Bölüm 4 - Ne yaptığını sanıyorsun?

364 20 4
                                    

LUHAN;

Yurt kapanmadan son anda yetişirken aklımdan binbir tane fantastik şey geçiriyordum. Hissettiklerimi açıklamanın tek yolunun olağanüstülükten geçtiğine inanmak istiyordum belki de 

Belki de Minseok gerçekten üşümüştü diye mırıldandım yattığım yerde onu bir vampire dönüştürmem tamamen benim zihnimin oyunu
Ama o bugüne kadar tasvir edilen en güzel vampir olabilirdi.  Gümüş saçlı, parlak bakışlı minseok'a bir de  sivri dişler ekleyerek  hayal etmeye çalıştım
Bir bu eksikti dedim. Gerçekten onu düşünmeden uyuyamıyor muyum ben?''
Minseok'u vampir olarak tasvir ettiğim görüntüsüne  kanlı dişleri de  koyunca olduğum yerde titredim. Neden her olaya fantastik bakmak zorundaydım ki... Bu  hayat felsefesem  olmuştu artık.  Bu anlamsız hayallerime son verip uykuya dalmaya çalıştım.

Yeter artık bıktım şu alarmdan diye bağırdı lay kendini hızla yataktan atarak... Saat sabahın yedisiydi ve alarmım her zamanki gibi çalmaya başlamıştı. Lay'in sızlanmalarına cevap vermeden kalkıp alarmı susturdum.  Lay derse geç kalmak istiyorsa uyuyabilirdi. Ama ben bunun için alarmımdan vazgeçemezdim. 
Bugün ders aralarının hiçbirinde minseok'u görmemiştim. Aynı sınıfta olduğumuz derslerde çok azdı. Neredeydi bu çocuk? Açıkçası onu merak ediyordum. Son geçirdiğimiz geceden sonra yüzünde oluşacak ifadeyi merak ediyordum. Yavaş adımlarla yemekhaneye yürürken bana doğru ısrarla el sallayan birini gördüm. Lay di. Görmemezlikten gelemezdim ama gerçekten neden böyle yapıyordu  ki şimdi bu çocuk?  Lay'in bir kaç denemeden sonra artık  beraber yemeleri için zorlamayacağını düşünmeye başlamıştım. Ama bu çocuk ahh hiç vazgeçmeyecekti gerçekten düşüncelerimi toplayıp hala kendini göstermeye çalışan lay'i yeni farketmiş gibi yaparak elimi ona doğru kaldırdım. Lay görülmesinden dolayı  mutlu bir ifadeyle  gel işareti yapınca  istemeyerek de olsa tepsimi alıp onların yanına gittim. Fakat gitmemle yerimde sabitlenmem  bir olmuştu. 
M-minseok dedim tepsimi elimden düşürmemeye çalışarak. Tabiiki senin burada ne işin var diyemezdim.
Lay ağzı dolu bir şekilde konuşmaya çalışarak ''siz tanoşıyormosunuz'' dedi. Yüzü garipti. Şüphelendim. 
ağzımın kenarıyla güldüm. Tam ağzımı açacaktım ki Minseok;
''Tanıştık evet dedi bana bir konuda çok yardımı dokundu da...''
 ne diyeceğimi bilmiyordum. Sessiz bir şekilde yemeğimi yerken Lay'in çok konuşan arkadaşı Sehun'un bana bulaşmaması için içimden dua ettim.
Tabiiki istediğim gibi olmadı. Sehun o kaba el hareketleriyle omzuma vurarak.
''Neden hiç öğle aralarında yanımıza gelmiyorsun geyik'' dedi. Yalnız olmak senin için bile fazla.. bu güzelliğinle kaçırılabilirsin.''
elimde olmadan yine kasılmıştım. Bu çocuk hep böyleydi işte. Tanıştığımız  ilk günden beri anlamsız sözleriyle beni sinir edip durmuştu. Hatta sınıfa ilk girdiğimde kız sanıp
''vay fıstığa bak'' demişti
Neyseki  adımı fıstıktan geyiğe çıkartabilmiştim. Bu da bir gelişme sayılırdı. Adımın  getirdikleriyle yaşamak bir süreden sonra mutsuz etmiyordu.
Sehun'un bu sözlerinden sonra Minseok'a baktım ne zaman bu kadar samimi olmuşlardı? Neden Lay dedim. Neden benim çevremde olan kişile?r, artık tesadüf kelimesine çok uzaktım. Fazla düşünmemek için gözlerini kırpıştırıp yemeğimi yemeye devam ettim. 
Oturdukları süre boyunca Minseok'un  beni ara ara süzdüğü de gözümden kaçmamıştı. O baktıkça duygularıma hakim olmaya çalışıyordum. Bir an önce bu işkence bitmeliydi. Ben böyle düşünürken hiperaktif sehun ayaklandı ve 

''Hadi gidelim dedi'' huysuz fizikçi kim mine jong'un dersine geç kalmak istemezsiniz heralde
Küçük gruptan gülme ve homurdanma sesleri yükseldi. Herkes ayaklanmış eşyalarını toplayıp gitmek için yemekhanenin büyük kapısına yönelirken  omzumda bir el hissettim.   Aman tanrım Minseok yanıma gelmişti.  Dün geceden  sonra içimdeki ne olduğunu tanımlayamadığım duygular  daha da artmıştı.  Lanet olası fantastik  hikayemin  gizemli kişisinin yüzüme bakmakta olduğunu gördüğümde ona kocaman açılmış gözlerle karşılık verdim

ENDLESS LOVEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin