Gönül gözü kapalı bilerek Namjoon'a son sürat yazılırken Taehyung, şehrimizin en biçare aşığı Jungkook bazı geceler hanemize yüzünde ve de gözünde, dolayısıyla bizim de gönlümüzde bir takım yaralarla beliriveriyor fakat ne yazıktır hanemizin sanat güneşi bu durumun farkında değil.Bir gün çektim bizim gönül kirasını bir kenara lisani münasiple dedim ki; nen var kuzum söyle de bir hal çaresini bulalım?
"Başım belada." diye cevapladı beni bizim gönül kirası, zannımca çok tasalanmayayım diye de bir öpücük konduruverdi alnıma. Lakin çok geçti, zira zatı şahanem çoktan köprüleri yıkmış ve de gemileri yakmıştı.
"Söyle aslanım" dedim "Söyle benim yiğidim sultanım özüm kimmiş bu belalar? Çıkılmaz kuyulara atalım dönülmez yollara salalım onları evlerini yıkalım kalplerini yakalım."
Ben kaptırmışım gidiyorum, bakınız görmeniz lazım nasıl sinirliyim, nihayetinde söz konusu kişi Jungkook. Mahallemizin, fakirhanemizin, en nihayetinde gönlümüzün en hassas ikinci noktası.
Birinciyi biliyorsunuz.
"Taehyung"
Zannedersem Jungkook da biliyordu.
"Taehyung'la başım bir belada ama sorma gitsin." şeklinde devam etti.
Bense az önceki; çiğ et yemiş kımız içmiş doğar doğmaz kadın istemişcesine hırpani asabiyetimden hayli uzakta bir haletiruhiyeye bürünüp muhitimizin esmer bombasına içlenmeye koyuldum.
Lakin Jungkook bu gün biraz konuşkandı.
"Biraz da kaybolmuş hissediyorum." dedi buruk buruk.
"O sorun değil be çiçeğim" diye mukabele ettim ben de. Sevdiğimiz bir abimiz; herkes hayatın bir yerinde kaybolur dememiş miydi nihayetinde?
Biz böyle iki delikanlı sokulmuşuz koyun koyuna dertleşirken, fakir hanemizin tatlı dillisi ve güler yüzlüsü Taehyung, ah canım Taehyung göz kapağından yanağına doğru hayli görkemli bir kelebek kanadı çizmekle meşguldü.
Götü kalbinden pek ala daha güzel Namjoon ise uykusundan yeni uyanmış etrafı şöyle bir kolaçan ediyordu, pis günahı boynuna artık ne menem işlerle boğuştuysa gece boyu, gözleri hayli bayık bakıyordu.
Sonra kalktı duşa girdi, ama ne bir günaydın var, ne hayırlı sabahlar. Anlaşılan Namjoon bu günü de sadece götü güzel bir birey olarak geçirecekti. Benim açımdan pek sorun değildi gider yatağına işer ve sorunu çözerdim lakin göz kapağındaki kelebek kanadını göstermek ve biraz da övgü almak için bekleyen Taehyung açısından hayli sorundu.
Anlaşılan iş başa düşmüştü, olanla ölene çare yok diyecek ve kendimi yuvarlama atacaktım olayların içine, ki Jungkook da az öncenin aksine koyu bir sessizliğe bürünmüşken, dünyanın tüm dalaverelerinde imzası bulunan Namjoon adamının önce topuğuna bir iki çizik atıp ardından da yatağına işemenin tam vaktiydi.
Çıngar çıkaracak olursa da eğer, kuyruğum ah zavallı kuyruğum kuyruğuma bastı utanmaz herif kötü adam diye kendimi duvardan duvara attım mı daha da önüme dikilenin fiyakasızcım ne bu şiddet celal diyenin aklına şaşarım.
Neyse ki, muhitimizin sevda bahçelerinin boynu bükük çiçeği Jungkook öylece oturduğu yerden, Taehyung ve saatlerini harcağını kelebek kanadının yeterli övgüyü almasını sağlayamayacağını anlamış olacak ki olaya el attı. Ama görmeniz lazım dostlarım o ne hoş bir andı öyle.
"Namjoon" dedi ilk baş ve nedendir bilinmez şehrimizin yerli ve milli jokeri hafiften bir heycanlandı.
Evet elbette, Jungkook vizyon ve misyon sahibi bir oğlan olaraktan, şeytanın arama rehberinde ismi en başta olan zatlarla öyle pek iletişimi olan bir arkadaşımız değildi ama öyle bir el titremesi nefes teklemesi falan da değildi zannımca bunun karşılığı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İyi Yürekli Hayatımızın Delikanlı Çağı
Fanfictionİşte, iyi yürekli hayatımızın en delikanlı çağı bir akşam üstü böylece başlıyordu.