Sabah gözlerimi açar açmaz ilk işim saate bakmak olmuştu. Bizimkiler gece tam 00.00'da büyük bir coşkuyla doğum günümü kutlamışlardı. O yüzden uyumam sabahı bulmuştu neredeyse. Şimdi ise Hande, Esra, Tuğçe ve Merve'nin arasından sağ salim çıkmaya çalışıyordum. Kızlar sağ olsun dört koldan birbirlerine sarılmışlardı ve olan arada kalan bana olmuştu. En son aralarından kurtulup kendimi banyoya attım. Aynada kendime baktığım zaman saçımın başımın iyice dağıldığını görüp kendimi banyoya attım. Uzun süre suyun altında kaldıktan sonra duştan çıkıp bornozumu giydim. Odama geçtiğimde kızların hala uyuduğunu görünce rahatlıkla üzerimi giyindim. Babamlar dün gece evi bize bırakmak için abimlerde kalmışlardı. O yüzden evde sadece bizimkiler vardı. En azından salona girene kadar öyle sanıyordum. Koltuklardan birinde Fatih, diğerinde ise Anıl vardı. Yerde ise Bulut, Burak ve Ali vardı. Onların bu haline gülüp mutfağa geçtim. Evde ekmek kalmadığını görünce fırına gitmeden önce çayın suyunu koydum ki geldiğimde işim kolay olsun.
''Uyandın mı?'' Arkamdan gelen sesle birlikte yerimde zıpladım. Damağımı çektikten sonra kapıya doğru baktığımda Bulut'u gördüm.
''Yok daha uyuyorum. Gidip uyandırsana beni.'' Bulut, söylediklerime kahkaha attı.
''Dalga geçme Çiçek, daha uyanalı dakika olmadı. Aklım başıma gelmedi daha.'' Bu sefer gülme sırası bendeydi. Raftan bir bardak aldıktan sonra doldurup Bulut'a verdim.
''Sen bunu içip kendine gel. Ben gidip ekmek alacağım.''
''Dur bekle beraber gidelim.''
''Bana uyar.'' Beraber evden çıkıp kapıyı sessizce kapattık. Bulut, ayakkabılarını giyerken bende abimlerin kapısını çaldım. Kapı en sonunda annem tarafından açılmıştı.
''Günaydın anne.''
''Günaydın çocuklar. Nereye?''
''Fırına ekmek almaya gidiyoruz. Size de alayım mı?''
''Saat öğleni geçti yavrum sence biz kahvaltıyı bu saate kadar bekletir miyiz?'' Annemin sorusuna kafamı iki yana salladım.
''Bizimkiler nerede peki?''
''Baban ve Temmuz abin işte. Haziran abin ve Selin ablan uyuyor. Malum partinizden geç döndüler. Egemen'de gece biraz huysuzluk etti. Dünya da şimdi Egemen'in yanında.''
''Sen ne zaman geçersin peki eve?''
''Bilmiyorum yavrum siz takılın kafanıza göre.'' Annem konuştuktan sonra Egemen'in sesi gelince annem içeri geçmek zorunda kalmıştı. Bulut'la binadan çıktıktan sonra doğru fırına gitmeye başladık. Sessiz sedasız yürüdüğümüz yollarda nihayet fırına varmıştık.
''Kaç ekmek alalım?''
''10?'' Bulut'un verdiği cevapla birlikte gözlerim hafiften açılmıştı.
''O kadar az olmaz mı ya?''
''Doğru, Ahmet abi sen bize ver ne kadar ekmek varsa.''
''Dur Ahmet abi, bu daha uyanamadı o yüzden saçmalıyor. Sen bize 6 ekmek ver yeter.'' Ahmet abi ekmekleri poşete koyup bize verdikten sonra cüzdanımdan parayı çıkarttım.
''Hadi gidelim.'' Bulut, kolumdan tutup beni yürütmeye çalışırken ona döndüm.
''Parayı vermedim?''
''Ben verdim. Hadi çabuk gidelim bak öldüm açlıktan.'' Bulut kolumdan tutup beni sürüklerken onun hızlı adımlarına ayak uydurmaya çalıştım. Koştur koştur eve girdiğimizde bizimkiler hala uyuyordu. Elimdeki ekmek poşetleriyle mutfağa geçtiğimde Bulut'ta benimle birlikte geldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHALLE ARASINDA 2
Подростковая литератураMahalle Arasında kitabının devamıdır. Okumak isterseniz lütfen önceliği ilk kitaba verin.