Harry iç geçirdi ve tekrar ve tekrar konsantre olmayı denedi. Yara izindeki sinir bozucu acı konstresini bozmadan da bu aptal laneti becerebilmek yeterince zordu. Bella o acıya sebep olmaya odaklanmak ve gerçekten kemiğin kırılmasını istemek zorunda olduğu konusunda söylenip dururken bir kez daha Bella’nın söylediklerine dikkatini vermeye çalıştı. Kemik-kırıcı lanetin işe yaramasının tek yolu buydu. Onu acı hakkında konuşması, Harry’nin kendi başağrısının kötüleştiğini hissetmesine sebep oluyordu. Bella’nın bir kez olsun kendisinin üzerinde uzmanı olduğu bir şeyi Harry’nin yapamıyor oluşundan açıkça zevk almasına karşılık Harry kızgın bir bakış attı.
“Ovvv sorun nedir Prens, kötü bir gün galiba?” diye kıs kıs güldü, alnını sinirle ovuşturmasını izlerken.
“Bırak şunu Bella, senin laf sokuşturmalarınla uğraşacak modda değilim bugün.” diye cevapladı, parmak eklemleriyle alnına masaj yaparken.
Bella sırıtmayı hemen kesti ve Harry’nin yanına koştu.
“Harry, iyi misin? Yine yara izin mi? Özür dilerim Harry, fark etmedim.”
Ellerini alnından uzaklaştırmaya ve ne kadar acı çektiğini anlamaya çalışırken bir yandan da özür diliyordu. Harry yapabildiği en iyi şekilde acıyı bloke etmeye uğraştı. Bundan nefret ediyordu. Babasının ruh hali ölçeri olmaktan fenalık gelmişti. Daha ufakken, Malfoy ve diğer iç hat Ölüm Yiyenleri Lord Voldemort’u görmeye gitmeden önce Harry’e yara izinin acıyıp acımadığını sorarlardı. Eğer acımıyor ise mutlaka onlar babasını görmeye gittikten sonra acırdı.
Harry dişlerini sıktı ve Bella’dan uzaklaşmaya çalıştı. Bunu o olmadan da halledebilirdi.
“Bella, ben iyiyim. Şimdilik sadece yalnız bırak beni. Babam sakinleştikten sonra çalışmaya devam edebiliriz.”
“Peki, Harry. Bana hazır olduğunda haber vermen yeterli.”
Bella onu bıraktı ve dairesinden dışarı doğru yöneldi. Kapıya varıp dönüp baktığında onu hala yara izini ovalarken gördü. ‘Kendisine yararlı olandan fazla gururlu’ diye düşündü.
“ Harry, biraz acı dindirici iksirle beraber geri döneceğim ve ihtiyacın olmadığına dair tek laf duymak istemiyorum!”
Harry zayıfça gülümsedi ve hafifçe başını salladı. Şu an hiçbir çeşit acı dindiriciye hayır demezdi. Bella’yı gerçekten severdi; sadece ona karşı fazla anneleştiğinde bu onu rahatsız ediyordu.
Babasıyla beraber en çok Bella onunla beraber çalışmıştı. İyi bir öğretmendi ve onun kendisine değer verdiğini görebiliyordu. Babası ona sevgi hissetmenin ve ilgi duymanın her zaman kişinin güçlerini zayıflattığını öğrettiğinden bunun akıllıca olup olmadığından emin değildi. Ama o da Bella’ya değer verdiği için bu durumdan pek şikâyet edemezdi. Ne de olsa onu Bella yetiştirmişti.
Düşünmekle meşgul olduğundan Bella’nın tekrar odaya gelişini duymadı bile.
“İşte” dedi küçük şişeyi eline tutuştururken Bella.
Harry şişeyi minnettarlıkla aldı ve tek seferde bütün iksiri içti. Anında etki göstermişti ama Harry’nin yaraizindeki acı yalnızca birazcık hafifledi. Harry’e bu kadar rahatsızlık veren acı babasının kızgınlığı olduğu için ancak o tamamen sakinleştiğinde acı büsbütün yok olurdu.
“Neden her zaman ben etraftayken bu kadar rahatsız ya da kızgın olmaya karar veriyor.” diye söylendi Harry zavallıca.
“Saygısızlaşma, Harry!” diye yapıştırdı hemen Bella.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Dehşet-Harry Potter Fanfaction
FanfictionVoldemort ya Harryi öldürmek yerine yetiştirip Slytherini Varisi yapsaydı.