BİR BU EKSİKTİ! G!P (JenLisa)

ON YEDİNCİ BÖLÜM

O zaman Let's go Let's gooo😸

Jennie

Lisa'yı görmek için ne mi yapacağım? Evet bütün gün benden kaçmış olabilir. Ancak evine gelecektir değil mi? Tzuyu'nun dersini verdikten sonra Rose ve Jisoo'nun yanına geri döndüm. Bıraktığım gibilerdi. Hatta belki biraz daha abartmış olabilirler çünkü, Rose'nin elinin Jisoo'nun eteğinin altına gizlice(!) girmiş olması daha yeniydi.

"Hey Rose! Arkadaşımı toplum içinde parmaklamaktan vazgeç." Jisoo elini eteğinin üzerinden bastırarak Rose'yi durdurmuştu. Bana öldürücü bakışlarını atarak "Jennie yapacak daha iyi bir işin yok mu senin? Sürekli sevgilimle arama girmekten başka tabi."
Gözlerimi devirerek "tam olarak sizi rahat bırakmak için gelmiştim Jisoo." Elimi Rose'ye uzatarak "evinizin anahtarını alabilir miyim? Lisa'ya bir sürpriz yapmak istiyorum Rose."

Rose sırıtarak "nasıl bir sürpriz bu? Umarım çıplaklık içeriyordur." Jisoo Rose'nin koluna vurarak küsmüş gibi başını yana çevirdi.
Rose hemen Jisoo'ya sarılıp "Lisa'yı düşündüğüm için bebeğim. Ben sadece sana aidim biliyorsun."

Jisoo hemen yumuşamıştı.
"Pekala aşk kuşları, bana odaklanabilir misiniz artık?" Elimi birkaç kez sallayıp anahtarı beklediğimi ima ettim. Rose oflayarak cebindeki anahtarı çıkarıp "bak Jennie, bunu yapmamın tek nedeni Lisa'nın son günlerde değişmiş olması. Belki sen ona iyi gelebilirsin. Ve lütfen arkadaşıma zarar verme. Kollarında tırnak izleri görmek istemiyorum. Tabi seks sırasında olmadıysa." Bana göz kırpıp anahtarı elime bıraktı.

Utanmış hissediyordum. Yüzüm kıpkırmızıyken Rose ve Jisoo'nun bakışlarından kurtulmak için aceleyle arkamı döndüm. "Bu sizi hiç ilgilendirmez." Gitmeden önce bağırarak söylemiştim. Arkamdan kahkaha attıklarını duymuştum. Ah Lisa senin için katlandığım sözlere bak. Eve gelsen iyi edersin.

Arabama atlayıp, Rose ve Lisa'nın kaldığı eve gittim. Lisa'nın arabası etrafta görünmüyordu.
Arabamı daha önce görmediği için benim burada olduğumu bilemezdi. Hemen arabamı park edip, hızlı adımlarla eve girdim.
Buraya ilk defa gelmiştim. Daha önce Jisoo'nun anlattığı girişte duran bronz heykelleri incelemeye başladım. Zevkli.

Evin güzel bir havası vardı. Ferah ve az eşyalı.
Yukarı çıkan merdivenlerin başına geldiğimde, Lisa'nın odasını karıştırıp karıştırmamak arasında kalmıştım. Sanırım bu pek masum bir kızın yapacağı davranış değildi. Ama ben artık masum olmak istemiyordum. Şöyle bir göz atabilirim öyle değil mi?

Kötü düşüncelerime bir kahkaha atarak merdivenleri tırmanmaya başladım. Yukarda sadece karşılıklı iki kapı vardı. Sanırım biri Rose'nin diğeri Lisa'nın odasıydı. Hislerime güvenerek kapının birini açtım. Evet burası Lisa'nın odasıydı. Ailesiyle çekilmiş bir fotoğraf komodinin üzerinde duruyordu. Hemen fotoğrafı alarak incelemeye başladım. Ah küçük Lisa çok sevimlisin.
Bu güzel kadın annesi olmalı Lisa'ya benziyor gerçekten.
Peki diğer kadın kim? Babası annesinden daha çok o kadına yakın duruyor. Belki de teyzesidir.

