12. Bölüm

180 73 106
                                    

Bölüm şarkısı/ Pinhani: Dünyadan uzak

Merhabaalaarrr okur-canlarımm♡
Size muhtişim bir bölümle geldim sanırım :"))

Buyrun  söz sizde ♡

Notta yazan şeyin anlamı ;

Dünya için bir insan birşey değiştirmez. Ama dünyadaki  bir insan bir insanın dünyasını değiştirebilir..
Gençler siz çok güzelsiniz..

Bu yazılar bir kalbe ne kadar dokunursa o kadar dokundu.. Meriç gözlerimin içine bakıp. "Çok güzelmişiz" dedi.. Mira ve Ali arkamızdan pis pis sırıtarak bize bakıyordu.
Mira gülerek "terbiyesiz insan bir der kankasına şu adamcağızdan öğrendik iyimi" ne diyeceğimi bilemedim bir an. "Açıklayabilirim" dedim gülmemi bastırıp.
"Hayırlı olsun kardeşim " dedi Ali Meriç'le tokalaşıp "eyvallah eyvallah kardeşim "

Bir dakika ama ben burda çok zor durumdayım. Siz ne ara kabullendiniz.
Ahh !! Şu erkekler.. kedi yavrusu gibi Mira'ya bakıp "herşey çok ani oldu" dedim.
"Otelde detayları istiyorum" dedi ellerini bağlayıp gözlerini kısarak güldü . "Okiiiyy" dedim sevinçle. Serçe ve Aras nerde diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Karşı taraftaki bir büfede abur cubur gömüyorlar. Ne romantik ama.

Gece  gezmesi bir başka güzeldi. Thames Nehri kenarlarına geldik. Londra da deniz yoktu ama denize dökülen bir nehir var. Işıkların suya düşmesi ve karanlığın verdiği küçük çaplı huzur. Çok güzeldi her şey..

Gece 00.00'ın verdiği mucizeyle yanımda ki Meriç'e baktım. Sonra Mira ve Ali'ye. Ali Mira'ya sarılmış anın tadını çıkarıyor. Mira'ysa her baktıkça biraz daha boğuluyor Ali'nin kahvelerinde. Birbirlerine tatlı tatlı laf vuruyorlar.
"Ali seni çok seviyorum"
"Bende.. bende beni çok seviyorum Mira"
"Allah belanı vermesin Ali"
"Amin Birtanem amin"

Aras'la Serçe de kıyıya yakın bir yere oturmuş gülerek  konuşuyorlar. Büyük ihtimal güzel bir dedikodu buldular.

Onlara da yandan sırıtıp tekrar Meriç'e uzattım bakışlarımı.

"Bir yer bulalım dünyadan uzak"

Nehre doğru uzun uzun bakıp bir şey düşünüyordu. Rüzgarın vurduğu hava yüzüne ayrı bir güzellik katıyordu. Saçları uçuşuyor. Gözleri kısılıyordu. Sert bakıyordu ama yakışıklı kerata. Her ne kadar aklım şu tatlılığında olsa da birşeye aklının takıldığı bariz belliydi.

"Meriç" dedim dürtüp. Dudaklarını hafif kıvırıp bana baktı "efendim güzelim"
"İyi misin ?" Dedim sakin bir sesle.
Etrafa bakıp yere uzattı tekrar bakışlarını. Derin bir nefes aldı bakamadı yüzüme.
"Meriç" dedim tekrar masada olan eline ellerimi uzatıp "iyi misin canım". Bakışlarını uzunca uzattı yüzüme hafif kıvırdı tekrar dudaklarını.
 "Elvin sana bir şey anlatmam gerekiyor" dedi. "Anlat" dedim . Merak ettim diyeceği şeyi ailevimiydi acaba. "Elvin benim eskid"

Mira'nın sesi geldi birden . Meriç'in  arkasında belirip
"Elvin Meriç hadi gidelim. " dedi üşümüşçesine kollarını sıvazlayıp
"Ne oldu ki kanka" dedim. Belki de Ali ile kavga ettiler. Hiç belli olmaz bunların işi

"Uykum geliyor" dedi masumca.
"Saat kaç ki" dedim kolumdaki saate bakıp.
"Oo saat bire geliyor". Dedim.  Meriç nehre çevirdi tekrar bakışlarını ardından "eh kalkalım o zaman baldız " dedi pis pis sırıtıp.
"Geç oldu enişte yoksa biliyorsun rahatsız etmem" dedi gülerek. Bunlar enişte baldız konuşunca içim bir tuhaf oldu. Yıllardır bu lafları benim tarafımdan duymuyordum. Berat şerefsizi aklıma gelmeden düşünmeyi kestim.

İMKAN-SIZIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin