikkatle ona bakarken aniden o da baktı. Gözlerimiz buluştuğunda bir süre durup bana bakmıştı sonra ise kaşlarını çakarak gözlerini kaçırmış ve yürümeğe devam etmişti. Geçip bir adamın yanında oturdu ve onunla konuşmaya koyuldu.

Kalemimi defterime bastırdım, sonunda çizecek değerli bir şey bulmuştum.

+++

Jisoo

"Anne! Bana doğruları söyle, lütfen!"Annemin önüne sehpada oturmuştum. Seok-Jin'in söylediklerinin hesabını soruyordum. "Gerçekten de babam böyle bir şey yaptı mı, ha?! Bana sadece araba kazası dedin!"

Annem durmadan gözlerini kaçırıyordu. "Bil..Bilmiyorum! Nere.. Nereden bileyim, yahu!"

Sabrımın bittiğini anlayıp ayağa kalktım, ellerimi saçıma götürüp saçımı geriye atmıştım. "Babam nerede?"

Annem aniden gözlerini bana dikti. "Busan'da tabi ki!"

"Anne! Biyoloji babamdan bahsetiyorum!"

Gözlerini kaçırmıştı. "O.. O yaşamıyor!"

"Nedense şu an sana inanmak istemiyorum!" Gözlerimi kısmıştım. Yeniden yanına gelip sehpaya oturdum. "Anne bak! Cidden bunları bilmeye ihtiyacım var! Kızının ıztıraplar içinde boğulmasını mı istiyorsun?!"

Kaşlarını çatıp bana bakmıştı. "Neden ıztıraplar içinde boğulacakmışsın! Güzel hayatın var!" Kurduğu cümleden sonra bir süre duraksadı, saçma bir cümle olduğunu anlamış olmalıydı. "Yani kariyerin! Güzel kariyerin! Ona ihtiyaçın yok!"

Annemin ellerinden tuttum ve yutkunarak gözlerine baktım. "Bir şey biliyorsan şimdi anlat.." Gözlerine bakmaya devam ediyordum. "..belki de Namjoon'un benden intikam almaya çalışmasının sebebi budur? Bunu bilmeye ihtiyacım var. En azından yaşadıklarıma bir anlam kazandırabilirim!"

Bir süre gözlerime bakmaya devam etti. Sonra gözlerini ellerime dikti ve yutkundu. "Söyleyeceğim ama.." Sonra gözlerime bakmıştı. "..yaşadığından emin değilim." Kaşlarını hafifçe çatmıştı. Eline masamın üzerindeki beyaz kağıtlardan aldı ve kalemle bir adres yazdı.

Kağıtı bana uzattığında kaşlarımı çatmıştım.

"Burası.." Gözlerini kağıttan çekip bana dikti. "..en son on yıl önce bu adreste olduğunu duymuştum. Sanırım.." Yüzünü büzüştürmüştü. "..bunu sana söylemek istemezdim ama sanırım orası tekin bir yer değil. Üstelik o adam daha çok yurtdışında olur." Sesini kısmıştı. "Mafya o mafya! Ben de sen doğduktan sonra öğrendim, tabii! Kandırdı beni de! Boyu devrilesice!!"

Duyduklarımdan sonra derin nefes aldım ve kağıtı elime alıp baktım. Kafamı aşağı yukarı salladım, sonra anneme baktım. Benim doktor olmama sebeb üvey babamdı. O psikiyatristti ve benim de insan psikolojisiyle ilgilenmemi isteyip beni böyle büyütmüştü. Ona gerçekten çok şey borçluydum ama en çok da anneme. Üvey babam yurt dışında çok fazla olduğundan düğünüme bile gelememişti ama yine de ona küsmemiştim, o bir bilim insanıydı. Bilim insanları bazen işlerine gereksiz fazla tutkuyla yaklaşabilirdi. Ben Amerikaya gittiğimde annem yalnız olmasın diye Busan'a, annemin yanına geri dönmüştü. Aslında ben onun soyadını almıştım.

"Tamam, anne, sen eve git." Ona teskin edici bir gülümseme sunmuştum.

"Sakın, oraya gitme ha! Gideceksen ben de seninle geleyim!"

"Hayır, anne, sen eve git çocuklarla ilgilen. Korkma bir şey olmayacak." Kağıtı alıp ayağa kalkmıştım.

Annem benim gitmemem için ikna etmeye ayağa kalkmıştı ama o sırada hastam gelmişti ve annem gitmek zorunda kalmıştı.

+++

Taehyung

Gözlerimi kaldırıp Nayeon'a diktim. "Raporların yazılı olmasını istemiştim."

Nayeon hafif gülümseyip kafasını aşağı saldı. "Efendim, böyle daha iyi anlatabilirim diye düşünüyorum. Yazılı raporları hiç sevmem."

"Bakın, Nayeon. Ben doktor değilim ne de doktorlukla ilgili bir şey bilirim. Ben bir ceo'yum. Bu hastahane sadece benim mülküm." Kaşlarımı kaldırmıştım. "Bu yüzden de bu raporları yazılı göndermeniz daha iyi olur." Ayağa kalkmıştım. "İyi günler." Onu orada öylece bıraktım ve yürümeğe devam ettim. Korumalarım peşime takılmıştı.

Asansöre yaklaştığımda tanıdık bir sesle karşılaştım. Jisoo'nun annesi Hyosun hanımdı.. Bu sesi duymak içimde ifadesi zor duyguların canlanmasına sebeb olmuştu.. Gözlerimi yavaşça kadına diktim. Yanındaki erkekle konuşuyordu.

Asansör üç tane olduğundan bir diğerinin önüne durmuştuk.

Kadını izlemem yanlış anlaşılmalara sebeb olur diye gözlerimi ondan çektim ama duyabiliyordum.

"Neden böyle gerginsin? Sonuçta babasının yanına gidiyor?" dedi yanındaki adam.

"O adam çok tehlikeli. Jisoo'nun onun yüzünden zarar görmesini istemiyorum."

"O zaman neden adresi verdin?"

"Ah bilmiyorum! Bilmiyorum! Hem o kadın kim? Kimi çiziyorsun sen?"

"Hiç. Kim olacak, aa!"

Önce adam asansöre geçti. Sonra Hyosun hanım peşinden geçmişti. O sırada bizim asansörümüz de gelmişti. Asansöre geçtim. Düşünüyordum. Hyosun hanımın dedikleri kafamı meşgul ediyordu. Jisoo'nun gerçek babasının yaşamadığını sanıyordum. Neler döndüğünü anlamıyorum ama Jisoo'nun zarar görmesini istemiyordum. Yani aslında şaşırmıştım. Jisoo neden bu kadar zaman sonra babasını arıyordu, onu da anlamıyordum.

Asansörden inip çıkışa doğru yürüdüm. Yolda beni tanıyan ve selam verenlerin selamını alıyordum. O sırada gözlerim yandan gelen Jisoo'ya kaymıştı. Jisoo beni farketmeden çıkışa gitti, dalgın görünüyordu.

Arabaya geçmiştim.

"Efendim, eve mi geçeceksiniz?"

Bir süre sustum. Daha sonra dudaklarımı araladım. "Garajın önüne doğru sür."

Cümlemi ikiletmeden arabayı çalıştırmaya koyuldu. Aslında araba zaten garajdaydı, ben esas kapıdan çıktığımdan beni karşılamaya gelmişlerdi.

Araba garajın önüne geldiğinde Jisoo'nun arabası tam oradan çıkıyordu.

"Öndeki arabayı takip et."

vsoo | Invitation (Davet)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin