Jungkook
Hızla malikaneye geçtim. Peşimden gelen adamları gerimde bırakarak basamakları çıkmıştım. Lalisa arabada bayılmıştı. O yüzden şu an kucağımdaydı.
Annemin tuhaf bakışlarına, babamın alaycı gülümsemesine aldırış etmeden en yukarı kata -3.kata- çıktım. Büyük odaya geçtim. Kapıyı ayağımla kapatmıştım. Yatağa yaklaştım ve Lalisa'yı yatağa uzattım.
İçimdeki öfke bitmiyordu. Onun yüzüne baktıkça daha da artıyordu. Lalisa beni kullanmıştı. Bunu haber veren kişi geçerli deliller kullanmıştı. Lalisa'nın ses kaydı buna inanmam için yeterliydi.
Sadece..
Uyanmasını ve kendinin her şeyi anlatmasını bekliyordum. "Belki bunları söylemek için geçerli bir sebebi vardı?" İçimden söylediğim cümle sinirden gülmeme neden olmuştu. Bir elim belimdeyken diğerini çeneme götürmüş çenemi kaşıyordum. Bu kadın beni parmağında dolamıştı. Ben ise masum olduğunu kanıtlaması için hâlâ geçerli neden arıyordum.
Lalisa yüzüne baktım. Yüzümdeki hayal kırıklığı karışık yarım gülümsemeye karşı koyamadım. "Uyurken ne kadar masumsun. Oysa uyanıkken seni seven kalbi kullanacak kadar karaktersizsin."
Odada fazla kalamayıp dışarı çıkmıştım.
Dışarıda bana bakan annem dikkatimi çekmişti. "O kim diye sormayacağım. Ne de olsa burası senin evin." Tam yürüyorken annemin cümlesi durmama neden oldu ama yere bakıyordum. "Rose geldi." Gözlerimi yerden kaldırıp anneme diktim. "Ben getirdim. Torunumu özledim."
Alaycı gülümeme yüzümde yayılmıştı. "Şaka mı bu?" Annemin yüzü düştü. "Daha düne kadar Jimin'e her gün DNA testi için baskı yapan sen değil miydin? Yanlış mı hatırlıyorum, anne, ha?!"
Annem gözlerini benden kaçırmıştı. "Ben sadece-"
"Sen sadece başkasının günahına göre bir başkasını cezalandırmayı bilirsin. Aynı Jimin'in babasını.." Gözlerini aniden bana dikti. "..sadece kayınvalideni sevmediğin için cezalandırdığın gibi. Eğer Rose de aynı şeyi Jimin'e yaparsa umarım onu anlayışla kabul edersin. Ne de olsa o zaman, gelinin kayınvalidesinin yolunu izliyor olacak."
Annem bir şey söyleyemedi. Ben ise yürümeğe devam edip aşağı indim.
+++
Lalisa
Gözlerimi yavaşça açtığımda hiç tanımadığım bir tavana bakıyordum. Doğruldum. Etrafa baktım. Dışarıdan gelen sesler korkmama neden olmuştu. Yavaşça ayaklarımı yere bastırdım. Yatakta kalktım. Aslında cama yaklaşıp dışarıyı izlemeye korkuyordum. "Ya bir cinayete tanık olursam?" Ateş sesleri hâlâ devam ediyordu. "Eğer öyle olursa beni bırakmaz.. Şimdi öldürmese bile o zaman öldürür." Korkuyla cama doğru yürüyordum. Jungkook hiç tanıyamadığım bir adam çıkmıştı. İşte o yüzden erkeklere güvenmemelisiniz, onlar hiç tanıyamadığınız birisi çıkabilir. "Gerçi ben de onu kandırdım, yani.. demek ki cinsiyet, suçlu olmada önem taşımıyor." Kaşlarımı çatmıştım. "Ben sadece ablam için yaptım!" Kaşlarım yumuşamıştı. "Evet, maalesef bu yüzden bir adamın kalbini kullanım. Üstelik beni sevdiğini bile, bile." Gömleğimin kolunu sıkarak camın önünde durdum. O kadar korkuyordum ki bahçeyi doğru dürüst izleyemiyordum, bile.
Aniden gözlerim onunla karşılaştı. Kaşlarımı çattım. "Ne? O talim mi yapıyor?" Elindeki silahla önündeki hedefi vuruyordu. Onu izlemeye devam ettim. Aslında çok çekici bir erkekti. Tatlıyken de öyleydi, sadece ben asla bir adama aşık olmayı düşünmemiştim. O kadar acıyla ve nefretle doluydum ki bana göre Jungkook beni haketmiyordu. "Eninde, sonunda o da bırakıp gidecek." Ellerimi yavaşça indirdim. "Sadece biraz sabretmeliyim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
vsoo | Invitation (Davet)
FanfictionJisoo kafasını geriye, koltuğa yasladı. Taehyung'ın onun ismini sırtına dövme yaptırdığı günü hatırlıyordu. Hatta o gün fazlasıyla şaşırmıştı. Bu şarkıyı sevdiğini ve beraber şarkıları olmasını istediğini söylediğinde Taehyung bunu kabul etmiş, erte...