"Sana bir şey göstereceğim."
Sıcak bir ağustos akşamıydı. Pencerenin dışındaki ağaçlar ıslık çalıyor, hışırdıyordu. Yapraklar ve dallar rüzgarın peşi sıra oraya buraya savruluyordu. İlk dördün evresindeki ay, perdelerin ötesinden parıldıyordu.
Evan, Chris'in yatak odasının camının önünde durmuş aşağıya bakıyordu. Ağaçların arasındaki siyah kedi hiç kıpırdamadan Evan'ı izliyordu.
Evan, pencerenin önünden çekildi. Burası, tıpkı kardeşininki gibi tipik bir erkek çocuk odasıydı. Evan'ın beğendiği müzik gruplarının kırışmış posterleri, oraya buraya fırlatılmış kirli kıyafetler. Chris bir çekmeceyi karıştırıyor, Evan'a göstermek istediği şeyi arıyordu. Evan, arkası dönük olan Chris'i izliyordu. Gecenin bu saati ona göstermek istediği ne olabilirdi ki? Chris uzun boylu, sarı saçlı okulda çok popüler bir çocuktu. Nasıl benimle arkadaş oldu diye düşündü Evan. Çünkü herkes severdi Chris'i. Ama o gelip Evan'la arkadaş olmuştu. Evde kimse yoktu. Chris'in annesi dışarıdaydı. Yani ev boştu ve Chris bu yokluktan istifade edip Evan'ı çağırmıştı. Chris Evan'a bir sırrı olduğunu ve bugün mutlaka gelip görmesini söylemişti. Evan önce gitmemeyi düşündü. Ama arkadaşını yarı yolda bırakamazdı. Hem herkes sırları severdi. Değil mi?
Chris çekmeceyi kapattı ve yatağa atladı. Yüzü heyecan doluydu ve gözleri karanlıkta heyecanla parlıyordu.
"Buraya gel." Dedi eliyle yavaşça yatağa vururken. Evan heyecanla ona doğru eğildi. Ne olduğunu görmek için sabırsızlanıyordu. Sonra Chris paylaşmak istediği sırrı çıkardı. Evan hevesini yitirdiğini hissetti. Chris'in elinden alıp uzun uzun baktı. Bu dikdörtgen şeklinde, kırmızı, upuzun bir zarftı. Kapağındaki mühür henüz açılmamıştı. Ama Evan içinde ne olduğunu biliyordu. Kaos'tan haberi vardı. Kimin yoktu ki? Annelerin çocuklara anlattığı masallar diye düşündü Evan. Ama her şey o kadar basit miydi gerçekten?
"Nereden buldun bunu?" diye sordu. Chris Evan'ın omzuna vurdu. "Korkmaa, aç hadi." dedi. Evan önce zarfa sonra Chris'e baktı. Odanın havası sanki birden bire değişmişti. Sessizlik sanki evin içini yutmuştu. Ev bile sanki nefesini tutmuş, Evan'ın zarfı açmasını bekliyordu. Evan korktuğunu hissetti.
Zarfı Chris'e uzattı. "Sen aç." Dedi. Chris güldü ve "Tamam küçük korkak ben açarım." Dedi. Mührü dikkatlice açtı ve içindeki çizgi romanı dikkatlice çıkardı. Evan bakışlarını kaçırdı. Korkuyordu.
"Sorun ne Evan?"
Evan cevap vermedi. Korktuğunu söyleyemezdi. Okulda dalga konusu olmak istemiyordu. Chris "Birlikte okuyalım mı?" Diye sordu. Evan başıyla onayladı. Söylentiler ne olursa olsun korkucak bir şey yoktu. Alt tarafı kutular, resimler, mürekkep ve kağıt.
İlk hikaye, kırık camlardan yapılan bir labirentte kısılıp kalan bir kızı anlatıyordu. Kız labirentten kurtulmak için yolunu bulmaya çalışıyordu. Ama labirenti duvarları gittikçe daralıyor ve kırık cam parçaları kızın kollarını delik deşik etmeye başlıyordu. Kızın arkasından ise metalden yapılmış bir çeşit canavar kızın peşinden gidiyor, kıza hızla yetişiyordu. Chris, Evan'ın sayfayı bitirip bitirmediğine baktı. Sonra sayfayı çevirdi. Evan devamını okumak için kendini zorluyordu ama her bölüm bir öncekinden daha kötüydü. Evan okumayı bırakmadı ta ki korku Evan'ın dayanamayacağı bir noktaya kadar ulaşana kadar. Onu en çok korkutan şey ise kızın gözleriydi. Nasıl bu kadar gerçekçi olabilirlerdi ki? Çizgi romanın en heyecanlı yerine geldiklerinde sayfayı çevirdiler ama diğer sayfalar boştu. İkisi de diğer sayfaları okuyabilmek için ne yapmaları gerektiğini biliyorlardı. Evan ayağa kalktı ve pencereye doğru yürüdü. Siyah kedi hala aynı noktada duruyor, Evan'a bakıyordu. Chris "Çizgi romandaki çocuklar, onlar gerçek değil. Bu sadece söylenti. Duyduğuma göre çizgi romanı yapan kişi gazetelerin arka sayfalarındaki kayıp çocukların resimlerini kullanıyormuş. Korkulacak bir şey yok." dedi. Suratını buruşturdu. "Bence oldukça sadistçe."
"Bu yaptığından dolayı onu hapse atmıyorlar mı?" Diye sordu Evan. "Bulabilselerdi atarlardı." Diye cevap verdi Chris. Kendinden oldukça emindi. Tembel tembel ensesini kaşıdı, derken gözleri parladı. "Sana kanıtlayacağım Evan!" Dedi.
"Kanıtlamak mı? Neyi?" Diye sordu. Ama Chris çoktan gardıroba doğru yönelmişti. Çizgi romanın devamını okuyabilmek için gerekenleri yapacaktı. Olamaz diye düşündü Evan. Söylenenlere göre bunu yaptığın zaman kayboluyor, Kaos'a gidiyormuşsun. Çocuk gibi davranıyorsun, bunlar sadece hikaye diye düşündü. Evan bunları düşünürken Chris çoktan gerekenleri yapmıştı. Sakince oturdu ve Chris torbanın içindekileri silkelerken yüzündeki tedirginliği yok etmeye çalıştı. Malzemeler çizgi romanla birlikte gelmişti. Her çocuk nasıl yapıldığını biliyor, ama çok azı yapmak için cesaret edebiliyordu. Her şey tamamdı. Tüm malzemeler hazırdı. Geriye sadece Ripper Jake'i çağırmak kalmıştı. Evan başını çevirdi ve korkudan öksürdü. "Ripper Jake, al beni!" Dedi Chris. Evan' a baktı ve muzip bir şekilde sırıttı. "Ripper Jake, al beni! Ripper Jake, al beni!"
"Kes şunu!" Diye bağırdı Evan.
"Ateş sönmeden önce altı kere söylemelisin, Evan."
"Yapma.
"Bu gerçek değil! Sana sadece bunu kanıtlamaya çalışıyorum!" Chris de korkmaya başlamıştı.
"Bilmek istemiyorum! Bununla ilgili başka bir şey daha duymak istemiyorum!"
Chris ona baktı. İnadına tekrarladı: "Ripper Jake, al beni!"
Evan nefesini tuttu. Korkunç bir şey olmak üzereydi bunu hissedebiliyordu. Dışarıdaki rüzgar bile kesilmişti. Evan dışarı baktı. Kedi ortalıkta yoktu. Saniyeler geçti. Evan gerilmişti, bekliyordu, bekliyordu. Ama hiçbir şey olmadı. Korkunç bir olay gerçekleşmedi. "Gördün mü?" Dedi Chris. Ayağa kalktı. " Sana göstermek istedim sadece. Korkacak bir şey yok." Evan yavaşça nefesini bıraktı. Rahatlamıştı. Kendini tutamadı, sinirleri bozulmuştu ve kıkırdamaya başladı. Chris de ona katıldı. Evan onun da rahatlamış olduğunu farketti.
"Sen inandın!" Dedi. "Söylediğin onca şeye rağmen sen de inandın!"
Chris sırıttı. "Tamam, belki. Bir parça. Yine de oldukça heyecanlı, değil mi?"
Evan onun göğsünü yumrukladı. "Korkudan ölüyordum. Seni aptal!" Diyerek kahkaha attı.
Fakat derken...
...Işıklar söndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaos
HorrorSöylentileri herkes duydu. Ripper Jake'e seslen ve o seni Kaos'a, korkunç bir çizgi romanın içindeki dünyaya götürsün. Öyle bir dünya ki çocukların çoğu ayrılamıyor. Peki sen, sen ayrılabilir misin?