Fotoğrafı yerine koymak üzereyken bir ses duymuştum. Tanrım şimdiden geldi mi? Beni odasında görürse yanlış anlayabilir. Saklanmalı mıyım? Banyo evet banyoya saklanabilirim.
Panikle odasının içindeki kapıya ilerledim. Bir küvet ve perde vardı. İlk tanıştığımız zamanki gibi. Hemen küvetin içine girerek perdeyi kapattım.

Lisa

Uykusuz ve yorgun bir günün ardından kendimi hemen sıcak suyun altına atmak istemiştim. Eve girdiğimde Rose'nin hala gelmemiş olduğunu farkettim. Bu iyiydi. Okula neden gitmediğim konusunda beni darlamasını ve sürekli neyim olduğunu sormasını istemiyordum. Odama çıkmak için merdivenlere ilerlediğimde, tanıdık bir his kaplamıştı içimi. Saçmalama Lisa kendi kendine kurma. Jennie'nin burada olması imkansız.

Sanki burada olsa ne yapacaksın? Kaçmaktan başka hiçbir şey! Merdivenleri çıkarken soyunmaya başlamıştım. Odamın kapısına geldiğimde üzerimdeki t-shirt çoktan elimdeydi. Kapıyı açıp t-shirtümü yatağa fırlattım. Sıra pantolonuma gelmişti. Her şeyi çıkartıp tamamen çıplak kaldığımda banyoya ilerleyip suyu açmak için kapalı perdeden elimi uzattım. Musluğu çevirip küvetin dolmasını bekleyecektim ki, bir çığlık duydum.

Hemen perdeyi açıp şok içinde ıslanmış Jennie'yle karşı karşıya gelmiştim.
"Jennie, s-sen... senin burada, banyomda, küvetimin içinde ne işin var?" Duş başlığından akan su hala onu ıslatırken çıplak vücudumda gözlerini gezdirerek "ş-şeyy ben..."
vücudumu gizlemeye çalışmadan "şeyy sen ne Jennie? Hem sen evime nasıl girdin ki?"

Gözlerini üzerimden çekerek "şunu kapatabilir misin artık? Bu şekilde ıslanırken sana açıklama yapamam." Sırıtarak musluğu çevirdim. "Islanmış ve kıyafetleri vücuduna yapışmış bir kedicik hoşuma gitti."
Bana bakmamaya çalışarak yumruklarını sıktı.
"Hoşuna gidiyor olsaydı benden kaçmayı bırakırdın Lisa." Evet yine başa dönüyoruz.
Konuyu değiştirmeliyim.

"Küvetten çıkacak mısın yoksa beraber duş almak ister misin Jennie?" Bir anlığına öfkeyle başını bana çevirip, gördüğü manzarayla hemen tekrar bakışlarını çevirmişti.
"Benimle dalga geçme Lisa!" Küvetten çıkmak için hamle yaptığında ayağı kaymıştı.
Düşmemesi için onu tutmak isterken onu kollarımın arasına almıştım.

İkimiz de öylece kalmıştık. Jennie'nin ıslak kıyafetleri ve benim çıplak vücudum birbirine yapışmıştı. Jennie'nin hızlanan nefesi boynuma çarpıyordu. Ne olduğunu anlayamadan dudaklarını boynuma bastırmıştı. Ne yapıyorsun Jennie? Dudaklarının dokunuşuyla istemsizce gözlerim kapanmıştı. Alt tarafımda bir hareketlenme baş göstermişti. Hayır hayır şimdi sırası değil. Bunu yapmamalısın Jennie.

Dudaklarını boynumdan çekip başını yukarı doğru kaldırdı. Gözlerine baktığımda zorlanarak konuşmaya çalıştı.
"Benden kaçma artık Lisa."

Smut yazıp yazmama konusunda kararsızım 🙄

.