10. Bölüm

1K 500 170
                                    


10. Bölümde 1K olmak çok güzel bir duygu. Okuyan ve destek olan herkese çok teşekkür ederim. Umarım birlikte büyümeye devam ederiz... ❤

Multi: Pars ve Efla...
Demeyi çok isterdim ama maalesef değiller ksnsjsnsks. Öylesine içimden geldi koymak. Ama belki bi gün...

Nasıl biterdi masallar?Prens ve prenses bazı kötü olaylar yaşar sonra kavuşurlardı ve kötüler sonunda cezalandırılırdı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Nasıl biterdi masallar?
Prens ve prenses bazı kötü olaylar yaşar sonra kavuşurlardı ve kötüler sonunda cezalandırılırdı. Ve mutlu son...

Peki gerçek hayatlarımız?
Yaşadıklarımız da masallardaki kadar masum muydu? Diyelim ki gerçek aşkı bulduk, sonunda mutlaka mutlu olabilir miydik? Ya da kötüler çeker miydi cezalarını?

Hayır, bizim dünyamızda kurallar masallardaki gibi işlemiyordu. Bizim dünyamız bir çocuk masalının olamayacağı kadar kirli ve karanlıktı. Evet aramızda iyi olanlarda vardı ama hiçbirimiz tam anlamıyla masum değildik.
Bu yüzden insanları iyi ve kötü olarak kategorize etmeyi sevmezdim. Zaten kendimi de bu konuda bir kefeye koyamazdım hiçbir zaman. Bana göre ben, iyilik ve kötülük arasındaki o ince çizgideydim.

Bazı tanımlar kişiden kişiye değişirdi.
Mesela kötülüğün tanımı neydi?
Birisine zarar vermek, baskı yapmak, işkence veya eziyet etmek, canına kast etmek, malına göz dikmek... Bu örnekler böyle uzar giderdi.
Eğer kötülük buysa evet Pars kötüydü, hem de çok kötü...

Bunu önümdeki manzaradan anlamak zor değildi zaten.
Eğer bir gün kendim için kötü olduğuma karar verirsem en azından Pars'ı hatırlayıp benden daha kötüleri de olduğu için şükür edecektim.

Adamlara ve akan kanlara baktıkça midem bulanıyordu. Pars benim hareket etmediğimi görünce kolumdan çekerek sürüklemeye başladı. Bir tepki vermiyor, ilk defa kolumu elinden kurtarmaya çalışmıyordum.

Evden çıktığımızda bahçenin de yukarıdan farkı olmadığını gördüm. Burası da cehennem gibiydi.
Arabanın önünde durduğumuzda kanayan omuzuna bir kez daha baktım.
"Ben kullanırım arabayı," dedim.
Oysa kendimde bile değildim. Ama yine de yaralı birisinin kullanmasından iyidir diye düşünüyordum. İtiraz etmesini beklerken cebinden çıkardığı anahtarı bana verdi ve yolcu koltuğuna oturdu.

Derin bi nefes alıp arabaya bindim ve çalıştırdım. Bir süre sessizce ilerledik şansımıza boş olan yollarda. Arada kafamı çevirip ona bakıyordum bilincinin açık olup olmadığını yoklamak için. Baygın değildi ama kendini kastığı çok belliydi.
"Hastaneye gidelim," dedim derin sessizliği bozarak.

FİZA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin