Kahvaltı bittiğinde Sevgili Bilnur hala savaşı da alarak evden çıktı.
Ruh hastası bir cadı. İdda ediyorum.
Birde evden çıkarken üzerine basa basa 'Kızım evinde pek temiz miş'diye söyleniyor.
Bıy bıy bıy.
Neyse sakinim.
Ayrıca ev benim hayat benim pis yaşlı cadı.
Nah sana temizlik.
O değilde şimdi ben ne yapıcam ya sıkılırım ben evde.
Off.
Film izleyelim bari.
Mutfağa girip büyük bardakta kola ve kocaman bir paket cips alıp salona geçtim.
Panjurları kapatıp evi kararttıktan sonra film seçme zamanı geldi.
Tek tek arşivi mı inceledim
*'Sevgililer günü katliamı'sıradann..
*Kuzuların sessizliği 'basit oldu artık ya
*Davetsiz? Belki olabalir
*Ruh
Aranılan kan bulundu.
Ruh izliycem.
Kanepede kurulup filmi başlattıktan sadece 10 dakika sonra korktuğumu anladım ve basiretim bağlandı filmi kapatmadım.
İşin tuhaf yanı evden tıkırtılar geliyordu ve benden başka kimse yoktu
'Grişşş' mutfakta miyavlayınca içim rahatladı
'Aptal kedi'
Korkuyla filmi izlemeye devam ediyordum ama bi yandan da korkumun üzerine gitmeye çalışıyordum.
Film deki hataları bulup onlar la dalga geçiyor ve kendimce korkmadığımı kanıtlıyordum.
Anahtar tıkırtısı duyduğumda dikkatle televizyonu kapattım ve sese odaklandım.
Savaş olamazdı çünkü savaş sürekli anahtarını kaybettiği için anahtar taşımazdı.
Eee benim anahtarlarımda sehpa üzerinde duruyordu.
Tıkırtılar arttıkça ödüm titriyordu resmen
Yere inip dizlerimin üzerinde sürüne sürüne odama kaçtığımda sessizce 'Griş oğlum buraya gel'diye kıçımı paralıyodum.
Grişi alıp odamdaki banyoya iteleyip yatağın altına saklandım.
Evet şuan 5 yaşındaki çocuk gibiydim.
Odamın kapısı açıldığında elimle ağzımı kapatıp nefes sesimi bastırdım.
Parkelerde bir çift siyah bot.
Kesinlikle benim pontem değildi.
Dolabımın kapağını açıp kıyafetlerimi karıştırdığını görebiliyordum.
Ama arkası dönük ve kestiremiyorum .
Aaaaaa Napıyon lan o kazağımı mı aldı eline?
Oha birde kokladı.
Başlarım öyle işe lan
Bir anlık atara gelip yatağın altından fırladım ve bunu yaptığıma lanet ettim.
Son dualarımı edebilirdim tabi bir duayı eksiksiz olarak bilseydim.
Saldır müge ölümden öte köy yok.
Üzerine atladığımda boş bulunmuş olmalıki yere kapaklandı.
Üzerine çıkıp peş peşe yumruklar atıp tokat indiriyor bir yandan da ciyaklıyordum.
"Kimsin sennnyaaaaa salak "
Vurmaya devam edip salak salak konuşuyordum
"Benim kazağım o pislik bırak!!
Üzerinden beni attığın da yere düştüm
Dengemi sağalayamadan baş aşağıya ayaklarımdan havalanınca Nevrim döndü
"Yaaaaaaaa bırak "
"İmdaaaaaaattttttt""""
+Müge benim sakin ol.
"Göremiyorum göremiyorummmmmmm beynim sulandı"
Yatağın üzerine bırakıp bir adım geri çekildiğinde onunla birlikte vücudumda ki kanda çekildi.
Ayağa fırlayıp sağlam bir tokat çaktım.
"SEN BURAYA NEDEN GELDİN!!! "
ümit karşımda öylece duruyor ve karşısında kendimi paralayışımı acı içinde izliyordu
"Adı pislik! Senden nefret ediyorum neden geldinnn
Göz yaşlarıma engel olamıyordum.
Ümit karşımdaydı öylece evime girip kıyafetlerimi karıştırıp onları kokluyordu
İşte şimdi katilim tam karşımda duruyordu.
Hayallerimi öldüren şerefsiz. İlk öpücüğümü çalan bana güvenmeyi öğreten hayatın güzel olduğuna inandıran adam.
Beni avuç içlerimden öpen sonra da çekip giden adam.
Karşımda duruyordu.
+Müge lütfen
Çaresiz sesiyle yanıma gelip göz yaşlarımı silmeye yeltenen adı piç
"DOKUNMA!
Olduğu yerde öylece kalmıştı.
Gözlerinin altı şişmiş kıpkırmızı olmuştu.
Saçları dağınık sakalları çıkmış perişan haliyle duruyordu Ümit.
Aklımda tek bir soru vardı.
Cevabı yoktu bu sorunun.
"Seni okadar mı kötü sevdim be ümit. Bırakıp Gidicek kadar mı kötü sevdim?"
........
ŞİMDİ OKUDUĞUN
REHAVEYH
ChickLitMerhaba öncelikle ilk defa yazıyorum ve lütfen bir kez bile olsa göz atın belki ilginizi çeker :) Bu arada arkadaşlar "Rehaveyh akıl hocası veya Hocam "anlamına gelmektedir:)