Bölüm 20: Bu Adam Çok Acayip

400 47 207
                                    

Keyifli okumalar~

----------

"Merhaba."

Gözlerinin ve bedeninin ona baktığı kişi, içten bir sesle selamladı. Gülümsüyordu, belki sahte belki gerçek bir kibarlıkla. Gözleri, dudakları ve çehresinin her bir yanı, onun safkan bir Çinli olmadığını ifşa ediyordu. İrisleri, gecenin ışığında öylesine hoş bir renge bürünmüştü ki, içlerine dalan kimsenin başka bir akıntıya kapılması mümkün görünmüyordu.

Siyahlının kaşları çatıldı nedensizce. Ne sert, ne de hafifçe. Göz altları çökmüştü biraz, ve inceleyen bakışı tarifsiz bir yorgunluktaydı. Baktığınızda, yüzünü saran şu tuhaf ifadesinden hiçbir anlamı açıkça ortaya koyamazdınız.

Karşısındaki nazikçe kaşlarını kaldırıp gözüyle ona uzattığı şeyi işaret ederken, "İster misin?" diye sordu. Tuttuğu şey kağıt bir bardakta buharı tüten sıcak bir içecek olmalıydı.

Siyahlının gözleri koyu renkteki içeceğe kaydığında garipseyerek tek kaşını kaldırdı. Böylece Shen Yuan mahcup hissederek açıklama gereği duydu. "Um... Yanlış anlama, hava soğuk olduğu için kendime almıştım ama işe bak ki bir tane fazladan almışım. Çöpe atmak yerine bana eşlik edecek bir arkadaşa vermek daha iyi olur diye düşündüm. Almaz mıydın?" İçinden şöyle düşünüyordu: Bir ihtimal bu kişi aşırı gururlu olabilirdi, ve orada oturmuş ürpererek titrerken yanına gelen bu yabancının ona bir şeyler vermesi, gururuna dokunmuş olabilirdi. Yanlış anlaşılmaktan her daim korkmuştu neticede.

Siyahlının gözleri biraz büyüdü şaşırarak. Shen Yuan'ın gözlerine kaçamak bir bakış attıktan sonra, çekine çekine bardağa uzandı. Diğer yandan Shen Yuan içinden rahat bir nefes verirken, bu genç adamın gözlerine baktığı anda şöyle düşünmeye engel olamamıştı: Aşina bir yüzü var... Belki de birine benzettim? Fakat iyi bir incelemeye tabi tutarsa, bu kişinin simasının muhtemelen dünyada başka bir emsali olmadığını kolayca söyleyecekti.

Siyahlı bardağı alıp incelerken, karnına dayadığı dizlerini indirip bankta bağdaş kurmuştu. Mırıldanarak, "Bu şey... nedir?" diye sordu.

Shen Yuan garipsercesine gülüp, "Ah... Sıcak çikolata." diye yanıtladı onu. Muhtemelen karanlıktan tam olarak ne olduğu görememişti, yoksa kim sıcak çikolatanın ne olduğunu soracaktı ki?

Diğeri uzun ve zarif parmakları bardağı kavrarken, uyuşuk bir şekilde dudaklarına dayayıp tadına baktı. Shen Yuan onu bu denli dikkatle seyretmemesinin iyi olacağını düşünse de, eylemlerine takılı kalan gözlerini başka tarafa çekemiyordu.

Cildi ne kadar beyaz bir tonda öyle. Ve kusursuz görüntüsüyle yeşim kadar saf görünüyordu. Kirpikleri oldukça uzun ve gür, tepeden vuran hafif, beyaz ışıkla yanaklarına tel tel vuruyor gölgesi. Kaşları kılıçtan bozma, ince ve düz, yine de ona narinlik katıyordu. Oh, ve şu gümüş küpeler. Her iki kulağını da aşağı sarkan uzun gümüş küpeler süslüyorken, bakıldığında parlayan soğuk ışıkla onda sahiden iyi duruyorlardı. Karanlıktan fazla belli olmasa da, bedeni uzun ve inceydi. Zayıf bir görüntüye sahipti ancak nahoş değildi.

"..." Başını ağırca önüne çevirip kendi sıcak çikolatasını yudumlamaya başladı.

Diğer taraftan genç adam çikolatanın tadına baktığında kaşları hafifçe kalkmıştı. İçindeki karıştırma çubuğuyla karıştırıp incelemişti. Shen Yuan şu anda bu hal ve hareketlerini görüyor olsaydı, daha önce hiç çikolata yemedi mi diye düşünmeye başlardı. Buz gibi soğuk havada, sahiden donacak kadar üşüyordu ve bu sıcacık içecek içinin ısınmasını sağladı bir nebze olsun. Ancak ne yazık ki, halsiz ve güçsüz hissetmesine çare olamamıştı. Soğuk eli kağıt bardağın dışına yayılan sıcaklığa sarılırken içmeye devam etti, sonra duraksayıp Shen Yuan'ın yan profiline baktı. "Teşekkür ederim..." Dedi kısık bir tonda.

I Won't Let You Go ✓SVSSS [ғᴀɴғɪᴄᴛɪᴏɴ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin