28. Bölüm

21 12 57
                                    

Ludovico Einaudi„
Experience.

28. BÖLÜM
“Kayıp - Kısım 2”

Kayaların kapattığı mağara girişinin ardında, yeraltında terk edilmiş bir saray gibiydi. Ortada büyük bir masa, tozlu yemek takımları, eskimiş kırmızı halı, karanlık, rutubet, sıra sıra dizilmiş tahtlar, üstlerindeki devasa yumurtalar, odalar boyunca dizilmiş diğer küçük yumurtalar, en büyük tahtın başında parlayan yeşil bir kalp...

En ortasında da üç küçük çocuk. Hajime Otosaka, Rintaro Otosaka ve Era Istrefi.

Çocukların arkasında, dehşet dolu gözlerinden sakınmaya çalıştıkları güzel, genç bir kadın. Boylu boyunca yerde yatmakta. Uzun sarı saçları başının iki tarafına dağılmış, ela gözleri açık, dudakları aralanmış, yavaş yavaş kanını akıtıyor.

Yanı başındaki eşi, Zeke ise Uriel Uenoyama'nın son nefesini verdiğinin farkında değilmiş gibi elindeki şırıngaya dolduruyor kraliçenin, Anne'nin zehrini.

İlk gözüne kestirdiği kişi, çocukların arasında en küçüğü korkak Rintaro. Henüz yedi yaşında, başına geleceklerin hiçbirinden haberi olmayan masum bir çocuk.

Zeke tarafından sertçe çekilince ağlıyor. Kolunu uzatmak istemiyor. O ağladıkça diğeri, Era da ağlıyor. Ağabeyi Hajime ise ona ulaşmaya çalışıyor ancak Anne tarafından sıkıca tutulmuş.

Zeke zehrini küçük Rintaro'ya enjekte ediyor. Çocuk vücuduna giren yoğun ve yabancı maddeye karşı tepki gösteriyor. Yere düşüyor, boğazını sıkıyor, öksürüyor, kusuyor, nefes almaya çalışıyor... Kesik solukları karanlığa karışıyor ve en sonunda tamamen kesiliyor.

"Iwa-chan?"

Tooru aranan gözlerle arkadaşlarının olduğu alt kata indiğinde Iwa ona dönmüştü. "Hm?" diye mırıldandı dinlediğini belirterek.

"Mikasa yanınızdadır diye düşünmüştüm de..."

"Huh? Seninle değil miydi? Ben arka kapıdan falan yukarı çıktı sanmıştım."

"Daha gelmedi sanırım o zaman."

"Muhtemelen."

Biraz bekledi onların yanında. Sonraysa içsel bir dürtü ile arka avluya ilerledi, belki Hacchan'ı bulurum, umuduyla.

Açık alana çıkmadan önce gelmişti sesler kulağına.

"Gidecek misin?"

Hajime'nin sesiydi bu. Kiminle konuşuyordu ki?

"Gideceğim. Ve ben yokken Tooru'yu koruyacağını biliyorum."

Bu kez de Mikasa'nın sesini tanımıştı. Nereye gitmekten bahsediyordu? Beklemeden kapıyı çarptı arkasından.

Mikasa ve Hajime kendisine arkası dönük hâlde oturuyorlardı merdivenlerde. Anlık bir çarpıntı hissetti, Mikasa'yı Hajime'den kıskanmak ya da Hajime'yi Mikasa'dan kıskanmak gibi garipti. Umursamadan ilerledi.

"Mika...chan."

Mikasa daha konuşmaya başlamadan kendisine döndüğünde kesik kesik konuşabilmişti. Onun ardından Hajime de izliyordu.

Fırtına AnıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin