Nayeon
Taehyung cümlelerini sarfettikten sonra kalkıp gitmişti. Ben ise öylece masada kalmıştım. Ona şirin görünmeye çalışırken zavallı durumuna düşmüştüm. Üstelik tüm iddialarını reddetmemiştim de? Gidip şimdi reddetmeli ve yanlış anlaşılmayı düzeltmeliydim. Aslında yanlış anlaşılma değildi ama Hyosun'un dediği gibi erkekler peşlerinden koşan kızları sevmez, sevemez. "Çünkü erkeklerde avcı iç güdüsü vardır." İç sesim de fikirlerime ortak olmuştu.
Hızla ayağa kalktım. Koşarak kantinden çıkmıştım. Etrafta bana tuhaf bakan gözleri umursamamıştım bile işte bu da bir diğer aptallığımdı.
Asansörlerin önüne vardığımda kimse yoktu. Gitmiş olmalıydı. Ben de hızla asansöre geçtim, aşağı indim. Hızla çıkışa doğru yürüyorken bir adama çarpmıştım. Kafam kırılmış gibiydi. Mızmızlanıyordum. "Ayh... Ayh kafam.."
"Önünüze bak-" Adam cümlesini yarıda bırakmıştı. "İyi misiniz?"
Kaşlarımı çatıp gözlerimi adama diktim. Adamın çantası yere düşmüş, içindekiler ise dökülmüştü.
"Ayh.. cidden kafam."
"İsterseniz doktora görünelim?"
"İstemez!"
Adam eğilip yerdeki eşyalarını toplarken gözüm resim defterine kaymıştı. Gözlerimi kocaman açıp defteri izledim. Benim resmim vardı ama daha tam çizilmemişti. Eğilip resim defterini parmaklarım arasına aldığımda gülümsedim. Sonunda Hyosun'un önerileri işe yaramış, bir erkek beni görmüştü.
"Ne oldu? Neden psikopat gibi gülümsüyorsunuz?"
Gülümsemem sinirili bir yüz ifadesine dönerken göz devirdim. "Ne bu?" Her kızın hep yaptığı ve hep de tutmuş olan klişeyi yapacaktım.
"Resim defterim."
"O değil, bu! Bu!" Kaşlarımı kaldırıp gözlerimle resim defterindeki beni gösteriyordum.
"Ha.." Elini geriye atıp saçını kaşıdı. "O şey.." Ayağa kalkmıştı. Ellerini önünde birleştirip baş eğdi.
Böyle bir şey beklemiyordum. Şaşırmış halde ona baktım.
"Özür dilerim. Sizden habersiz resminizi çizmek istemedim. Hayır.. Aslında genelde gözüme güzel görünen her şeyi çizerim."
Yüzüm şaşırmış ama şapşal bir şaşırmış ifadeyle süslenmişti. Ne demişti o? Gözüne güzel görünen her şeyi çizer miydi? Demek ki benim için özel olarak çizmemişti, diğer kadınları, hatta canlıları da çiziyordu. Ben sadece onlardan birisiydi. Belki de onlar arasında küçücük ve önemsiz bir nokta. Bu da o demek oluyordu ki Hyosun'un tavsiyeleri henüz meyvesini vermemişti. Diğer taraftan ise ona güzel demişti. Gözüne güzel görünen her şeyi çizermiş, demek ki ben de güzeldim?
Düşüncelerden sıyrılıp ayağa kalktım. Resim defteri hâlâ parmaklarım arasındaydı. Gözlerim resim defterine indi. "Ha, evet." Defterin sayfalarını çevirdikçe kuşların, çiçeklerin resimleri bana eşlik ediyordu. Kaşlarımı kaldırdım. Yeniden kendi resmim olan sayfaya geldim ve resmi yırttım.
"Hey! Ne yapıyorsun!" Kaşlarını çatmış halde bana bakıyordu.
"Ne?! Ne ha?!" Sinirli gözlerle ona yaklaşıp defteri göğüsüne fırlattım. "Neyim ben! Kuş mu? Ya da ağaç!" Kaşlarımı çatmıştım.
Onun kaşları yavaşça hafifçe yukarı kalktı. "Hayır, bunu demek istememişti-"
"Biliyor musunuz, umurumda bile değil." Geriye döndüm ve yürümeğe koyuldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
vsoo | Invitation (Davet)
FanfictionJisoo kafasını geriye, koltuğa yasladı. Taehyung'ın onun ismini sırtına dövme yaptırdığı günü hatırlıyordu. Hatta o gün fazlasıyla şaşırmıştı. Bu şarkıyı sevdiğini ve beraber şarkıları olmasını istediğini söylediğinde Taehyung bunu kabul etmiş, erte...