Hepinizin ramazan bayramı mübarek olsun :) keyifli okumalar.
Birkaç gün her şey olması gerektiğinden farklı olarak sakin geçti. Aynı evde iki yabancıdan farksızdık, ben kendi işlerimle uğraşırken Altan Ağa gününün çoğunu dışarıda geçiriyordu. Canımın sıkılmasını önlemek için kendime yeni uğraşlar bulmuştum bahçeye çiçek ekmek gibi. Artık ev de düzene girmişti pek fazla yorulmuyordum. Bugün diğer günlere nazaran çok heyecanlıydım çünkü Altan Ağa'yla alışverişe gidecektik. Tabi benim gönlüm hoş olsun diye değil. Ev alışverişini beraber yapacağız çünkü bundan sonraki alışverişleri ben yapacakmışım. Haliyle öğrenmem gerekiyordu. Altan Ağa kahvaltı hazırlamamı söyledi bende odama çıktım. Fazla seçeneğim yoktu yine de kıyafetlerimi denemeye başladım. Sonunda birinde karar kıldım ve giydim. Yanıma hırka alıp almamakta kararsız kaldım ama hava zaten sıcak olduğu için almamayı daha doğru buldum.
Saçlarımı örgüden kurtardım ve son bir kez aynada kendime bakıp aşağı indim. Altan Ağa salonda görünmüyordu dışarıda olduğunu tahmin edip dışarıya çıktım. Altan Ağa arabasına yaslanmış beni bekliyordu. Benim geldiğimi görmesiyle arabaya bindi, arabası çok güzeldi gerçekten. Bende hemen ardından arabanın ön koltuğuna bindim.
Giderken etrafı doya doya seyrettim evde durmaktan bıkmıştım. Alışveriş merkezinin önünde durduk ve arabadan indik. Gece gelmeyi tercih ederdim ama pek de önemli değildi doğrusu. Beraber içeri girdik ve güvenlik görevlisinin başında bulunduğu sensörlü kapıdan geçtik. Böyle bir durumda kendimden şüphelenmiyor değildim hani. Her seferinde üstümde silah, bıçak, vs. varmış da yakalanacakmışım gibi hissediyordum. Alışveriş merkezi çok kalabalık değildi tabi bu saatte daha fazlası da beklenmezdi. Altan Ağa arkasında olduğumdan emin olmak için döndü ve kontrol amaçlı baktı. Adımlarımı hızlandırdım ve Altan Ağa'yla aynı hizaya geldim. "Alacakları biliyorsun değil mi?" dedi. "Mutfak için neler alınacak biliyorum, evet." dedim. "İyi o zaman market şurada, bekliyorum seni." dedi ve beni marketin olduğu tarafa yönlendirdi. Sesimi çıkarmadan dediğini yaptım ve markete girdim. Önceden liste çıkarsam daha kolay olurdu ama artık aklıma ne gelirse onu alacaktım. Yiyecek malzemelerini alışveriş arabasına koydum ve kişisel bakım ürünlerinin olduğu reyona geldim. Benim de kendi ihtiyaçlarım vardı ama onları kendi paramla almam doğru olurdu. Para demişken ben bunları hangi parayla ödeyecektim. Altan Ağa bana para vermemişti, para istemek için arabayı kasaya bıraktım. Tam dışarı çıkacaktım ki Altan Ağa'yı bana doğru gelirken gördüm ve onu bekledim. İçeri girdiğinde alışveriş arabasına baktı ve cebinden kredi kartını çıkarttı. "Sadece mutfak alışverişi yapmışsın?" dedi soru sorar bir şekilde. "Daha ne alacağımı bilemedim." dedim. "Kendin için de bir şeyler al." dedi ve bu sefer beklemek yerine benimle birlikte geldi. Kendim için en fazla şampuan alabilirdim ama bunu kendi paramla almalıydım. Bunun için de ay sonunu beklemem gerekiyordu. İşe yeni başladığım için avans da alabilirdim tabi fakat isteyemezdim. Yan yana ilerliyorduk, alışveriş arabasını ben sürüyordum. Çok fazla olmamasına rağmen aramızdaki boy farkı ilk defa bu kadar dikkatimi çekmişti. Kafamı kaldırdım ve Altan Ağa'ya baktım. Her ne kadar umrumda olmasa da burada neler yaptığını merak etmiyor değildim. Kafamda canlandırdığımdan farklı bir hayatı vardı. Bu kanıya ev dışındaki hayatını da katıp bir sonuca varmalıydım ama şu anlık bu mümkün değildi.
Altan Ağa eline birkaç paket traş bıçağı ve yanında bir şeyler alıp arabaya koydu. "Ben kendi paramdan harcamak istiyorum." dedim utana sıkıla. "Eee harca benim paramdan harcamayı düşünmüyordun herhalde." dedi. Tabiki de öyle düşünmüyordum her seferinde beni fırsatçı yerine koymasından bıktım. Kendi paramı, patronum olduğu için ondan almamdan daha doğal bir şey var mıydı. Ama beyefendi bunu akıl edememekle birlikte param olmadığını da akıl edemiyordu. Harca demesi kolay tabi, ağamız hiç eksik kalmamış ki halden anlasın. Oysaki güne ne güzel de başlamıştım ama her zaman ki gibi sinirlerim bozulmuştu. Azıcık para biriktirip Altan Ağa'nın yanından ayrılırsam daha sorunsuz yaşardım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİMSESİZ #Wattys2019
Lãng mạnDicle, yapraklarını teker teker düşüren sonbahar ağacı gibi sonunda yine kendisiyle başbaşa kalmıştı . Yalnızlığın kıyısında kaybolmuşken fark etmeden tutunduğu bir liman onun tek sığınağı olmuştu. Artık kaybedecek çok şeyi vardı. Onun en de...