Ben mi iyileşmeyen yarayım, yoksa herkes mi keskin bıçak? Sormadım. Sadece kanadım.
-Periler Ölürken Özür Diler, Küçük İskender
Bölüm şarkısı: Sertab Erener- Bir Damla Gözlerimde
Alparslan Ateş & Bade Bal
🍂
Yıllar önce, karanlık bir gün.
Sıcak bunaltıcı bir hava, evin tüm camları açık ancak hiçbir perde kıpırdamıyor, güneşin ışığı salonu aydınlatıyor. Kum beji duvarın dibinde koyu kahve bir sehpa, üstünde üzerinde mavi motifler bulunan beyaz vazo, içinde güller. Kan kırmızısı güller ama ölüler çünkü saniyeler sonra içerisinde bulundukları vazo duvarla buluşacaktı. Vazo duvara büyük bir kuvvetle çarptı, dağılan parçalar etrafa saçılırken güller cansız bedenler gibi parke yüzeye dağıldılar.
"Seninle evlendiğim güne lanet olsun!" Gür bir erkek sesin feryadının hemen ardından bir kadın çığlığı duyuldu, kısa bir sessizliğe ihtiyaç vardı. Şimdi susmalıydı dünya. "Bir boku da becer lan!" Kısacık sükût bile çok görülüyordu ona. "Demedim mi bu yemeğin tuzunu iyi ayarlayacaksın diye!" Tüm gürültüyü bölen keskin bir tokat sesi, ağır bir şeyin yere kapaklanma sesinin genç bir beden olduğunu tahmin etmek yürekte sancıya neden olabilirdi.
Alınan derin nefesler yetmiyordu, içerisine saklandığı dolap onu korumuyor, ellerini kapattığı kulakları inatla her şeyi işitiyordu. "Sus, sus, sus." Kaç kez fısıldasa olurdu? Kırk mı? Razıydı.
"Senden de senin veletlerinden bıktım, boşayacağım seni." Kadının ağlayışları kuvvetlendi, çok mu canı yanıyordu? Buradan çıkmalı annesine yardım etmeliydi ama korkuyordu. Çok korkuyordu. Mesela karanlıktan korkmazdı, gece havlayan köpeklerden, her an yatağının altından çıkabilecek olan canavardan... Babasından korkardı. Kalbi onu görünce durmak ister gibi atardı, havaya kalkan elinin saçlarını okşamak için olmadığını bilirdi.
Avucunun içiyle yüzünü sildi, yine gözleri yağıyordu. Eliyle dolabın kapağını itti, sessiz gıcırtı yükseldi, sağ ayağını dışarı attığında kuvvetli adım seslerini işitti, ardından hızla çarpan dış kapının sesini. Koşarak odasının kapısına asıldı, dar koridordan geçerken cesurdu çünkü artık babası yoktu. Birazdan karşılaşacağı görüntü henüz altı yaşında olan bir çocuğun görmemesi gereken bir hadiseydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nehâr
Romansa**Tamamlandı** Saçlarımın üstüne bastırdığı dudaklarının kuvveti arttı, "Küskün kız çocuğum." Tüm anlattıklarıma ağlamamıştım da tek cümle yarmıştı göğüs kafesimi. "Göğün bütün yağmurlarını taşıyan gözlerini severim." *** Bu hikaye olumsuz örnek olu...